# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اِنْ كُلُّ نَفْسٍ لَمَّا عَلَيْهَا حَافِظٌۜ | |
Türkçe Okunuşu * | İn kullu nefsin lemmâ ‘aleyhâ hâfiz(un) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Hiçbir kimse yoktur ki, üzerinde bir gözetleyici, bir koruyucu bulunmasın. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 1, 2, 3, 4. Gökyüzüne ve târıka (sabah yıldızına ) yemin ederim. Târıkın ne olduğunu nereden bileceksin? (O, karanlığı) delen yıldızdır. Hiç kimse yoktur ki üzerinde bir koruyucu, bir denetleyici bulunmasın. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Üzerinde gözetici olmayan kimse yoktur. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Hiçbir kimse yoktur ki, üzerinde koruyucu bulunmasın. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Hiçbir nefis yoktur ki başında bir denetleyici bulunmasın. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Bir nefis yoktur ki illâ üzerinde bir hâfız olmasın |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Hiçbir nefs haaric değildir, ille onun üzerinde bir gözeten vardır. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Hiçbir nefis yoktur ki, üzerinde bir gözetici (koruyucu melek) bulunmasın! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | (İşte and olsun o semâya ve bu Târık'a ki), hiç bir nefis yoktur ki, üzerinde bir gözetleyici (melek) olmasın... |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Hiçbir nefs yoktur ki, illâ onun üzerinde bir gözetici vardır. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Hiçbir can yoktur ki, üzerinde bir gözetleyici bulunmasın. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | There is no soul but has a protector over it. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Târık Sûresi 4. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...