TEFSİR:
› Nefisler
eşleştirilecek. Ölümle birlikte bedenlerini terk eden ruhlar, mahşer günü
yeniden yaratılan bedenleriyle birleştirilecek. Veya herkes dünyada yaptığı
amelleriyle orada buluşacak, ona göre bir bünyeye kavuşacak ve ona göre bir
karşılık görecektir. Yahut her bir insan inanç ve ameline uygun bir gruba ilhak
edilecektir. Yani mü’minler mü’minlerle, kâfirler kâfirlerle buluşturulacaktır.
Nitekim Vâkıa sûresinde haber verildiğine göre o gün insanlar “ashâb-ı
meymene”, ashâb-ı meş’eme” ve “sabikûn” olmak üzere üç gruba ayrılacaklardır.
(bk. Vâkıa 56/7-11)
› Günahsız yere
diri diri toprağa gömülen kız çocuklarına, hangi günahları sebebiyle
öldürüldükleri sorulacak. Câhiliye Araplarında böyle menfûr bir adet vardı.
Bazan fakirlik korkusuyla, bazan de namuslarına aşırı düşkünlükleri sebebiyle
kız çocuklarını diri diri toprağa gömerlerdi. (bk. Nahl 16/58-59) Günümüzde de
çeşitli sebeplerle, kürtaj ve benzeri yollarla çocuklar henüz doğmadan telef
edilmektedir. İşte günahsız olarak öldürülen bu çocukların hesabının sorulacağı
tehdidiyle, insanlar bu fecaatten sakındırılmaktadır.
Kız
çocuklarının diri diri gömülmesiyle alakalı nakledilen şu rivayet, en katı
kalpleri bile hissiyata boğacak ve gözlerini yaşartacak keyfiyettedir:
Bir gün sahâbeden biri Resûlullah (s.a.s.)geldi ve şöyle
dedi:
“Yâ Resûlallah! Biz câhiliye ehliydik. Putlara tapar, kız
çocuklarımızı diri diri toprağa gömerdik. Benim küçük bir kızım vardı ve beni
çok severdi. Öyle ki ben onu çağırdığım zaman sevincinden âdetâ uçar ve koşa
koşa yanıma gelirdi. Birgün yine onu çağırdım, koşarak yanıma geldi ve beni
takip etmeye başladı. Yürüdüm ve âilemize ait olan yakındaki bir kuyunun yanına
vardım. Kızımın elinden tutarak onu kuyuya attım. Kulaklarıma gelen son sözleri
«Babacığım, babacığım» diyen çığlıkları oldu.”
Bunları duyunca merhamet ummânı Efendimiz ağlamaya başladı ve
gözlerinden yaşlar boşandı. Orada hazır bulunanlardan biri hâdiseyi anlatan
zâta çıkışarak:
“–Be adam! Sen Resûlullah’ı üzdün!” dedi. Resûl-i Ekrem
Efendimiz:
“–Mâni olmayın! O, kendisini hüzne garkeden ve önem verdiği
bir şeyi sormak istiyor” buyurdu ve o şahsa:
“–Anlattıklarını tekrar et!” dedi. Sahâbî sözlerini
tekrarlayınca Resûlullah yine ağladı. Gözyaşları sakallarının üzerinden aktı.
Daha sonra ona:
“–Allah, müslüman olanların câhiliye döneminde yaptığı
hatâları affetti. Şimdi sen hayatına yeniden başla!” buyurdu. (Dârimî, Mukaddime 1)
Mahşer günü gerçekleşecek diğer duurmlar şöyle devam ediyor:
›
Amel defterleri açılacak. İnsan dünyada yaptığı
küçük büyük her şeyin orada kayıtlı olduğunu görecek. İyilere defteri sağından,
kötülere ise solundan verilecek. (bk. Kehf 18/49; Hâkka 69/19-28)
›
Gök sıyrılıp alınacak, insanın gözü önünden
engeller kaldırılacak, böylece gayb âleminin gizli gerçekleri açığa çıkacak,
insanların cennet, cehennem, melek gibi gaybî varlıkları gerçek yönleriyle
görüp tanıma imkânı doğacaktır. Nitekim bu mânaya işaret olarak âyet-i
kerîmede: “Doğrusu
sen bundan derin bir gaflet içindeydin. Ama şimdi gerçekleri görmeni engelleyen
perdeni kaldırdık; bugün bakışların pek keskindir” (Kâf 50/22) buyrulur.
›
Kâfirler için cehennem kızıştırılır, harlanır.
İçine cehennemliklerin atılması için hazır hale getirilir. (bk. Şuarâ 26/91;
Nâziât 79/36)
›
Cennet, dünyada iman, sâlih amel, ihlas ve ihsan
ile Hakk’ın rızâsını kazanan mü’minlere yaklaştırlır. Mü’minlerin girmesine
hazır hâle getirilir. Mü’minlerde oraya girecek olmanın tatlı bir heyecanı
başlar. (bk. Şuarâ 26/90; Kâf 50/31)
Böylece her insan, dünyada iken
âhireti için ne hazırlamış olduğunu bilir, gözleriyle görür. Sonuçlarıyla
hakke’l-yakîn derecesinde karşılaşır. O halde o dehşetli günle karşılaşmadan
evvel lazım gelen tedbirlerin alınması zaruridir. Bunun yolu da şüphesiz
Kur’ân-ı Kerîm’in son ilâhî çağrı, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in de son davetçi
olduğuna inanıp, onlara kayıtsız şartsız itaat etmekten geçer. Bu sebeple
buyruluyor ki:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri