Yûnus sûresi Mekke’de inmiştir. 109 âyettir. İsmini, 98. âyette zikri geçen Yûnus (a.s.)’dan almıştır. Mushaf tertibine göre 10, nüzûl sırasına göre 51. sûredir.
Sûre ağırlıklı olarak itikâdî mevzuları ele alır. Kâinattaki kudret ve azamet tecellilerine ibret nazarıyla bakarak tek olan Allah’ı tanımanın, O’na inanıp kulluk etmenin, şirki ve putperestliği terk etmenin ehemmiyetini; bu sebeple ilâhî tâlimatları insanlığa ulaştırmakla vazifeli olan Peygamberlerin davetine kulak vermenin lüzûmunu beyân eder. Peygamber’in davetine icâbet edenlerle etmeyenlerin âhirette karşılaşacakları iyi veya kötü âkıbeti haber verir. Hâsılı sûre tevhid, nübüvvet ve âhiret ekseninde döner durur. Hz. Nûh, Hz. Mûsâ-Hz. Hârûn ve Hz. Yûnus kıssalarına kısaca temasla da vereceği mesajları misâllendirerek pekiştirir.
Mushaftaki sıralamada onuncu, iniş sırasına göre elli birinci sûredir. İsrâ sûresinden sonra, Hûd’dan önce Mekke’de, büyük bir ihtimalle hicretten iki yıl önce nâzil olmuştur. 40. âyetle 94-96. âyetlerin Medine’de nüzûlüne dair rivayetler de vardır.
Müşrikler çeşitli hayvanlar ve mahsüller hakkında, “bu haram, bu helâl” diye kendilerine göre hükümler veriyorlar ve bunun Allah’ın emri olduğunu söylüyorlardı. Meselâ:
“Şu hayvanlar ve ekinler haramdır; bunları bizim dilediğimizden başkası yiyemez. Şu hayvanlara binilmesi ve sırtlarına yük vurulması yasaktır” diyorlardı. (En‘âm 6/138)
Yine:
“Şu hayvanların karınlarında bulunanlar erkeklerimize helâl, kadınlarımıza haramdır. Şayet yavru ölü doğarsa erkek kadın herkes ondan yiyebilir.” diyorlardı. (En‘âm 6/139)
Dolayısıyla burada, Allah’ın emir ve yasaklarını hesaba katmaksızın, kendi akıllarıyla bir kısım yasaklar koyan, haram ve helâli belirlemeye çalışan herkes ciddi bir üslupla ikaz edilmektedir. Çünkü herhangi bir şeyin; nimet, rızık veya eşyanın haram veya helâl olduğunu tâyin etme yetkisi, yalnızca onları yaratan Allah’a aittir. Bu hususta O’nun dışında hiçbir yaratığın yetkisi yoktur. Kendiliğinden böyle bir yanlışa cüret etmek, Allah adına yalan konuşmaktan başka bir şey değildir. Allah adına yalan konuşanlar ise, vuku bulacağında şüphe olmayan kıyâmet gününden, orada, hakkında yalan uydurdukları Allah’a verecekleri hesaptan korkmalıdırlar. Şunu unutmamalı ki, bütün rızıklar Allah’ın kullarına olan nihâyetsiz lütfunun birer göstergesidir. Kullara düşen, şahsî arzularına göre onları haram veya helâl diye vasıflandırmak değil, o rızıklardan gereği gibi istifade ederek, bunları cömertçe ihsan eden Allah’a şükretmektir.
O Allah ki bize bizden daha yakındır ve gizli veya açık hiçbir şeyimizi kendisinden gizlememiz mümkün değildir:
Taha Suresinin 7. ayetinde şöyle buyrulur: Taha Suresi 7. Ayet Arapça: وَاِنْ تَجْهَرْ بِالْقَوْلِ فَاِنَّهُ يَعْلَمُ السِّرَّ وَاَخْفٰى Taha Sur ...
Sahabe, Kur’ân’a her zaman hürmet gösterir, ona olan saygılarını değişik şekillerde gösterirlerdi. SAHABENİN KUR’AN’A OLAN SAYGISI Hazret-i Ömer ve ...
Kul hakları içinde en mühim olanı ana-baba hakkıdır. Allah ve Resûlü’ne itaatten sonra ana-babaya itaat gelir. Çünkü anne ve babalarımız varlık sebebi ...
Kadir gecesinin faziletinden bahseden, Kadir sûresinin 3. ayetinde şöyle buyrulur: BİN AYDAN HAYIRLI GECE! Kadir Suresi 3. Ayet Arapça: “لَيْلَةُ ا ...
Kadir (Kadr) Suresinin 3. ayetinde şöyle buyrulur: Kadir Suresi 3. Ayet Arapça: لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِنْ اَلْفِ شَهْرٍۜ Kadir Suresi 3. Aye ...
Hüvallahüllezi, Haşr suresinin son 3 ayetidir. Huvallahüllezi'de Allah'ın bazı isimleri zikredilir. Hüvallahüllezi Tefsiri (Haşr Suresi 22-24. Ayetle ...