Mü'minûn Sûresi 97-98. Ayet Tefsiri


97-98 / 118


Mü'minûn Sûresi Hakkında

Mü’minûn sûresi Mekke’de inmiştir. 118 âyettir. İsmini ilk âyette geçen الْمُؤْمِنُونَ (el-Mü’minûn) kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 23, iniş sırasına göre 74. sûredir.

Mü'minûn Sûresi Konusu

Mekke döneminin sonlarına doğru indiği anlaşılan sûre, ebedî kurtuluşa erecek mü’minlerin vasıflarının tanıtımıyla başlar. İnsanı, önce kendi esrarengiz yaratılışı, sonra da yedi kat gök, belli ölçülerde yağıp canlıların ihtiyacı için yerde depolanan yağmur, onunla neşv ü nemâ bulan bitkiler ve kendilerinden faydalandığımız hayvanlar üzerinde tefekküre davet eder. Önceki peygamberlerin kavimleriyle mücâdeleleri ve neticede peygamberlerin kurtulup inkârcı toplumların helak edilişi, Resûlullah (s.a.s.)’i teselli ve münkirleri tehdit sadedinde hatırlatılır. Nübüvvet, tevhid ve âhiret esaslarına vurgu yapılarak; mizanda tartısı ağır gelenlerin mutlu sonlarına, tartısı hafif gelenlerin ise hüzün, hasret ve pişmanlık dolu acı hallerine temas edilerek sûre sona erdirilir. 

Mü'minûn Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada yirmi üçüncü, iniş sırasına göre yetmiş dördüncü sûredir. Enbiyâ sûresinden sonra, Secde sûresinden önce Mekke’de inmiştir.

Mü'minûn Sûresi Fazileti

Hz. Ömer’den rivayet edilen bir hadise göre Resûlullah, bir ara olağan üstü vahiy hallerinden birini yaşarken kıbleye dönüp ellerini kaldırarak, “Allahım! Bize nimetini arttır, eksiltme; bizi onurlandır, alçaltma; bize ihsan et, mahrum etme; bizi seçkin kıl (düşmanlarımıza karşı) zayıf duruma düşürme; bizden hoşnut ol ve bizi senden hoşnut kıl!” diye dua ettikten sonra, “Şu anda bana on âyet indi; kim bu âyetlerin gereğini yaparsa cennete girecektir” buyurmuş, ardından da bu sûrenin ilk on âyetini okumuştur (Müsned I, 34).1 – 11

وَقُلْ رَبِّ اَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاط۪ينِۙ ﴿٩٧﴾
وَاَعُوذُ بِكَ رَبِّ اَنْ يَحْضُرُونِ ﴿٩٨﴾
Karşılaştır 97: De ki: “Rabbim! Şeytanların vesvese ve tahriklerinden sana sığınırım.”
Karşılaştır 98: “Onların yanımda bulunup beni tesir altına almalarından da sana sığınırım!”

TEFSİR:

Bu âyetler, Resûlullah (s.a.s.)’e şeytanların vesvesesinden, günaha tahriklerinden, yanına girmelerinden ve huzurunda bulunmalarından Allah’a sığınmasını emretmektedir. Burada ya şeytanların bizzat Efendimiz (s.a.s.)’e vesvese vermeleri veya ayartmış oldukları kimselerin gelip Allah Resûlü (s.a.s.)’i rahatsız etmeleri kastedilmiştir. Bu sebeple Efendimiz (s.a.s.), şeytanların şerrinden Allah’a sığınırdı. Kendisi ismet sıfatına sahip olmakla birlikte, hem mânevî derecesinin yükselmesi, hem de ümmetine örnek olması için böyle yapardı. Hasen Basrî (r.h.)’nin naklettiğine göre:

“Resûlullah (a.s.) namaza başlarken üç defa:

 لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ (Lâ ilâhe illallah)

Üç defa اَللّٰهُ اَكْبَرُ (Allahu ekber) ve ardından

اَللّٰهُمَّ اِنّ۪ى اَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاط۪ينِ مِنْ هَمْزِهَا وَنَفَثِهَا وَنَفْخِهَا وَاَعُوذُ بِكَ رَبِّ اَنْ يَحْضُرُونِ

(Allahumme innî e‘ûzü bike min hemezâtiş şeyâtîn min hemzihâ ve nefesihâ ve nefhihâ ve e‘ûzü bike rabbi en yehdurûn)

«Allahım! Şeytanların vesvese ve kışkırtmasından, tahrik etmesinden,  tükürmesinden ve üfürmesinden sana sığınırım. Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım»…” derdi. (Ebû Dâvûd, Salât 121; İbn Mâce, İkame 2)

Rivayet edilir ki bir kimse kendisini uyku tutmamasından şikayet etti. Bunun üzerine Peygamberimiz (a.s.) ona: “Uyumak istediğin zaman şöyle de

اَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللّٰهِ التَّامَّاتِ مِنْ غَضَبِه۪ وَعِقَابِه۪ وَمِنْ شَرِّ عِبَادِه۪ وَمِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاط۪ينِ وَاَنْ يَحْضُرُونِ

(E‘ûzü bi kelimâtillâhit tâmmeti min gadabihî ve ‘ıkâbihî ve min şerri ‘ibâdihî ve min hemezâtiş şeyâtîni ve en yehdurûn)

Allah’ın gazabından, cezalandırmasından, kullarının şerrinden, şeytanların tahriklerinden ve yanımda bulunmalarından Allah’ın tam kelimelerine sığınırım» buyurdu. (Ebû Dâvûd, Tıb 19; Tirmizî, Deavât 94)

Hadis-i şerifte geçen “Allah’ın tam kelimeleri”inden maksat, peygamberlerine indirdiği kitapları veya izzet ve kudret gibi Allah’ın sıfatlarıdır. Bunlar, eksiklikten beri olup Allah Teâlâ’dan ayrı düşünülemeyeceği için de “tam” olarak vasfedilmiştir.

İnsan inancıyla, ibâdetiyle, duasıyla ölüm gelmeden önce âhiret için gerekli hazırlığını yapmalıdır. Çünkü ecel gelince artık tekrar geri dönüş imkânı kalmayacaktır:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/05/hac-suresinin-63-ayeti-ne-anlatiyor-199357-m.jpg
Hac Suresinin 63. Ayeti Ne Anlatıyor?

Hac suresinin 63. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 63. Ayet Arapça: ِ اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ اَنْزَلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءًۘ فَتُصْبِحُ الْا ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2020/01/kuran-i-kerimdeki-duraklar-11282-m.jpg
Kur’an-ı Kerim’deki Duraklar

Kur’an-ı Kerim’i okurken nerede durulup nerede geçilmesi gerektiğini bize gösteren duraklar mevcuttur. Bunlara “vakıf” denir. Vakıf; Kur’ân-ı Kerim ok ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/05/hac-suresinin-55-ayeti-ne-anlatiyor-199333-m.jpg
Hac Suresinin 55. Ayeti Ne Anlatıyor?

Hac suresinin 55. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 55. Ayet Arapça: ِ وَلَا يَزَالُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا ف۪ي مِرْيَةٍ مِنْهُ حَتّٰى تَأْتِيَهُمُ ال ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/05/hac-suresinin-46-ayeti-ne-anlatiyor-199319-m.jpg
Hac Suresinin 46. Ayeti Ne Anlatıyor?

Hac suresinin 46. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 46. Ayet Arapça: ِ اَفَلَمْ يَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَٓ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/05/hac-suresinin-35-ayeti-ne-anlatiyor-199303-m.jpg
Hac Suresinin 35. Ayeti Ne Anlatıyor?

Hac suresinin 35. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 35. Ayet Arapça: ِ اَلَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِرَ اللّٰهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِر۪ينَ عَلٰى ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/05/hac-suresinin-30-ayeti-ne-anlatiyor-199281-m.jpg
Hac Suresinin 30. Ayeti Ne Anlatıyor?

Hac suresinin 30. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 30. Ayet Arapça: ِ ذٰلِكَۗ وَمَنْ يُعَظِّمْ حُرُمَاتِ اللّٰهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَهُ عِنْدَ رَبِّه ...