Zümer Sûresi 23. Ayet Tefsiri


23 / 75


Zümer Sûresi Hakkında

Zümer sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 75 âyettir. İsmini 71 ve 73. âyetlerde geçen “zümreler, gruplar, bölükler” mânasına gelen اَلزُّمَرُ (zümer) kelimesinden alır. 22. âyette geçen ve “köşkler, odalar” mânasına gelen اَلْغُرَفُ (ğuref) kelimesi de sûreye isim olmuştur. Resmî tertîbe göre 39, iniş sırasına göre 59. sûredir.

Zümer Sûresi Konusu

Sûrede ağırlıklı olarak tevhid inancının ve Allah’a ihlasla kulluk yapmanın ehemmiyeti ele alınır. Bir taraftan da şirkin bâtıllığı, saçmalığı ve kötü neticeleri geniş izahlarla beyân edilir. Mekke’de müşriklerin mü’minlere şiddetli baskı uyguladıkları bir dönemde indiği anlaşılan sûre, müslümanların gerektiğinde hicret etmelerine kapı aralar. Peygambere ve mü’minlere, ne tür zor şartlar altında olurlarsa olsunlar, dinlerinden asla taviz vermemeleri hatırlatılır. Çünkü tevhid inancının zedelenmesi, sonuç itibariyle bütün amellerin boşa çıkması gibi ağır kayıplara yol açabilecektir. Bu hususta peygamberin durumu bile diğerlerinden farksızdır. Sûre kıyâmetten bahsederek; tevhid ehlinin erişeceği hayırlı netice ile, şirke düşenlerin düçar kalacakları kötü sonu tesirli bir şekilde sahneleyip, dinleyenlerine hem iki farklı neticeyi mukayese etme, hem de ikisi arasında tercihte bulunma fırsatı sağlayarak son bulur.

Zümer Sûresi Nuzül Sebebi

          Mushaftaki sıralamada otuz dokuzuncu, iniş sırasına göre elli dokuzuncu sûredir. Sebe’ sûresinden sonra, Mü’min (Gåfir) sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Allah’ın rahmetinden ümit kesilmemesi gerektiğini belirten 53. âyetten itibaren üç veya yedi âyetin Medine döneminde indiği yolunda rivayetler varsa da bu rivayetler zayıf bulunmaktadır (bk. İbn Âşûr, XXIII, 311).

Zümer Sûresi Fazileti

Hz. Aişe, Resûl-i Ekrem (s.a.s.)’in her gece yatmadan evvel Zümer ve İsrâ sûrelerini okuduğunu rivayet eder. (Tirmizî, Sevâbu’l-Kur’an 21)

اَللّٰهُ نَزَّلَ اَحْسَنَ الْحَد۪يثِ كِتَابًا مُتَشَابِهًا مَثَانِيَۗ تَقْشَعِرُّ مِنْهُ جُلُودُ الَّذ۪ينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْۚ ثُمَّ تَل۪ينُ جُلُودُهُمْ وَقُلُوبُهُمْ اِلٰى ذِكْرِ اللّٰهِۜ ذٰلِكَ هُدَى اللّٰهِ يَهْد۪ي بِه۪ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَمَنْ يُضْلِلِ اللّٰهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ ﴿٢٣﴾
Karşılaştır 23: Allah, sözün en güzeli olan Kur’an’ı, âyetleri birbiriyle âhenkdâr, uyumlu, tıklım büklüm hakîkat dolu bir kitab hâlinde indirdi. Rablerine karşı derin bir saygı duymakta olanların onun tesiriyle derileri ürperir; sonra da hem derileri, hem kalpleri Allahın zikrine ısınıp yumuşar. İşte bu kitap, Allah’ın doğru yol rehberidir ki, dilediğine onunla yol gösterir. Allah kimi de saptırırsa artık onu doğru yola getirecek kimse yoktur.

TEFSİR:

Bu âyet-i kerîmede kıyâmete kadar insanlığın hidâyet kaynağı olacak mûcize kelâm Kur’ân-ı Kerîm’in başlıca hususiyetleri izah edilerek tüm dikkatlerimiz o kelâmın güzelliklerini görmeye, incelemeye ve anlamaya çevrilir:

  Kur’ân-ı Kerîm’i indiren Cenâb-ı Hakk’ın kendisidir. Cebrâil (a.s.) o kelâmı Allah Teâlâ’dan aldığı gibi hiçbir değişikliğe uğratmadan Resûlullah (s.a.s.)’e getirmiş, Resûlullah (s.a.s.) de Cebrâil (a.s.)’dan aldığı gibi hiçbir tebdil ve tahrife meydan vermeden insanlara tebliğ etmiştir. Kur’an, günümüze kadar da aynı doğruluk ve safiyetle ulaşmıştır.

  Kur’ân-ı Kerîm اَحْسَنَ الْحَد۪يثِ (ahsenü’l-hadîs)tir; yani “sözlerin en güzeli”dir. Çünkü Allah sözüdür. Allah’ın sözünü başka sözlerle kıyaslamak bile mümkün değildir. Kur’an lafız yönünden en güzel sözdür. Fesâhat ve cezaleti fevkalade bir güzelliğe sahiptir. Nazım ve üslubunun güzelliği de eşsizdir.

