Fâtır Sûresi 23-26. Ayet Tefsiri


23-26 / 45


Fâtır Sûresi Hakkında

Fâtır sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 45 âyettir. İsmini 1. âyette geçen Cenâb-ı Hakk’ın اَلْفَاطِرُ (Fâtır) sıfatından alır. Buna “Melâike” sûresi de denilir. Resmî tertîbe göre 35, iniş sırasına göre 43. sûredir.

Fâtır Sûresi Konusu

Sûre ağırlıklı olarak Allah’ın varlığı, birliği ve kudretinin kâinatta tecelli eden pek çok delillerinden söz ederek, O’nun kulluğa lâyık tek ilâh olduğu fikrini işler. Yaratan O’dur, rızık veren O’dur, izzet ve şeref veren O’dur. O zengin ve müstağnî, insanlar ise O’na sonsuz derecede muhtaçtır. Bütün izzet ve şeref yalnızca O’na mahsus olduğundan, izzet ve şeref isteyenler için O’na inanmak, O’na teslim olmak, yalnızca O’na kul köle olmak zarûrîdir. Acı ve tatlı deniz, gece ile gündüz, âmâ ile gören, karanlıkla aydınlık, ölü ile diri gibi âlemde birbirinin zıddı olarak tecelli eden varlık ve olaylar, iman ile küfrün hakikatini anlamak için birer misaldir. İman güzelliklerin, küfür ise kötülüklerin temsilcisidir. Bu sebeple sûrede iman ehlinin nâil olacağı ebedi mutlulukla, küfür ehlinin feci halleri canlı birer tablo halinde arz edilir. İnsanların zulmü ve nankörlüğüne rağmen Cenâb-ı Hakk’ın onlara mühlet verdiği, dolayısıyla bu mühletin iyi değerlendirilmesi gereği üzerinde durulur.

Fâtır Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada otuz beşinci, iniş sırasına göre kırk üçüncü sûredir. Furkan sûresinden sonra, Meryem sûresinden önce Mekke’de inmiştir.

اِنْ اَنْتَ اِلَّا نَذ۪يرٌ ﴿٢٣﴾
اِنَّٓا اَرْسَلْنَاكَ بِالْحَقِّ بَش۪يرًا وَنَذ۪يرًاۜ وَاِنْ مِنْ اُمَّةٍ اِلَّا خَلَا ف۪يهَا نَذ۪يرٌ ﴿٢٤﴾
وَاِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۚ جَٓاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ وَبِالزُّبُرِ وَبِالْكِتَابِ الْمُن۪يرِ ﴿٢٥﴾
ثُمَّ اَخَذْتُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا فَكَيْفَ كَانَ نَك۪يرِ۟ ﴿٢٦﴾
Karşılaştır 23: Sen sadece bir uyarıcısın.
Karşılaştır 24: Ey Peygamber! Elbette biz seni hem insanları müjdelemen hem de uyarman için hak din ile gönderdik. Zâten içlerinden kendilerini uyaran bir peygamber gelmiş olmayan hiçbir toplum yoktur.
Karşılaştır 25: Eğer seni yalanlıyorlarsa üzülme, onlardan öncekiler de peygamberlerini yalanlamışlardı. Oysa peygamberleri onlara apaçık deliller, hikmet ve öğüt dolu sayfalar ve aydınlatıcı kitaplar getirmişlerdi.
Karşılaştır 26: Sonra ben o kâfirleri azabımla kıskıvrak yakaladım. Görsünler bakalım, beni inkâr etmek nasıl oluyormuş!

TEFSİR:

Peygamberin vazifesi sadece tebliğ etmek, Allah’ın azabıyla uyarıp korkutmaktır. Onun bilfiil doğru yola erdirmek gibi bir salahiyeti yoktur. Doğru yola iletmek ancak Cenâb-ı Hakk’ın elindedir. Bu sebeple Peygamberimiz (s.a.s.), önceki peygamberlerin yaptığı gibi, Rabbinden gelen gerçek vasıtasıyla mü’minleri cennet ile müjdeler, inkârcıları da cehennem ile korkutur. Her ümmete bir uyarıcı göndermek de Allah’ın bir kanunudur. Aralarından uyarıcı bir peygamberi olmayan hiçbir toplum yoktur. Ancak ekseriyetle önceki kavimler peygamberlerini yalanladıklarından Allah’ın azabına uğramışlardır. Bu yüzden Cenâb-ı Hak, müşriklerin yalanlamalarına karşı Rasûlü’nü, onun şahsında da İslâm’ın derdiyle dertlenen mü’min gönülleri teselli etmekte; Kur’an’ın öğrettiği şekilde gerçekleri tüm insanlığa duyurmalarını istemektedir:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/kuranin-ozeti-sayilan-ayet-197054-m.jpg
Kur’an’ın Özeti Sayılan Ayet

Her vesileyle kullarını hayra teşvik eden Rabbimiz, kullarına iyiliği öğretmek üzere şöyle buyuruyor: KUR’AN’IN ÖZETİ SAYILAN AYET-İ KERİME “İyilik, ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/hud-suresinin-67-68-ayeti-ne-anlatiyor-197043-m.jpg
Hud Suresinin 67-68. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَخَذَ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا الصَّيْحَةُ فَاَصْبَحُوا ف۪ي دِيَارِهِمْ جَاثِم۪ينَۙ كَاَنْ لَمْ يَغْنَوْا ف۪يهَاۜ اَلَٓا اِنّ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/hud-suresinin-56-ayeti-ne-anlatiyor-197027-m.jpg
Hud Suresinin 56. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنّ۪ي تَوَكَّلْتُ عَلَى اللّٰهِ رَبّ۪ي وَرَبِّكُمْۜ مَا مِنْ دَٓابَّةٍ اِلَّا هُوَ اٰخِذٌ بِنَاصِيَتِهَاۜ اِنَّ رَبّ۪ي عَ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/rahman-suresinin-tefsiri-197016-m.jpg
Rahman Suresinin Tefsiri

Rahmân sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 78 âyettir. İsmini 1. âyette geçen Allah Teâlâ’nın اَلرَّحْمٰنُ  (Rahmân) ism-i şerîfinden alır. Bu isim, sûren ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/hud-suresinin-47-ayeti-ne-anlatiyor-197007-m.jpg
Hud Suresinin 47. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: قَالَ رَبِّ اِنّ۪ٓي اَعُوذُ بِكَ اَنْ اَسْـَٔلَكَ مَا لَيْسَ ل۪ي بِه۪ عِلْمٌۜ وَاِلَّا تَغْفِرْ ل۪ي وَتَرْحَمْن۪ٓي اَكُنْ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/hud-suresinin-41-ayeti-ne-anlatiyor-196993-m.jpg
Hud Suresinin 41. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: وَقَالَ ارْكَبُوا ف۪يهَا بِسْمِ اللّٰهِ مَجْرٰۭۙيهَا وَمُرْسٰيهَاۜ اِنَّ رَبّ۪ي لَغَفُورٌ رَح۪يمٌ Nuh, “Haydi gemiye bin ...