Nahl Sûresi 113. Ayet Tefsiri


113 / 128


Nahl Sûresi Hakkında

Nahl sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 128 âyettir. İsmini 68. âyetinde geçen ve “bal arısı” mânasına gelen اَلنَّحْلُ (Nahl) kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 16, nüzûl sırasına göre 70. sûredir. 

Nahl Sûresi Konusu

Nahl sûresi, peygamberlere gönderilen vahyin esas hedefinin tevhîd inancı yani “Allah’tan başka ilâh yoktur. Yalnızca O’na kulluk edilmeli ve sadece O’ndan korkulmalıdır” anlayışı olduğunu vurgulayarak başlar ve ağırlıklı olarak tevhidin delilleri üzerinde durur. Bununla beraber sûrede kâfirlerin bir kısım itirazlarına cevaplar verilir, iddiaları çürütülür ve şüpheleri ortadan kaldırılır. Resûlullah (s.a.s.)’in getirdiği dinin insan hayatında yapmayı hedeflediği değişim ve dönüşümler açıkça ortaya konur. Bu bağlamda adâlet, ihsan, sözünde durma, yemin ve anlaşmalara riâyet, haramlar-helâller ve tevbe gibi ahlâk ve muâmelâtla ilgili esaslar belirlenir. Yeri geldikçe öldükten sonra dirilme, hesap verme, cennet ve cehennem konularına temas edilir. Son olarak Peygamberimiz ve ona tâbi olanlara, kâfirlerin düşmanlık ve işkencelerine karşı nasıl bir tavır takınmaları gerektiği; zaman, mekan ve muhatabın durumunu dikkate alarak İslâm’ı nasıl tebliğ etmeleri lâzım geldiği hatırlatılır.

Nahl Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada on altıncı, iniş sırasına göre yetmişinci sûredir. Kehf sûresinden sonra, Nûh sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. Sondan üç âyetin Medine’de indiği yolunda rivayetler vardır. Hicretten bahseden 41. âyet ve sonrasının Medine’de indiği yolundaki görüş zayıf bulunmaktadır (41. âyetin tefsirine bk.).

TEFSİR:

Burada şöyle bir ülke tasviri yapılmaktadır: Bu ülkenin halkı gayet emniyet ve güven içinde yaşamaktadır. Komşu ülkelerle ilişkileri dostâne ve iyidir. Düşman istilası, baskın tehlikesi, anarşi ve terör söz konusu değildir. Havası hoş, suyu güzel, tabiî güzellikleri müstesnâdır. Hiçbir korku, sıkıntı, darlık ve endişeleri bulunmamaktadır. İhtiyaç duydukları bütün rızıklar her yerden bol bol gelmekte; sebzeler, meyveler, ürünler yağmur gibi yağmaktadır. Yiyecek, içecek, giyecek gibi tabii ihtiyaçlar bol miktarda bulunmaktadır. Dolayısıyla hiçbir kıtlık ve açlık korkusu yoktur. Halk, ülkelerinden pek memnun olup, burayı bırakarak başka bir yere göçmeyi düşünmüyorlar.

Fakat bu ülkede yaşayan halkın Allah’ın kendilerine bahşettiği nimetlerin kıymetini bilmedikleri, onlara karşılık Allah’a gerektiği şekilde şükretmedikleri, hatta Allah’ın nimetlerine nankörlükle mukabelede bulundukları anlaşılmaktadır. Allah’ın nimetleri içinde yüzüyor, fakat O’na isyan ediyorlar. Günahlara dalıyor, işlemedikleri günah, yapmadıkları rezalet kalmıyor. Daha da önemlisi kendi aralarından bir peygamber çıkıyor, onları kötülüklerden vazgeçmeye ve iyilik yapmağa çağırıyor. Fakat bunlar, yaptıkları yetmiyormuş gibi o peygamberi de yalanlıyor, ona eziyet ediyor ve onun tâbilerine olmadık işkenceler yapıyorlar. Böylece Allah’ın rahmet ve merhametinden uzaklaşıp gazabına uğruyorlar. Yapmakta oldukları suçlar yüzünden Allah onlara azap ediyor. Yıllarca süren kıtlıklar verip onları aç ve çaresiz bırakıyor. Emniyetlerini kaldırıp üzerlerine her taraftan korku kapıları açıyor. Düşmanlarının istilasına uğratıp onları soyduruyor, öldürüyor, mahvediyor. Başlangıçta bulunan emniyet, güven, huzur, istikrar, bolluk ve mutluluk gibi güzellikler yerlerini bütünüyle korku, anarşi, açlık, huzursuzluk ve yok oluşa terk ediyor.

Âyet-i kerîmelerde tasvir edilen ülkenin, “Çevrelerindeki insanlar yakalanıp götürülürken ve malları yağma edilirken, yaşadıkları Mekke’yi can ve mal emniyeti bakımından güvenilir ve mukaddes bir Harem bölgesi kıldığımızı görmezler mi?” (Ankebût 29/67) ayeti gereğince emin ve güvenli bir belde kılınan; İbrâhim (a.s.)’ın,  “Rabbim! Sen de insanlardan bir kısmının gönlünü onlara yönlendir ve onları çeşitli ürünlerle rızıklandır ki sana şükretsinler” (İbrâhim 14/37), “Rabbim! Burayı emniyetli bir belde kıl; halkından Allah’a ve âhiret gününe iman edenleri de çeşit çeşit ürünlerle rızıklandır...” (Bakara 2/126) şeklindeki duaları bereketiyle rızkı her taraftan gelen Mekke olduğu belirtilmektedir. Fakat şurası bir gerçektir ki, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri, huzur, güven vs. gibi Allah’ın verdiği her türlü nimete nankörlük eden, onları Allah’a taat yolunda yerli yerince kullanmayan, İsrâf edip saçıp savuran ve hatta onları Allah isyan yolunda kullanan her ülkenin akıbeti işte böyledir. Böyle kötü bir âkıbete uğramamak için Allah’a kulluk etmeli, nimetlerine şükretmeli, haramlardan uzak durarak helâl, temiz ve hoş şeylerle nezih bir hayat sürülmelidir:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-92-ayeti-ne-anlatiyor-195159-m.jpg
Enâm Suresinin 92. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: وَهٰذَا كِتَابٌ اَنْزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ مُصَدِّقُ الَّذ۪ي بَيْنَ يَدَيْهِ وَلِتُنْذِرَ اُمَّ الْقُرٰى وَمَنْ حَوْلَهَاۜ وَ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-82-ayeti-ne-anlatiyor-195113-m.jpg
Enâm Suresinin 82. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...