Nahl Sûresi 47. Ayet Tefsiri


47 / 128


Nahl Sûresi Hakkında

Nahl sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 128 âyettir. İsmini 68. âyetinde geçen ve “bal arısı” mânasına gelen اَلنَّحْلُ (Nahl) kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 16, nüzûl sırasına göre 70. sûredir. 

Nahl Sûresi Konusu

Nahl sûresi, peygamberlere gönderilen vahyin esas hedefinin tevhîd inancı yani “Allah’tan başka ilâh yoktur. Yalnızca O’na kulluk edilmeli ve sadece O’ndan korkulmalıdır” anlayışı olduğunu vurgulayarak başlar ve ağırlıklı olarak tevhidin delilleri üzerinde durur. Bununla beraber sûrede kâfirlerin bir kısım itirazlarına cevaplar verilir, iddiaları çürütülür ve şüpheleri ortadan kaldırılır. Resûlullah (s.a.s.)’in getirdiği dinin insan hayatında yapmayı hedeflediği değişim ve dönüşümler açıkça ortaya konur. Bu bağlamda adâlet, ihsan, sözünde durma, yemin ve anlaşmalara riâyet, haramlar-helâller ve tevbe gibi ahlâk ve muâmelâtla ilgili esaslar belirlenir. Yeri geldikçe öldükten sonra dirilme, hesap verme, cennet ve cehennem konularına temas edilir. Son olarak Peygamberimiz ve ona tâbi olanlara, kâfirlerin düşmanlık ve işkencelerine karşı nasıl bir tavır takınmaları gerektiği; zaman, mekan ve muhatabın durumunu dikkate alarak İslâm’ı nasıl tebliğ etmeleri lâzım geldiği hatırlatılır.

Nahl Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada on altıncı, iniş sırasına göre yetmişinci sûredir. Kehf sûresinden sonra, Nûh sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. Sondan üç âyetin Medine’de indiği yolunda rivayetler vardır. Hicretten bahseden 41. âyet ve sonrasının Medine’de indiği yolundaki görüş zayıf bulunmaktadır (41. âyetin tefsirine bk.).

TEFSİR:

Allah’ın dinine, peygamberine ve ona inananlara düşmanlık yapanlar, insanları Allah yolundan saptırmak için şer planları hazırlayanlar başlarına gelecek şu tehlikelerle tehdit edilmektedirler:

  Allah’ın, Karun ve avânelerine yaptığı gibi, onları yerin dibine geçirmesi. Nitekim Karun hakkında: “Biz Kârun’u da, evini barkını da yerin dibine geçiriverdik.” (Kasas 28/81) buyrulur. İnsan hiç olmasa şu turnanın halinden ibret almalıdır: Turna, iki ayağı ile değil tek ayağıyla yere basar. Diğer ayağı üzerine de basacak olsa yerin kendisini batırmasından korktuğu için onun üzerine dayanmaz. Kuş bile yere batmaktan emin olmayınca gaflet içinde yeryüzünde yürüyen akıl sahibi insanın daha dikkatli olması gerekir.

  Tam bir gaflet içinde bulunurlarken, beklemedikleri ve ummadıkları bir yerden azabın başlarına gelmesi. Uyku ve istirahat hali buna misaldir. Nitekim âyet-i kerîmede buyrulur: “Geceleyin uyurlarken veya gündüz vakti dinlenirlerken azabımız ansızın başlarına çöküverdi.” (A‘râf  7/4)

  Onlar yeryüzünde gezip dolaşırlarken, ticâret yaparlarken ve dünya işleriyle uğraşırlarken azabın onları yakalayıvermesi. Şu âyetler ne kadar uyarı ve tehdit yüklüdür: “Anlaşılan onlar, dünyevî meseleler veya şahsî menfaatleri üzerinde birbirleriyle çekişip dururlarken kendilerini apansız ve kıskıvrak yakalayacak olan korkunç bir çığlıktan başka bir şey beklemiyorlar. O çığlık geldiği zaman ise, artık ne bir vasiyet yapmaya fırsat bulabilirler, ne de ailelerinin yanına dönebilirler.” (Yâsîn 36/49-50)

  Allah’ın onları korkuta korkuta, eksilte eksilte, zamana yayarak, içten içe çürüterek helâke sürüklemesi.

Bu ilâhî ikaz ve tehditlerden maksat, din düşmanlığı yapanları iyilik yapmaya yönlendirmek; Allah’ın fırsat tanımasının hiç azap etmeyeceği mânasına gelmediğini bildirmektir. Yoksa O’nun azabı geldiği zaman kimse ona mâni olamaz.  Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur: “Allah zâlime mühlet verir. Onu bir de yakaladı mı bırakmaz.” (Buhârî, Tefsir 11/5; Müslim, Bir 62) Yâni ona zaman tanır, ömrünü uzatır; böylece onun zulmü çoğalır, sonra onu şiddetli bir şekilde yakalayıverir. Yakaladığında da artık onu bırakmaz. Kimse de onu Allah’ın elinden kurtaramaz. Bu hususa temas eden âyet-i kerîmelerde de şöyle buyrulur:

“Rabbin gerçekten çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. Eğer kazandıkları günahlar yüzünden insanları hemen cezalandıracak olsaydı, hiç beklemez onlara azabı derhal gönderiverirdi. Fakat onlar için azabın geleceği belirli bir vakit vardır ki o vakit geldiğinde, ondan kaçıp sığınacak hiçbir yer bulamazlar.” (Kehf 18/58)

“Eğer Allah insanları yaptıkları günahlar yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde tek bir canlı bile bırakmazdı. Fakat Allah belirlenmiş bir vakte kadar onlara süre tanıyor. Vâdeleri dolunca gerekeni yapacaktır. Allah, kullarını hakkiyle görmektedir.” (Fâtır 35/45)

Halbuki inkâr dehlizlerinde dolaşan bu gâfiller, kendilerini kuşatan varlık âlemine bir bakacak olsalar, tüm varlığın Allah’ın kudretine boyun eğdiğini, O’nun sonsuz ilim, hikmet ve kudretini haykırdığını göreceklerdir:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-82-ayeti-ne-anlatiyor-195113-m.jpg
Enâm Suresinin 82. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...