Ahzâb Sûresi 69. Ayet Tefsiri


69 / 73


Ahzâb Sûresi Hakkında

Ahzâb sûresi Medine’de hicrî beşinci yılın sonlarında inmiştir. 73 âyettir. İsmini, 20. âyette geçen اَلأحْزَابُ (ahzâb) kelimesinden alır. “Ahzâb” topluluk, grup, parti, bölük gibi mânalara gelen اَلْحِزْبُ (hizb) kelimesinin çoğuludur. İnsanın her gün okumayı mutat hale getirdiği dua demetine ve Kur’an’da bir cüz’ün dörtte birine de hizb denilir. Bu sûrede “ahzâb” kelimesiyle, müslümanlara karşı savaşmak için birleşen müşrik Arap kabileleri ve onlara katılan diğer düşman güçleri kastedilir. Mushaf tertîbine göre 33, iniş sırasına göre 97. sûredir.

Ahzâb Sûresi Konusu

Resûlullah (s.a.s.)’in şahsında tüm mü’minlere Allah’tan korkup kâfirlere ve münafıklara itaat etmeme, Kur’an’a ittibâ ve Allah’a tevekkül gibi temel ahlâkî esaslara yer vererek başlayan sûrede üç mühim tarihî hâdiseden bahsedilir:

  Hicrî 5. yılın Şevvâl ayında vuku bulan Hendek, diğer ismiyle Ahzâb savaşı ve bu vesileyle münafıkların iç dünyalarının ortaya konması, ruh hallerinin tasvir edilmesi.

  Hicrî 5. yılın Zilkâde ayında yapılan Benî Kurayza gazvesi, bu vesileyle mü’minlere zafer ve ganimetlerin müjdelenmesi.

  Yine Hicrî 5. yılın Zilkâde ayında meydana gelen Peygamberimiz (s.a.s.)’in Hz. Zeynep’le evlenmesi ve bu hâdise esas alınarak evlatlıkla alakalı hükümlerin düzenlenmesi.

Bu hâdiseler Ahzâb sûresinin ne zaman indiği hususunda net bir fikir verdiği gibi, sûrede temas edilen diğer konular da bu üç ana hâdise etrafında döner durur. Hususiyle Resûlullah (s.a.s.)’in müstesnâ şahsiyeti, Allah katındaki değeri, kendisine ve hanımlarına mahsus evlenme, boşanma, örtünme hükümleri; mü’minlerin Efendimiz (s.a.s.) ve hanımlarıyla olan içtimâî münâsebetlerine dâir edep kâideleri beyân edilir. Allah ve Rasûlü’ne  karşı saygısız davranan kimselerin hem dünya, hem de âhiretteki fecî sonlarından birer manzara sunularak, mü’minlerin bu hususta daha dikkatli olmaları istenir. Sûre din ve kulluk emânetini taşımanın ehemmiyeti ve zorluğunu dile getirerek nihâyete erer.

Ahzâb Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada otuz üçüncü, iniş sırasına göre doksanıncı sûredir. Âl-i İmrân sûresinden sonra, Mümtehine sûresinden önce Medine’de inmiştir. İbn İshak’a göre hicretten sonra nâzil olmuştur; geliş tarihi bakımından Medine’de nâzil olan sûrelerin dördüncüsüdür.

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَكُونُوا كَالَّذ۪ينَ اٰذَوْا مُوسٰى فَبَرَّاَهُ اللّٰهُ مِمَّا قَالُواۜ وَكَانَ عِنْدَ اللّٰهِ وَج۪يهًا ﴿٦٩﴾
Karşılaştır 69: Ey iman edenler! Siz de bir vakit Mûsâ’ya eziyet eden kimseler gibi olmayın ki, neticede Allah, hakkında söyledikleri bütün yakışıksız sözlerle onun hiçbir alakası olmadığını ortaya çıkarmıştı. O, Allah katında pek şerefli ve itibarlı bir kuldu.

TEFSİR:

57. âyette kâfir ve münafıkların Resûlullah (s.a.s.)’e eziyetlerinden söz edilmişti. Burada da mü’minler, Hz. Mûsâ misal verilerek, Efendimiz (s.a.s.)’e eziyet verecek şeylerden uzak durmaya çağrılırlar.

Hz. Mûsâ’ya yapılan eziyetle alakalı olarak Resûl-i Ekrem (s.a.s.) şöyle buyurur:

“İsrâiloğulları çıplak yıkanıyorlardı. Mûsâ (a.s.) ise, güzelce örtünürdü ve be­denini saklardı. Bir kesim onun hakkında: «Onun hayaları şişkindir ve onun baras hastalığı vardır, yahut da, onda başka bir hastalık bulunmaktadır» demişler­di. Bir gün Şam topraklarında bulunan bir pınarda yıkanmaya git­ti. Elbiselerini bir taşın üzerine bıraktı. Taş elbisesiyle birlikte uçup gitti. Mûsâ çıplak olarak taşın arkasından gidiyor ve: «Ey taş elbisemi ver, ey taş el­bisemi ver» diyordu. Nihayet bu hâliyle  İsrâiloğulları’ndan bir topluluğun yanına kadar geldi. Baktıklarında onun kendi aralarında ya­ratılışı en güzel ve sureti en mutedil birisi olduğunu anladılar. Söylediklerinin hiçbirisi onda yoktu. İşte bu âyette anlatılan husus budur.” (Buhârî, Gusl 20; Müslim, Hayz 75)

