Zümer Sûresi 17-18. Ayet Tefsiri


17-18 / 75


Zümer Sûresi Hakkında

Zümer sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 75 âyettir. İsmini 71 ve 73. âyetlerde geçen “zümreler, gruplar, bölükler” mânasına gelen اَلزُّمَرُ (zümer) kelimesinden alır. 22. âyette geçen ve “köşkler, odalar” mânasına gelen اَلْغُرَفُ (ğuref) kelimesi de sûreye isim olmuştur. Resmî tertîbe göre 39, iniş sırasına göre 59. sûredir.

Zümer Sûresi Konusu

Sûrede ağırlıklı olarak tevhid inancının ve Allah’a ihlasla kulluk yapmanın ehemmiyeti ele alınır. Bir taraftan da şirkin bâtıllığı, saçmalığı ve kötü neticeleri geniş izahlarla beyân edilir. Mekke’de müşriklerin mü’minlere şiddetli baskı uyguladıkları bir dönemde indiği anlaşılan sûre, müslümanların gerektiğinde hicret etmelerine kapı aralar. Peygambere ve mü’minlere, ne tür zor şartlar altında olurlarsa olsunlar, dinlerinden asla taviz vermemeleri hatırlatılır. Çünkü tevhid inancının zedelenmesi, sonuç itibariyle bütün amellerin boşa çıkması gibi ağır kayıplara yol açabilecektir. Bu hususta peygamberin durumu bile diğerlerinden farksızdır. Sûre kıyâmetten bahsederek; tevhid ehlinin erişeceği hayırlı netice ile, şirke düşenlerin düçar kalacakları kötü sonu tesirli bir şekilde sahneleyip, dinleyenlerine hem iki farklı neticeyi mukayese etme, hem de ikisi arasında tercihte bulunma fırsatı sağlayarak son bulur.

Zümer Sûresi Nuzül Sebebi

          Mushaftaki sıralamada otuz dokuzuncu, iniş sırasına göre elli dokuzuncu sûredir. Sebe’ sûresinden sonra, Mü’min (Gåfir) sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Allah’ın rahmetinden ümit kesilmemesi gerektiğini belirten 53. âyetten itibaren üç veya yedi âyetin Medine döneminde indiği yolunda rivayetler varsa da bu rivayetler zayıf bulunmaktadır (bk. İbn Âşûr, XXIII, 311).

Zümer Sûresi Fazileti

Hz. Aişe, Resûl-i Ekrem (s.a.s.)’in her gece yatmadan evvel Zümer ve İsrâ sûrelerini okuduğunu rivayet eder. (Tirmizî, Sevâbu’l-Kur’an 21)

وَالَّذ۪ينَ اجْتَنَبُوا الطَّاغُوتَ اَنْ يَعْبُدُوهَا وَاَنَابُٓوا اِلَى اللّٰهِ لَهُمُ الْبُشْرٰىۚ فَبَشِّرْ عِبَادِۙ ﴿١٧﴾
اَلَّذ۪ينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ اَحْسَنَهُۜ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ هَدٰيهُمُ اللّٰهُ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمْ اُو۬لُوا الْاَلْبَابِ ﴿١٨﴾
Karşılaştır 17: Şeytânî güçlere kulluk etmekten kaçınıp, gönülden Allah’a yönelenlere müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!
Karşılaştır 18: Onlar ki sözü can kulağıyla dinler ve onun en güzel tarafını, sevabı en çok olanını tatbik ederler. İşte bunlar, Allah’ın kendilerini doğru yola erdirdiği kimselerdir. Gerçek akıl sahipleri de işte bunlardır.

TEFSİR:

Âytelerin gösterdiği bu yollar:

        Şeytânî güçlere kulluktan kaçınmak:

Bunun ifade işin kullanılan kelime اَلطَّاغُوتُ (tâğût)tur. اَلطَّاغ۪ي (tâğî), âsi demektir. “Tâğût” kelimesi ise, bu vasıfla vasıflanan kişinin aşırı âsî olduğunu bildirir. Biri hakkında “güzel” derken, bir başkasına “güzelliğin ta kendisi” demek arasındaki fark açıktır. Buna göre Allah’tan başkasına kulluk eden “tâğî” ise, kendisini tanrılaştırıp başkalarını kendisine kul etmeye çalışan da “tâğût” olur.

        Gönülden, tam bir teslimiyet ve samimiyet içinde Allah’a yönelmek; Allah’ın emirlerini tutup yasaklarından kaçınmak.

        Vahyi; yani Kur’ân-ı Kerîm ve Peygamberimiz (s.a.s.)’in sözlerini can kulağıyla dinlemek.

        Dinlediği o sözlerle emredilen işlerin en güzel şeklini, sevabı en çok olanı tatbik etmek ve o sözlerin sakındırdığı şeylerden de en güzel şekilde sakınmak:

Mesela onlar, dini hususlarda vacip ile mendup arasında kaldıklarında vacibi, mübah ile mendup arasında kaldıklarında mendubu seçerler. Ruhsatlarla değil azimetle amel etmeye gayret gösterirler. Hâsılı sevap bakımından Allah katında ağırlığı en fazla olan ve kendilerini Allah’a daha fazla yaklaştıracak olan amelleri tercih ederler. Yine Allah’ın emirleri içinde Allah’ın rızâsına daha yakın olanı tercih ederler. Mesela kısas da, af da Allah’ın emridir. Bunlar, kısas karşısında Allah’ın daha hoşnut olacağı affı seçerler. Eğer âyette bahsedilen sözlerden maksat, müslümanların duyduğu her türlü söz ise, onlar bunlar arasında Kur’an ve sünneti tercih edip onların sözüne kulak verir ve tabi olurlar. Yine dinledikleri sözler içinde iyi ve kötü olanı varsa, onlar iyi tarafı alıp kötü tarafı terk ederler. İşte Rabbimizin beyânıyla doğru yola erenler ve gerçek akıl sahipleri böyle davranan bahtiyarlardır.

Şâir şöyle der:

“Nâdürür erlik, sehâ vü akl ü din

Kimde kim var bu üçü erdir yakîn

Ol ki yoktur anda bu üçten eser

Kahbe avretten olur dahî beter.”

“«Cömertlik, akıl ve din» üç esaslı meziyettir ki, bunlara sahip olanlar erlik pâyesini kazanırlar. Fakat bunlardan mahrum olanların cemiyet içindeki yerleri pek kötüdür. Hatta bu gibi insanlar sosyal hayat içerisinde en ağır muamelelere maruz kalan iffetsiz ve düşük kadınlardan da beterdirler.”

Öyleyse:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-59-ayeti-ne-anlatiyor-195002-m.jpg
Enâm Suresinin 59. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...