# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَمَثَلُ كَلِمَةٍ خَب۪يثَةٍ كَشَجَرَةٍ خَب۪يثَةٍۨ اجْتُثَّتْ مِنْ فَوْقِ الْاَرْضِ مَا لَهَا مِنْ قَرَارٍ | |
Türkçe Okunuşu * | Vemeśelu kelimetin ḣabîśetin keşeceratin ḣabîśetin(i)ctuśśet min fevki-l-ardi mâ lehâ min karâr(in) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Kötü söz ise, kökleri sökülüp toprağın üstüne çıkarılmış, bütünüyle kararsız, dayanıksız, çürük bir ağaç gibidir. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Kötü bir sözün misali, gövdesi yerden koparılmış, o yüzden ayakta durma imkânı olmayan (kötü) bir ağaca benzer. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Çirkin bir söz de, yerden koparılmış, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Kötü bir sözün durumu da; yerden koparılmış, ayakta durma imkânı olmayan kötü bir ağacın durumu gibidir. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Kötü sözün durumu da, yerden koparılmış, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Habîs bir kelimenin temsili de habîs bir ağaç gibidir ki üstünden cüsselenmiş kararı yoktur |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Kötü bir kelimenin haali de (göğdesi) toprağın üstünden koparılıvermiş kötü bir ağaç gibidir ki onun hiç bir sebatı (tutunma ve yerinde kalma kaabiliyyeti) yokdur. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Kötü bir sözün misâli ise, yerin üstünden koparılmış, kötü bir ağaca benzer ki onun için bir sebat yoktur. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Kötü bir kelime (küfür) de, yeryüzünden gövdelenmiş, meyvası kötü bir ağaç gibidir ki, onun bir kararı yoktur (yıkılır gider). |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Habis bir kelimenin misali ise, yerin üzerinden kapanmış nâpâk bir ağaç gibidir ki, onun için bir sebat yoktur. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Kötü sözün hali ise, toprağın üstünden sökülmüş kötü bir ağaca benzer ki, onun kökü de yoktur. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | And the parable of an evil Word is that of an evil tree: It is torn up by the root from the surface of the earth: it has no stability. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. İbrahim Sûresi 26. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...