Bunun dışında da yahudilerin Mûsâ (a.s.)’a yaptıkları eziyetler vardı. Allah Teâlâ bu hususlarda hep Hz. Mûsâ’ya yardımcı olmuş ve onu aklamıştır. Bu âyetten anlaşıldığına göre, müslümanlar arasında iman henüz kalplerine tam yerleşmemiş olanlar, çeşitli vesilelerle Resûlullah (s.a.s.)’i suçluyor, ona eziyet ediyorlardı. Hz. Zeynep’le evliliği etrafında koparılan dedikodulara katılanlar olduğu gibi, Hz. Âişe’ye atılan çirkin iftiraya iştirak edenler de olmuştu. Bazan de ganimetlerin taksimi hususunda hakkına razı olmayıp, Efendimiz (s.a.s.)’i üzücü davranışlarda bulunanlar oluyordu. Nitekim bunlardan birini Abdullah b. Mesûd (r.a.) şöyle anlatır:

“Huneyn savaşında elde edilen ganimetleri taksim ederken, Resûlullah (s.a.s.) bazı kişilere diğerlerinden fazla hisse verdi. Akra b. Hâbis’e yüz deve, Uyeyne b. Hısn’a da bir o kadar verdi. Arapların ileri gelenlerine de o günkü taksimde biraz fazla pay verdi. Bunun üzerine bir kişi:

«–Vallahi bu taksimde adâlet ve hakkâniyet yoktur, Allah rızâsı da gözetilmemiştir!» dedi. Ben de:

«–Allah’a yemin ederim ki, ben bunu Resûlullah (s.a.s.)’e söyleyeceğim» dedim. Gittim, adamın söylediklerini anlattım. Bunun üzerine Allah Resûlü’nün mübârek yüzü, üzüntüsünden kıpkırmızı kesildi.

«–Allah ve Rasûlü de adâlet etmezse, hiç kimse adâlet etmez» buyurdu ve şöyle devam etti:

«–Allah, Mûsâ’ya rahmet etsin. O bundan daha ağır bir ithâma mâruz kalmıştı da, sabretmişti.»” (Buhârî, Edeb 53; Müslim, Zekât 145)

Hâsılı mü’minlerin, ister hayattayken olsun ister vefâtından sonra olsun Allah Resûlü (s.a.s.)’i incitecek her türlü düşünce, söz ve fiillerden uzak durmaları istenmektedir. Netice de Allah Teâlâ, temizlik ve nezâhetin zirvesinde olan Habîb-i Edîbi’ni temize çıkaracak, fakat ona eziyet edenler yaptıklarına pişman olacaklardır.

O halde:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/03/maide-suresinin-105-ayeti-ne-anlatiyor-194854-m.jpg
Maide Suresinin 105. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا عَلَيْكُمْ اَنْفُسَكُمْۚ لَا يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ اِذَا اهْتَدَيْتُمْۜ اِلَى اللّٰهِ مَ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/03/maide-suresinin-100-ayeti-ne-anlatiyor-194841-m.jpg
Maide Suresinin 100. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: قُلْ لَا يَسْتَوِي الْخَب۪يثُ وَالطَّيِّبُ وَلَوْ اَعْجَبَكَ كَثْرَةُ الْخَب۪يثِۚ فَاتَّقُوا اللّٰهَ يَٓا اُو۬لِي الْاَلْب ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/03/maide-suresinin-90-ayeti-ne-anlatiyor-194828.jpg
Maide Suresinin 90. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالْاَنْصَابُ وَالْاَزْلَامُ رِجْسٌ مِنْ عَمَلِ الشَّيْ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/03/nisa-suresi-100-ayet-ne-anlatiyor-ve-inis-sebebi-nedir-194825-m.jpg
Nisa Suresi 100. Ayet Ne Anlatıyor ve İniş Sebebi Nedir?

Nisâ sûresi Medine’de nâzil olmuştur, 176 âyettir. İsmini, birinci âyette geçen ve “kadınlar” mânasına gelen اَلنِّسَاءُ (Nisâ) kelimesinden alır. A ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/03/hucurat-suresinin-tefsiri-194812-m.jpg
Hucurât Suresinin Tefsiri

Hucurât sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 4. âyette geçen ve “odalar” mânasına gelen اَلْحُجُرَاتُ (hucurât) kelimesinden alır. Bu ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/03/maide-suresinin-88-ayeti-ne-anlatiyor-194799-m.jpg
Maide Suresinin 88. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: وَكُلُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّٰهُ حَلَالًا طَيِّبًاۖ وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذ۪ٓي اَنْتُمْ بِه۪ مُؤْمِنُونَ Allah’ın siz ...