Müzzemmil Sûresi 10-14. Ayet Tefsiri


10-14 / 20


Müzzemmil Sûresi Hakkında

Müzzemmil sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 20 âyettir. İsmini birinci âyette geçen ve “örtünüp bürünen” mânasına gelen اَلْمُزَّمِّلُ (müzzemmil) kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 73, iniş sırasına göre ise 3. sûredir.

Müzzemmil Sûresi Konusu

Resûlullah (s.a.s.)’in şahsında tüm müslümanlara geceleyin kalkıp ibâdet etmek, Kur’ân-ı Kerîm okumak, Allah’ı zikretmek, din düşmanlarının sözlerine karşı sabırlı olmak ve onları Allah’a havale etmek emredilir. Çünkü kısa bir müddet sonra dünya hayatı sona erecek, Peygamber’e düşmanlık yapanlar acı bir azaba maruz kalacaklardır. Bu vesileyle kıyâmet ve âhiretin dehşetli manzaraları hatırlatılarak, insanlar ondan korkmaya ve Allah’a varacak bir yol tutmaya yönlendirilir. Gece ibâdetine tekrar yer verilen son âyette, sûrenin başında bu ibâdetle alakalı gelen hükümlerin tahfif edildiği görülür.

Müzzemmil Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada yetmiş üçüncü, iniş sırasına göre üçüncü sûredir. Kalem sûresinden sonra, Müddessir sûresinden önce Mekke’de inmiştir; 20. âyetinin Medine’de indiğine dair bir rivayet de vardır (Kurtubî, XIX, 30). Müddessir sûresinden sonra indiği, dolayısıyla dördüncü sırada yer aldığı görüşünde olanlar da vardır (bk. İbn Âşûr, XXIX, 254; Esed, III, 1199).

وَاصْبِرْ عَلٰى مَا يَقُولُونَ وَاهْجُرْهُمْ هَجْرًا جَم۪يلًا ﴿١٠﴾
وَذَرْن۪ي وَالْمُكَذِّب۪ينَ اُو۬لِي النَّعْمَةِ وَمَهِّلْهُمْ قَل۪يلًا ﴿١١﴾
اِنَّ لَدَيْنَٓا اَنْكَالًا وَجَح۪يمًاۙ ﴿١٢﴾
وَطَعَامًا ذَا غُصَّةٍ وَعَذَابًا اَل۪يمًا ﴿١٣﴾
يَوْمَ تَرْجُفُ الْاَرْضُ وَالْجِبَالُ وَكَانَتِ الْجِبَالُ كَث۪يبًا مَه۪يلًا ﴿١٤﴾
Karşılaştır 10: Müşriklerin ileri geri konuşmalarına sabret ve bir mü’mine yakışan onurlu bir tavırla onlardan güzellikle uzaklaş.
Karşılaştır 11: Nimetler içinde yüzdükleri halde seni ve dâvetini yalanlayanları sen bana bırak ve onlara biraz süre tanı.
Karşılaştır 12: Çünkü bizim nezdimizde onlar için hazırlanmış kelepçeler ve kızgın alevli bir ateş var.
Karşılaştır 13: Boğaza takılıp öteye geçmeyecek korkunç dikenli yiyecekler ve pek acı bir azap var.
Karşılaştır 14: Kıyâmet günü yer ve dağlar şiddetle sarsılır; koca dağlar kum yığınına döner.

TEFSİR:

10. âyette bahsedilen هَجْرًا جَم۪يلًا (hecran cemilen), kalp ve düşünce olarak kâfir ve müşriklerden uzak durup, fiil ve amellerinde onlara uymamakla beraber, kötülüklerine karşılık vermeye kalkışmayıp, müsamaha ve güzel ahlâk ile seviyeli bir muhalefette bulunmaktır. Yoksa buradan “tebliğ vazifesini” bırakmak mânası anlaşılamaz. Bilakis, tebliğ vazifesine devam ederken, onların kabalıklarına ve ileri geri konuşmalarına aldırmaması; öyle kimseleri kendi hallerine bırakıp Allah’a havale ederek nezâketle işine devam etmesi öğütlenir. Zira bu dünya hayatı, buradaki nimetler bir gün son bulacak, dünya nimetleriyle şımarıp Peygamber’e karşı gelen, kendilerini büyük görüp fakir mü’minlerle alay eden o kâfirler Allah katında layık oldukları cezayı bulacaklardır. Bunlar:

  Ağır ağır kelepçeler, bukağılar ve demir halkalar. Bunlarla elleri ve ayakları boyunlarına bağlanacak, demir halkalar boyunlarına geçirilecek ve kıpırdamayacak bir halde sımsıkı bağlanıp öylece cehenneme atılacaklardır.