Kur’an ne şiir cinsinden, ne nesir cinsinden, ne de Arapların kullandığı herhangi bir söz üslubundandır. Bilakis o, bunların hepsinin üstünde, bununla birlikte her selim fıtratın haz ve zevk duyacağı hârika bir üsluba sahiptir. Kur’an mânası yönünden de en güzel sözdür. Çünkü o, her türlü çelişkiden uzaktır. Ondaki bilgiler ve haberler gerçek, hükümler adâletli ve faydalı; onun gösterdiği yol doğru ve kurtarıcıdır. Geçmiş ve geleceğe ait birçok gaybî haberler ihtiva etmesi ve ihtivâ ettiği ilimlerin cidden pek çok olması onun mâna güzelliklerine sadece bir misaldir.

  Kur’ân-ı Kerîm bir “kitap”tır; insanlığın kurtuluş rehberi olarak kıyamete kadar yaşatılması, okunması, istifade edilmesi için yazılı belge haline getirilmesi gereken ve öyle de yapılmış olan ilâhî bir rehberdir.

  Kur’ân-ı Kerîm, şu açıdan bakıldığında bütünüyle “müteşâbih bir kitap”tır:

Onun bütün sûreleri ve âyetleri gerçeklikte, sağlamlıkta, doğru olana dayanmada, insanlara gerek dünya gerek âhiret mutluluğunu temin etmede, fesahat bakımından lafızlarının birbirine uyum sağlamasında, taşıdıkları mûcizevî üslupta su, hava, bitki ve çiçeklerin parçalarının birbirine benzediği gibi birbirlerine benzerler. Kur’an- Kerîm’in başından sonuna kadar hep aynı maksat gözetilir, akide ve ameller hususunda hep aynı esaslar takdim edilir. Her bölüm bir diğerini tafsil ve tefsir eder. Mâna ve izahlar bir âhenk içinde birbirine bağlıdır. Bir kısmı diğer bir kısmını doğrular ve bir kısmı diğer bir kısmına delâlet ederler. Yani bu hususlarda âyetler müşterektir.

  Kur’an- Kerîm اَلْمَثَان۪ي (mesânî)dir:

 O, kendini okuyanı, dinleyeni ve anlamak isteyeni yeterince aydınlatmak için aynı bilgileri bazan aynı, bazan farklı ifadelerle tekrar tekrar dile getirir. Onun kıssaları, haberleri, hükümleri, emirleri, yasakları, müjdeleri, uyarıları ve öğütleri hep tekrarlanır.  Bu bakımdan o, bıkkınlık vermeden tekrar tekrar zevkle okunan ve dinlenen bir kitap olma hususiyetine sahiptir. Mesâni’nin bir diğer anlamı da şudur: Kur’ân-ı Kerîm’de zikredilen mevzular umûmiyetle çift çift sunulur. Misal vermek gerekirse; emir-yasak, helâl-haram, genel-özel, göklerin durumu-yerin durumu, cennet-cehennem, karanlık-aydınlık, levh-kalem, melekler-şeytanlar, müjde-uyarma, ümit-korku... Bunun hikmeti şudur: İnsan nefsi, nasihat edilmekten hoşlanmaz, ondan kaçar. Eğer bir konu ona tekrar tekrar anlatılmazsa insanın aklına tam olarak yerleşmez. Böyle olunca da o nasihatlerle amel etmek zorlaşır. Bu yüzdendir ki Peygamberimiz (s.a.s.), öğüt verirken sözlerini üçe kadar, bazan de duruma göre yediye kadar tekrar ederdi. (bk. Buhârî, İlim 30; Tirmizî, Fiten 76) Çünkü ancak böylelikle söylenen söz dinleyenin kalbinde yer eder ve tesirini gösterir.

  Bütün bu güzelliklere sahip olan Kur’ân-ı Kerîm, hem ifade ve üslubuyla hem de muhtevâsıyla okuyana ve dinleyene derinden tesir eder. Allah’ın azabından, kıyamet ve cehennemden bahseden âyetler insanı korkutup endişeye sevk eder. Allah’ın rahmetini, cennetini ve nimetlerini anlatan âyetler de insanı sevindirip ümitlendirir. Korkunca insanın tüyleri diken diken olur. Sevinip ümitlenince kalbi ve teni Allah’ın zikrine ısınıp yumuşar.

İşte bu Kur’an, Allah Teâlâ’nın göklerden indirip yeryüzüne lütfettiği hidâyet kaynağıdır. Doğru yolu bulmak isteyenler ona inanıp ona bağlanmalıdır. Onu terk edenler ise öyle bir sapıklık uçurumuna yuvarlanırlar ki, onları oradan kurtarmaya kimsenin gücü yetmez.

Öyleyse:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-82-ayeti-ne-anlatiyor-195113-m.jpg
Enâm Suresinin 82. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...