# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | عَلِمَتْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ وَاَخَّرَتْۜ | |
Türkçe Okunuşu * | ‘Alimet nefsun mâ kaddemet ve aḣḣarat | |
1. | Ömer Çelik Meali | İşte o gün her insan ebedî hayatı için neler yapıp gönderdiğini ve neleri yapmayıp geride bıraktığını bilecektir! |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 1, 2, 3, 4, 5. Gökyüzü yarıldığı, yıldızlar döküldüğü, denizler birbirine katıldığı, kabirlerin içindekiler dışarı çıkarıldığı zaman, insanoğlu (yapıp) gönderdiklerini ve (yapamayıp) geride bıraktıklarını bir bir anlar. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | İnsanoğlu, ne yaptığını ve ne yapmadığını görür. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Herkes yaptığı ve yapmadığı şeyleri bilecek. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Herkes neyi önünden gönderdiğini ve neyi geri bıraktığını bilir. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Bilir bir nefis: nedir takdîm ettiği ve te'hîr ettiği? |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | (her) nefs önden ne yolladı, geriye ne bırakdıysa (artık hepsini görüb) bilmişdir (bilecekdir). |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | (O gün) her nefis, neyi (yapıp) öne sürdüğünü ve (neyi yapmayıp) geri bıraktığını bilir! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Herkes (dünyada) yaptığı iyiliği ve bıraktığı kötülüğü bilecektir. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Herkes, neyi ileri sürmüş ve neyi geriye bırakmış olduğunu bilir. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Herkes ne yaptığını, neyi geri bıraktığını öğrenir. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | (Then) shall each soul know what it hath sent forward and (what it hath) kept back. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. İnfitâr Sûresi 5. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “…Kur’ân’ı tâne tâne oku.” (el-Müzzemmil, 4) KUR’AN’I YÜZÜNDEN DOĞRU BİR ŞEKİLDE OKUMAK Hadîs-i şerîfte de Kur’ân’ı güzel ...