  Çılgın alevli cehennem ateşi.

  Dikenli, boğaza duran, boğaza girince ne yutması ne de çıkarması mümkün olmayan, son derece üzüntü ve sıkıntı veren bir yiyecek. Başka âyetlerde bu yiyecekten “zakkum”, “darî‘: diken”, “ğislîn: çok kötü bir yiyecek, ateşte yananların yaralarından akan irinler” ifadeleriyle bahsedilir.

  Acısına, elemine dayanmanın mümkün olmadığı pek acıklı bir azap.

Anlatıldığına göre Hasan Basri (r.h.), bir gün oruçluyken iftar edeceği sırada kendisine bir yemek getirildi. Tam o anda bu âyet aklına geliverdi, “yemeği kaldırın” dedi. İkinci akşam konuldu, yine hatırına geldi, yine “kaldırın” dedi. Üçüncü akşam yine öyle. Bu durum dostlarına haber verildi. Onlar geldiler de nihayet biraz kavut şerbeti içinceye kadar peşini bırakmadılar. Böylece midesine bir lokma inmiş oldu. (Elmalılı, Hak Dini, VII, 5433)

Kıyâmet ve hesap korkusunun insanın yüreğine oturmasının tabii bir neticesidir bu. Zira kıyâmet günü ilâhî mahkeme kurulacak ve herkese hak ettiği karşılık verilecektir. Bu sebepledir ki:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/03/maide-suresinin-109-ayeti-ne-anlatiyor-194874.jpg
Maide Suresinin 109. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: يَوْمَ يَجْمَعُ اللّٰهُ الرُّسُلَ فَيَقُولُ مَاذَٓا اُجِبْتُمْۜ قَالُوا لَا عِلْمَ لَنَاۜ اِنَّكَ اَنْتَ عَلَّامُ الْغُيُو ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/03/maide-suresinin-105-ayeti-ne-anlatiyor-194854-m.jpg
Maide Suresinin 105. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا عَلَيْكُمْ اَنْفُسَكُمْۚ لَا يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ اِذَا اهْتَدَيْتُمْۜ اِلَى اللّٰهِ مَ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/03/maide-suresinin-100-ayeti-ne-anlatiyor-194841-m.jpg
Maide Suresinin 100. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: قُلْ لَا يَسْتَوِي الْخَب۪يثُ وَالطَّيِّبُ وَلَوْ اَعْجَبَكَ كَثْرَةُ الْخَب۪يثِۚ فَاتَّقُوا اللّٰهَ يَٓا اُو۬لِي الْاَلْب ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/03/maide-suresinin-90-ayeti-ne-anlatiyor-194828.jpg
Maide Suresinin 90. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالْاَنْصَابُ وَالْاَزْلَامُ رِجْسٌ مِنْ عَمَلِ الشَّيْ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/03/nisa-suresi-100-ayet-ne-anlatiyor-ve-inis-sebebi-nedir-194825-m.jpg
Nisa Suresi 100. Ayet Ne Anlatıyor ve İniş Sebebi Nedir?

Nisâ sûresi Medine’de nâzil olmuştur, 176 âyettir. İsmini, birinci âyette geçen ve “kadınlar” mânasına gelen اَلنِّسَاءُ (Nisâ) kelimesinden alır. A ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/03/hucurat-suresinin-tefsiri-194812-m.jpg
Hucurât Suresinin Tefsiri

Hucurât sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 18 âyettir. İsmini, 4. âyette geçen ve “odalar” mânasına gelen اَلْحُجُرَاتُ (hucurât) kelimesinden alır. Bu ...