# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاِنْ مَا نُرِيَنَّكَ بَعْضَ الَّذ۪ي نَعِدُهُمْ اَوْ نَتَوَفَّيَنَّكَ فَاِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلَاغُ وَعَلَيْنَا الْحِسَابُ | |
Türkçe Okunuşu * | Ve-in mâ nuriyenneke ba’da-lleżî ne’iduhum ev neteveffeyenneke fe-innemâ ‘aleyke-lbelâġu ve’aleynâ-lhisâb(u) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Onların başına gelecek azabın bir kısmını sen hayatta iken yerine getirip sana göstersek de veya sen bunların hiçbirini görmeden seni vefat ettirsek de, fark etmez. Her halükarda senin vazîfen sadece tebliğ etmektir. Bize ait olan ise neticeyi tâyin ve herkese hak ettiğini vermektir. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Biz, onlara vâdettiğimizin (azabın) bir kısmını sana göstersek de veya (ondan önce) seni öldürürsek de sana ancak (Allah'ın emirlerini) tebliğ etmek düşer. Hesap yalnız bize aittir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Onlara vadettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de senin canını alsak da, vazifen sadece tebliğ etmektir. Hesap görmek Bize düşer. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Onlara va’dettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de, (göstermeden) senin ruhunu alsak da senin görevin sadece tebliğ etmektir. Hesap görmek ise bize aittir. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Onlara vaad ettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek, yahut seni, onu görmeden vefat ettirsek, yine de sana düşen sadece tebliğ etmek, bize düşen de hesaba çekmektir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Onlara yaptığımız vaıydin bazısını sana muhakkak göstersek de yâhud seni vefat ettirsek de her halde belağ sana, hisab bizedir |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Bizim onlara (onların başına gelib çatacağına) söz verdiğimiz (azâb) ın bir kısmını sana göstersek de, yahud seni (ondan evvel) öldürsek de ancak sana düşen (vazîfe, risâletini) tebliğ etmekdir. Hesâb (ları, cezaları) da yalınız bize âiddir. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Onlara va'd ettiğimiz (azâb)ın bir kısmını sana (onları helâk etmekle dünyada)göstersek veya seni (daha önce) vefât da ettirsek, artık sana düşen ancak tebliğdir; hesab görmek ise bize âiddir. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Onlara vaad ettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de, seni (bundan önce) vefat ettirsek de, ey Rasûlüm sana düşen ancak tebliğdir. Hesaba çekip ceza vermek de yalanız bize aittir. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve eğer onlara vaadettiğimizin bazısını sana göstersek de veya seni vefat ettirsek de, sana ait olan ancak tebliğdir. Bize ait olan da hesaptır. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Onlara vaad ettiğimiz şeyin bir kısmını sana göstersek de, bundan önce senin canını alacak olsak da, sana düşen tebliğ etmek, Bize düşen ise hesap görmektir. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Whether We shall show thee (within thy life-time) part of what we promised them or take to ourselves thy soul (before it is all accomplished),- thy duty is to make (the Message) reach them: it is our part to call them to account. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Ra'd Sûresi 40. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “…Kur’ân’ı tâne tâne oku.” (el-Müzzemmil, 4) KUR’AN’I YÜZÜNDEN DOĞRU BİR ŞEKİLDE OKUMAK Hadîs-i şerîfte de Kur’ân’ı güzel ...