Zümer Sûresi 29. Ayet Tefsiri


29 / 75


Zümer Sûresi Hakkında

Zümer sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 75 âyettir. İsmini 71 ve 73. âyetlerde geçen “zümreler, gruplar, bölükler” mânasına gelen اَلزُّمَرُ (zümer) kelimesinden alır. 22. âyette geçen ve “köşkler, odalar” mânasına gelen اَلْغُرَفُ (ğuref) kelimesi de sûreye isim olmuştur. Resmî tertîbe göre 39, iniş sırasına göre 59. sûredir.

Zümer Sûresi Konusu

Sûrede ağırlıklı olarak tevhid inancının ve Allah’a ihlasla kulluk yapmanın ehemmiyeti ele alınır. Bir taraftan da şirkin bâtıllığı, saçmalığı ve kötü neticeleri geniş izahlarla beyân edilir. Mekke’de müşriklerin mü’minlere şiddetli baskı uyguladıkları bir dönemde indiği anlaşılan sûre, müslümanların gerektiğinde hicret etmelerine kapı aralar. Peygambere ve mü’minlere, ne tür zor şartlar altında olurlarsa olsunlar, dinlerinden asla taviz vermemeleri hatırlatılır. Çünkü tevhid inancının zedelenmesi, sonuç itibariyle bütün amellerin boşa çıkması gibi ağır kayıplara yol açabilecektir. Bu hususta peygamberin durumu bile diğerlerinden farksızdır. Sûre kıyâmetten bahsederek; tevhid ehlinin erişeceği hayırlı netice ile, şirke düşenlerin düçar kalacakları kötü sonu tesirli bir şekilde sahneleyip, dinleyenlerine hem iki farklı neticeyi mukayese etme, hem de ikisi arasında tercihte bulunma fırsatı sağlayarak son bulur.

Zümer Sûresi Nuzül Sebebi

          Mushaftaki sıralamada otuz dokuzuncu, iniş sırasına göre elli dokuzuncu sûredir. Sebe’ sûresinden sonra, Mü’min (Gåfir) sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Allah’ın rahmetinden ümit kesilmemesi gerektiğini belirten 53. âyetten itibaren üç veya yedi âyetin Medine döneminde indiği yolunda rivayetler varsa da bu rivayetler zayıf bulunmaktadır (bk. İbn Âşûr, XXIII, 311).

Zümer Sûresi Fazileti

Hz. Aişe, Resûl-i Ekrem (s.a.s.)’in her gece yatmadan evvel Zümer ve İsrâ sûrelerini okuduğunu rivayet eder. (Tirmizî, Sevâbu’l-Kur’an 21)

ضَرَبَ اللّٰهُ مَثَلًا رَجُلًا ف۪يهِ شُرَكَٓاءُ مُتَشَاكِسُونَ وَرَجُلًا سَلَمًا لِرَجُلٍۜ هَلْ يَسْتَوِيَانِ مَثَلًاۜ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِۚ بَلْ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ ﴿٢٩﴾
Karşılaştır 29: Allah şöyle bir misâl veriyor: Bir tarafta, karşılıklı rekâbet hâlinde birbirleriyle sürekli çekişen kötü huylu ortakların emrinde çalışan bir kişi, diğer tarafta sadece tek bir insanın emri altında bulunan bir başkası: bu iki adamın durumu hiç eşit olabilir mi? Elbette olamaz. O halde, bütün teşekkür ve övgüler yalnızca Allah’a olmalı; kulluk ve ibâdet hiçbir ortağı olmayan Allah’a yapılmalıdır. Ne var ki, insanların çoğu bu gerçeği anlamaya yanaşmazlar.

TEFSİR:

Kur’an’ın tâlimatları istikâmetinde tek Allah’a inanan ve ona kulluk eden insan gerçek hürriyet ve huzura erer. Bunu başaramayıp şirkin girdaplarında perişan olan ise en büyük kurtuluşu kaybetmiş olarak ruhunu hüsranlara maruz kılar. Kur’an’ın en güçlü mesajlarından biri budur.

Bu ayette Allah Teâlâ mü’min bir kul ile müşrik bir kimsenin durumunu, iki kölenin hâlini misâl vererek anlatıyor. Temsile göre bu iki köleden biri, geçimsiz kimselerin ortaklaşa çalıştırdıkları bir köledir. Bunlardan biri köleye, “buraya gel, şu işi yap” der. Köle ona doğru giderken diğer bir ortak, “Nereye kaçıyorsun? Gel bakalım, bana şunu getir” der. Köle bir birinci ortağa, bir diğer ortağa bakıp şimdi ne yapacağını düşünüp karar vermeye çalışırken tam bu sırada üçüncü bir ortak, “Orada ne bekliyorsun? Hele gel bakalım, şöyle yap, böyle yap...” der. Buna dördüncü, beşinci... ortaklar da eklenir. Bu durum her gün aynı minval üzere devam edip gider. Köle bu yaramaz adamların elinde şaşkın ve perişan, elemli ve kararsız bir halde kalır. Çünkü efendilerinin birbirine zıt arzu ve isteklerini yerine getirmeye gücü yetmez. Nihayet kuvvetten, takattan kesilip yorgun düşer, perişan olur. Diğer kölenin ise efendisi bir tanedir. Efendisinin bütün istek ve arzularını bilir ve elinden geldiğince bunları yerine getirmeğe çalışır. Vazifesini yapmış olmanın huzur ve emniyeti içinde yaşar. Bu iki köle eşit değildir. Efendisi bir tane olanın yapacağı işi belli olduğu için rahattır. Gücünün yettiği kadar söyleneni yapar. Geçimsiz pek çok efendiye boyun eğen köle ise hep işkence ve ızdırap içindedir. Bir kararda duramaz. Efendilerinin hepsini memnun etmek şöyle dursun bir tanesini bile memnun edemez. İşte Allah’a iman edip yalnız ona kulluk yapan, böylece huzura kavuşan mü’min ile Allah’tan başka pek çok tanrı edinip onların isteklerini yerine getirmeğe çalışan, fakat bunda bir türlü muvaffak olamayan ve olması da mümkün gözükmeyen müşriğin durumu da böyledir. Dolayısıyla bu misal, tevhidin hakikati ile şirkin hakikatini bütün cepheleriyle tasvir ve izah etmektedir.

Şâir Hatâî tevhide ermenin yolunu izah sadedinde der ki:

“Bu yolun yolcusu olayım dersen

Elde iki karpuz tutmalı değil.”

İşte Allah Resûlü (s.a.s.), böyle hayatî gerçekleri öğretmeye gelmişti. En büyük derdi ve hedefi, insanı insan yapmaktı. Bunun da yolu arı duru tevhid inancından geçiyordu. Fakat hak ve hakikat düşmanları böylesine sonsuz bir rahmetin düşmanı kesilmişler, onun varlığına bile tahammül edemiyorlardı. Bir an önce ölmesini, yok olup gitmesini istiyorlardı. Oysa:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-82-ayeti-ne-anlatiyor-195113-m.jpg
Enâm Suresinin 82. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...