Ahzâb Sûresi 16-17. Ayet Tefsiri


16-17 / 73


Ahzâb Sûresi Hakkında

Ahzâb sûresi Medine’de hicrî beşinci yılın sonlarında inmiştir. 73 âyettir. İsmini, 20. âyette geçen اَلأحْزَابُ (ahzâb) kelimesinden alır. “Ahzâb” topluluk, grup, parti, bölük gibi mânalara gelen اَلْحِزْبُ (hizb) kelimesinin çoğuludur. İnsanın her gün okumayı mutat hale getirdiği dua demetine ve Kur’an’da bir cüz’ün dörtte birine de hizb denilir. Bu sûrede “ahzâb” kelimesiyle, müslümanlara karşı savaşmak için birleşen müşrik Arap kabileleri ve onlara katılan diğer düşman güçleri kastedilir. Mushaf tertîbine göre 33, iniş sırasına göre 97. sûredir.

Ahzâb Sûresi Konusu

Resûlullah (s.a.s.)’in şahsında tüm mü’minlere Allah’tan korkup kâfirlere ve münafıklara itaat etmeme, Kur’an’a ittibâ ve Allah’a tevekkül gibi temel ahlâkî esaslara yer vererek başlayan sûrede üç mühim tarihî hâdiseden bahsedilir:

  Hicrî 5. yılın Şevvâl ayında vuku bulan Hendek, diğer ismiyle Ahzâb savaşı ve bu vesileyle münafıkların iç dünyalarının ortaya konması, ruh hallerinin tasvir edilmesi.

  Hicrî 5. yılın Zilkâde ayında yapılan Benî Kurayza gazvesi, bu vesileyle mü’minlere zafer ve ganimetlerin müjdelenmesi.

  Yine Hicrî 5. yılın Zilkâde ayında meydana gelen Peygamberimiz (s.a.s.)’in Hz. Zeynep’le evlenmesi ve bu hâdise esas alınarak evlatlıkla alakalı hükümlerin düzenlenmesi.

Bu hâdiseler Ahzâb sûresinin ne zaman indiği hususunda net bir fikir verdiği gibi, sûrede temas edilen diğer konular da bu üç ana hâdise etrafında döner durur. Hususiyle Resûlullah (s.a.s.)’in müstesnâ şahsiyeti, Allah katındaki değeri, kendisine ve hanımlarına mahsus evlenme, boşanma, örtünme hükümleri; mü’minlerin Efendimiz (s.a.s.) ve hanımlarıyla olan içtimâî münâsebetlerine dâir edep kâideleri beyân edilir. Allah ve Rasûlü’ne  karşı saygısız davranan kimselerin hem dünya, hem de âhiretteki fecî sonlarından birer manzara sunularak, mü’minlerin bu hususta daha dikkatli olmaları istenir. Sûre din ve kulluk emânetini taşımanın ehemmiyeti ve zorluğunu dile getirerek nihâyete erer.

Ahzâb Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada otuz üçüncü, iniş sırasına göre doksanıncı sûredir. Âl-i İmrân sûresinden sonra, Mümtehine sûresinden önce Medine’de inmiştir. İbn İshak’a göre hicretten sonra nâzil olmuştur; geliş tarihi bakımından Medine’de nâzil olan sûrelerin dördüncüsüdür.

قُلْ لَنْ يَنْفَعَكُمُ الْفِرَارُ اِنْ فَرَرْتُمْ مِنَ الْمَوْتِ اَوِ الْقَتْلِ وَاِذًا لَا تُمَتَّعُونَ اِلَّا قَل۪يلًا ﴿١٦﴾
قُلْ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَعْصِمُكُمْ مِنَ اللّٰهِ اِنْ اَرَادَ بِكُمْ سُٓوءًا اَوْ اَرَادَ بِكُمْ رَحْمَةًۜ وَلَا يَجِدُونَ لَهُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ وَلِيًّا وَلَا نَص۪يرًا ﴿١٧﴾
Karşılaştır 16: De ki: “Eğer ölmekten veya öldürülmekten kaçıyorsanız, bilin ki bu kaçışın size bir faydası olmayacaktır. Çünkü bugün ölümden kaçsanız bile, dünya nimetlerinden ancak pek az bir süre faydalanacaksınız.”
Karşılaştır 17: De ki: “Allah size bir kötülük dilerse sizi O’ndan kim koruyabilir? Yahut size bir rahmet dilerse buna kim engel olabilir? Eğer Allah onları terk ederse, kendilerine Allah’tan başka ne bir dost bulabilirler, ne de bir yardımcı.

