# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاَمَّا الَّذ۪ينَ فَسَقُوا فَمَأْوٰيهُمُ النَّارُۜ كُلَّمَٓا اَرَادُٓوا اَنْ يَخْرُجُوا مِنْهَٓا اُع۪يدُوا ف۪يهَا وَق۪يلَ لَهُمْ ذُوقُوا عَذَابَ النَّارِ الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Veemmâ-lleżîne fesekû feme/vâhumu-nnâr(u)(s) kullemâ erâdû en yaḣrucû minhâ u’îdû fîhâ vekîle lehum żûkû ‘ażâbe-nnâri-lleżî kuntum bihi tukeżżibûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Yoldan çıkıp günaha dalanlara gelince, onların varacağı yer ise ateştir. Her ne zaman oradan çıkmak isteseler geri içine itilecekler ve kendilerine: “Tadın bakalım, yalanlayıp durduğunuz o ateşin azâbını!” denilecek. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Yoldan çıkanlar ise, onların varacakları yer ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde geri çevrilirler ve kendilerine: Yalandır deyip durduğunuz cehennem azabını tadın! denir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Ama yoldan çıkanların, işte onların varacağı yer ateştir. Oradan çıkmak isteyişlerinin her defasında geri çevrilirler ve onlara: "Yalanlayıp, durduğunuz ateşin azabını tadın" denir. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Fasıklık edenlere gelince, onların barınağı ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, oraya döndürülürler ve onlara, “Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın” denir. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Ama fâsıklık etmiş olanların barınakları ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde oraya geri çevrilirler ve kendilerine: "Haydi tadın o ateşin yalanlayıp durduğunuz azabını!" denir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Amma fasıklık etmiş olanların me'vâları ateştir. Ondan her çıkmak istedikçe onlar içine iade olunurlar da kendilerine haydi tadin o ateşin tekzib edib durduğunuz azâbını denilir |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Fâsık olanların barınacağı yer ise ateşdir. Ne zaman oradan çıkmak isterlerse içerisine döndürülürler ve onlara: «Tekzîb edegeldiğiniz o ateşin azabını tadın» denilir. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Fakat o fâsıklık edenlere gelince, artık onların varacağı yer, ateştir. Ne zaman oradan çıkmak isteseler, oraya geri döndürülürler ve onlara: “Kendisini yalanlamaktaolduğunuz ateşin azâbını tadın!” denilir. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Amma fâsık (münâfık) olanların barınacağı yer ateştir. Oradan her çıkmak istedikçe, onlar yine ateş içine döndürülürler; ve onlara: “- Haydi tadın bakalım, yalanlayıp durduğunuz o ateşin azabını!...” denilir. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Fakat o kimseler ki, fıska sapmışlardır, artık onların barınacakları yer, ateştir. Her ne vakit oradan çıkmalarını istedikçe onun içine geri döndürüleceklerdir ve onlara denilmiş olacaktır ki, o ateş azabını tadın ki, siz onu yalan saymakta bulunmuşidiniz. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Yoldan çıkmış olanların barınacakları yer de ateştir. Ne zaman oradan çıkmak isteseler, “Tadın yalanladığınız ateş azabını!” diye geri çevrilirler. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | As to those who are rebellious and wicked, their abode will be the Fire: every time they wish to get away therefrom, they will be forced thereinto, and it will be said to them: "Taste ye the Penalty of the Fire, the which ye were wont to reject as false." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Secde Sûresi 20. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّ هٰذَا الْقُرْاٰنَ يَهْد۪ي لِلَّت۪ي هِيَ اَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِن۪ينَ الَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ اَنّ ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: سُبْحَانَ الَّذ۪ٓي اَسْرٰى بِعَبْدِه۪ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِلَى الْمَسْجِدِ الْاَقْصَا الَّذ۪ي بَارَكْنَا ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اُدْعُ اِلٰى سَب۪يلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُمْ بِالَّت۪ي هِيَ اَحْسَنُۜ اِنَّ رَبَّك ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: فَكُلُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّٰهُ حَلَالًا طَيِّبًاۖ وَاشْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ اِيَّاهُ تَعْبُدُونَ Al ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّمَا يَفْتَرِي الْكَذِبَ الَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِاٰيَاتِ اللّٰهِۚ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْكَاذِبُونَ Ancak Allah’ı ...
Zengin kelimesi sözlükte, “Parası, malı çok olan; varlıklı, yokluksuz, variyetli” demektir. Fıkıhta ise zenginlik, “aslî ihtiyaçlardan fazla mala sah ...