# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌۙ | |
Türkçe Okunuşu * | İż hum ‘aleyhâ ku’ûd(un) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Onlar o ateşin başına oturmuş, |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7. Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, (o günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar (yakılarak) öldürüldü. Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 4,5,6,7. Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur! |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | 6,7. O vakit, ateşin etrafında oturmuş, mü’minlere yaptıklarını seyrediyorlardı. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Hani o ateşin başına oturmuşlar, |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | O vakıt ki üzerine oturmuştular |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | O zaman onlar (o ateşin) etrafında oturucu idiler. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | 6,7. O vakit onlar, onun üzerine (ateşin etrâfında) oturmuş kimseler idiler. Ve onlar, mü'minlere yapmakta olduklarını seyredicilerdi! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | O vakit, (o zalim kâfirler) ateşin etrafında oturmuştular; |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | O vakit ki, onlar onun üzerine oturucu idiler. |
11. | Ümit Şimşek Meali | 5,6. Tutuşturdukları ateşle dolu hendeklerin karşısına otururlar, |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Behold! They sat over against the (fire), |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Bürûc Sûresi 6. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Allah, inkâr edenlere Nûh’un karısı ile Lût’un karısını örnek verir. Her ikisi de, kullarımızdan iki sâlih kişinin nikâhları altında idiler, fakat o ...
Furkân sûresi 15-16. âyetlerinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Furkân Suresi 15-16. Ayetlerinin Arapçası: قُلْ اَذٰلِكَ خَيْرٌ اَمْ جَنَّةُ الْخُلْدِ ا ...
Furkân sûresinin 6. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Furkân Suresi 6. Ayet Arapça: قُلْ اَنْزَلَهُ الَّذ۪ي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمٰوَاتِ ...
Nûr sûresinin 64. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 64. Ayet Arapça: اَلَٓا اِنَّ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ قَدْ يَع ...
Nûr sûresinin 61. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 61. Ayet Arapça: فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ تَحِيّ ...
Nûr sûresinin 56. âyetinde Allah Teâla şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 56. Ayet Arapça: وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا الرّ ...