Meal | Sure | Ayet | Karşılaştır |
---|---|---|---|
Ömer Çelik | Zâriyât / 16 | Rablerinin kendilerine bahşedeceği her türlü nimeti alacaklardır. Çünkü onlar daha önce iyilik eden ve yaptığı işi güzel yapan kimselerdi. |
|
Ömer Çelik | Zâriyât / 17 | Geceleri pek az uyurlardı. |
|
Ömer Çelik | Zâriyât / 18 | Seher vakitleri de Allah’tan bağışlanma dilerlerdi. |
|
Ömer Çelik | Zâriyât / 19 | Mallarından hem yardım isteyen fakirlere, hem de muhtaç olduğu halde iffetinden dolayı dilenmekten çekinen yoksullara pay ayırırlardı. |
|
Ömer Çelik | Zâriyât / 20 | Kesin olarak inanmak isteyenler için yeryüzünde Allah’ın birliğini ve sonsuz kudretini gösteren nice deliller vardır. |
|
Ömer Çelik | Zâriyât / 21 | Bizzat kendi varlığınızda da. Hâla gerçeği görmeyecek misiniz? |
|
Ömer Çelik | Zâriyât / 22 | Gökte de hem rızkınız vardır, hem de size va‘dedilen cennetler. |
|
Ömer Çelik | Zâriyât / 23 | Göğün ve yerin Rabbine yemin olsun ki, sizin konuşmanız ne kadar gerçekse, Kur’an’ın meydana geleceğini haber verdiği bu olaylar da işte o kadar gerçektir! |
|
Ömer Çelik | Zâriyât / 24 | Rasûlüm! İbrâhim’in o şerefli misâfirlerinin haberi sana geldi mi? |
|
Ömer Çelik | Zâriyât / 25 | Bunlar insan suretinde onun yanına varmışlar ve selâm vermişlerdi. O da: “Size de selâm olsun! Galiba buralarda yabancı kimselersiniz” demişti. |
|
Ömer Çelik | Zâriyât / 26 | Hemen sezdirmeden âilesinin yanına geçti, çok geçmeden kızartılmış semiz bir dana kebâbı getirdi. |
|
Ömer Çelik | Zâriyât / 27 | Onu önlerine koyup: “Buyurmaz mısınız?” dedi. |
|
Ömer Çelik | Zâriyât / 28 | Yemeğe el uzatmadıklarını görünce, onlardan yana yüreğine gizli bir korku çöktü. Ama melekler: “Korkma!” dediler; sonra da ona büyük ilim sahibi olacak bir oğul müjdelediler. |
|
Ömer Çelik | Zâriyât / 29 | Bunun üzerine konuşmalara kulak misâfiri olan İbrâhim’in hanımı, çığlık atarak geldi. Taaccüpten yüzüne vurup: “Ben şimdiye kadar hiç çocuk doğurmamış bir koca karıyım! Benim nerden çocuğum olacak?” diyordu. |
|
Ömer Çelik | Zâriyât / 30 | Onlar: “Evet, Rabbin böyle buyurdu. Şüphesiz ki o, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır, her şeyi hakkıyla bilendir” dediler. |
|
Mü’minûn suresi 97-98. ayetlerinde şöyle buyrulur: Mü’minûn Suresi 97-98. Ayetlerinin Arapçası: وَقُلْ رَبِّ اَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاط۪ ...
YAPMAKTA OLDUĞU İYİLİĞİ DEVAM ETTİRMEKLE İLGİLİ ÂYETLER “Bir toplum inanç ve davranışlarını değiştirmedikçe, Allah da onların durumunu değiştirme ...
Müminûn suresinin 84. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 84. Ayet Arapça: قُلْ لِمَنِ الْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهَٓا اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Müm ...
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...