# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاسْتَفْتَحُوا وَخَابَ كُلُّ جَبَّارٍ عَن۪يدٍۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Vesteftehû veḣâbe kullu cebbârin ‘anîd(in) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Peygamberler, düşmanlarına karşı Allah’tan yardım istedi, Allah da onlara yardım etti; sonunda bütün inatçı zorbalar hüsrâna uğrayıp, perişan oldu gitti. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | (Peygamberler) fetih istediler (Allah da verdi). Her inatçı zorba da hüsrana uğradı. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Peygamberler yardım istediler ve her inatçı zorba hüsrana uğradı. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Peygamberler, Allah’tan yardım istediler ve her inatçı zorba hüsrana uğradı. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | (Peygamberler, düşmanlarına karşı) fetih istediler, ve her zorba inatçı hüsrana uğradı. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Hem futuhat istediler, hem de haib oldu her cebbarı anîd |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | (Peygamberler hep) fütûhaat istediler. (Buna kavuşdular. Hakka karşı alabildiğine) inâd eden her zorba ise (nihayet) haaib (ve haasir) oldu, |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Hem (o peygamberler) fetih istediler (Allah da verdi). Her inadcı ve zorba ise hüsrâna uğradı. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | O peygamberler, düşmanları üzerine Allah'dan zafer istediler ve her inatçı zalim de hüsrana uğradı. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve (peygamberler) fütühat istediler. Her zorba, inatcı da hüsrâna uğradı. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Ve peygamberler fetih istedi. Ve herbir inatçı zorba hüsrana düştü. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | But they sought victory and decision (there and then), and frustration was the lot of every powerful obstinate transgressor. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. İbrahim Sûresi 15. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Teğâbün sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen ve “aldanma, aldatma, kar-zarar” mânasına gelen اَلتَّغَابُنُ (teğâbün) k ...
Müminûn suresinin 62. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 62. Ayet Arapça: ِ وَلَا نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلَّا وُسْعَهَا وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِ ...
Müminûn suresinin 53. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 53. Ayet Arapça: ِ فَتَقَطَّعُٓوا اَمْرَهُمْ بَيْنَهُمْ زُبُرًاۜ كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَ ...
Yâsîn sûresi, Mekke’de nâzil olmuştur. 83 âyettir. İsmini birinci âyette geçen يٰسٓ (Yâsîn) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, iniş sırasına gör ...
Müminûn suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 29. Ayet Arapça: ِ وَقُلْ رَبِّ اَنْزِلْن۪ي مُنْزَلًا مُبَارَكًا وَاَنْتَ خَيْرُ الْمُ ...
Müminûn suresinin 21. ayetinde şöyle buyrulur: Müminûn Suresi 21. Ayet Arapça: ِ وَاِنَّ لَكُمْ فِي الْاَنْعَامِ لَعِبْرَةًۜ نُسْق۪يكُمْ مِمَّا ف۪ي ...