TEFSİR:

Kimin ne zaman öleceği Allah’ın ilminde bellidir. Eceli gelmeden bir insanın ölmesi mümkün olmadığı gibi, eceli gelen bir insanın da ölümünü engelleyecek hiçbir güç yoktur. Bu sebeple ölme veya öldürülme korkusuyla savaştan kaçmak, insanın hayatına bir şey kazandırmayacaktır. Çünkü böyle davranan insan ne bu dünyada ebedî yaşayabilecek, ne de dünyanın tüm servetine sahip olabilecektir. Ancak mukadder olan birkaç yıl daha yaşayacak, yiyip içecek ve mutlaka ölecektir. O halde akıllı insan, ebediyen fayda verecek bir yolu bırakıp çok az bir menfaati tercih etmemeli; Allah yolunda savaşmaktan asla kaçmamalıdır. Hem yaşasa da kalan ömründe ne tür süprizlerle karşılaşacağı belli değildir. Allah onun için kötülük mü dileyecek, rahmet mi isteyecek o da meçhuldür. Hiç kimsenin de Allah’ın takdirini değiştirme imkânı yoktur. O halde kulun tüm varlığı ile Allah’a yönelmesi, yalnız O’nu dost ve yardımcı bilmesi ve her işini O’nun rızâsını arayarak yapması en güvenli yoldur.

Gelen âyetler, savaş durumu karşısında gerçek kimliklerini sergilemeye başlayan münafıkların iç dünyalarına ışık tutmaktadır:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/07/enfal-suresinin-24-ayeti-ne-anlatiyor-196027-m.jpg
Enfal Suresinin 24. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اسْتَج۪يبُوا لِلّٰهِ وَلِلرَّسُولِ اِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْي۪يكُمْۚ وَاعْلَمُٓوا ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/07/sukreden-zengin-ile-ilgili-ayetler-196025-m.jpg
Şükreden Zengin ile İlgili Ayetler

Malı helâlinden kazanıp, sarfedilmesi emredilen yerlere harcamak suretiyle şükreden zenginin fazileti ile ilgili ayetler... AYETLER “Her kim ve ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/07/enfal-suresinin-10-ayeti-ne-anlatiyor-196012-m.jpg
Enfal Suresinin 10. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: وَمَا جَعَلَهُ اللّٰهُ اِلَّا بُشْرٰى وَلِتَطْمَئِنَّ بِه۪ قُلُوبُكُمْۚ وَمَا النَّصْرُ اِلَّا مِنْ عِنْدِ اللّٰهِۜ اِنَّ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/07/enfal-suresinin-2-ayeti-ne-anlatiyor-195989-m.jpg
Enfal Suresinin 2. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِرَ اللّٰهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَاِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ اٰيَاتُهُ زَادَتْه ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/07/araf-suresinin-199-ayeti-ne-anlatiyor-195968-m.jpg
Araf Suresinin 199. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: خُذِ الْعَفْوَ وَأْمُرْ بِالْعُرْفِ وَاَعْرِضْ عَنِ الْجَاهِل۪ينَ (Resûlüm!) Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahille ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/07/baskasini-kendine-tercih-etmek-isar-ile-ilgili-ayetler-195961-m.jpg
Başkasını Kendine Tercih Etmek (İsar) İle İlgili Ayetler

Başkasını kendine tercih etmek, varını yoğunu muhtaçlara vermek ile ilgili ayetler... AYETLER “Kendileri muhtaç olsalar bile, başkasını daha ço ...