Fâtır sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 45 âyettir. İsmini 1. âyette geçen Cenâb-ı Hakk’ın اَلْفَاطِرُ (Fâtır) sıfatından alır. Buna “Melâike” sûresi de denilir. Resmî tertîbe göre 35, iniş sırasına göre 43. sûredir.
Sûre ağırlıklı olarak Allah’ın varlığı, birliği ve kudretinin kâinatta tecelli eden pek çok delillerinden söz ederek, O’nun kulluğa lâyık tek ilâh olduğu fikrini işler. Yaratan O’dur, rızık veren O’dur, izzet ve şeref veren O’dur. O zengin ve müstağnî, insanlar ise O’na sonsuz derecede muhtaçtır. Bütün izzet ve şeref yalnızca O’na mahsus olduğundan, izzet ve şeref isteyenler için O’na inanmak, O’na teslim olmak, yalnızca O’na kul köle olmak zarûrîdir. Acı ve tatlı deniz, gece ile gündüz, âmâ ile gören, karanlıkla aydınlık, ölü ile diri gibi âlemde birbirinin zıddı olarak tecelli eden varlık ve olaylar, iman ile küfrün hakikatini anlamak için birer misaldir. İman güzelliklerin, küfür ise kötülüklerin temsilcisidir. Bu sebeple sûrede iman ehlinin nâil olacağı ebedi mutlulukla, küfür ehlinin feci halleri canlı birer tablo halinde arz edilir. İnsanların zulmü ve nankörlüğüne rağmen Cenâb-ı Hakk’ın onlara mühlet verdiği, dolayısıyla bu mühletin iyi değerlendirilmesi gereği üzerinde durulur.
Mushaftaki sıralamada otuz beşinci, iniş sırasına göre kırk üçüncü sûredir. Furkan sûresinden sonra, Meryem sûresinden önce Mekke’de inmiştir.
İki kişinin hâli kıyaslanarak hangisinin doğru ve güzel, hangisinin ise yanlış ve çirkin olduğu sorulur: Birisi itikat ve amel bakımından kötü bir yol tutuyor, yanlış işler yapıyor. Fakat işin dikkat çeken yanı, gerçekte kötü olmasına rağmen, güzel şeyler yaptığını sanıyor. İşlediği kötülükler kendine güzelmiş gibi gözüküyor. Diğeri ise kötülükleri bütünüyle terk ettiği gibi bir de iyilik yapıyor, yaptığı iyiliği de gözünde büyütmüyor, hatta daha iyisini yapmak için gayret sarf ediyor. Şüphesiz bunlar Hak katında eşit muamele görmeyecekler; iyi olanlar dâimâ kazançlı çıkacaklardır. Bunun için de kulun Allah ile beraberlik şuuruna erişip, O’nun zât, sıfat ve fiillerinin güzel tecellilerine mazhar olmalıdır. Onu bulan her şeyi bulmuştur. Allah Teâlâ ile güzel bir beraberlik hâli ancak şunlarla sağlanır:
› Şeriatin belirlediği helâller ve haramlar çerçevesinde yaşayarak zahiri hal ve hareketlerimizi düzeltip bir nizama koymak.
› Şeriat dairesinin derin bir boyutu olarak tarikatın ince ve hassas prensipleri çerçevesinde nefsi terbiye etmek; onun tüm arzu ve isteklerini düzeltip bir nizama koymak.
› Şeriatin ve akl-i selîmin güzel gördüğünü güzel, çirkin gördüğünü de çirkin görmek.
Bu esasları dikkate alıp Allah’ı tanıma ve O’nun sınırsız kudretini anlama imkânı bulamayanlar, eğer yeniden dirilişle ilgili şüpheleri varsa şu gerçeklere iyi kulak versinler:Sabiîlik, El-Cezîre’de ortaya çıkan ve Hz. Yahyâ’ya (as.) bağlı olduğu ileri sürülen bir Yahûdi-Hristiyan mezhebi veya ışık-karanlık düalizmine dayalı ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنَّ فِي اخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَا خَلَقَ اللّٰهُ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَّقُونَ ...
Peygamberimizin (s.a.v.) ismi Kur’an-ı Kerim’de beş defa geçmektedir. Peygamberimiz (s.a.v.) Kur’an’da dört defa “Muhammed”, bir defa da “Ahmed” olara ...
Ayet-i kerimede buyrulur: لَقَدْ جَٓاءَكُمْ رَسُولٌ مِنْ اَنْفُسِكُمْ عَز۪يزٌۘ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَر۪يصٌ عَلَيْكُمْ بِالْمُؤْمِن۪ينَ رَؤُ۫فٌ رَ ...
"O, suyu acı ve tatlı iki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir." (Rahmân Sûresi 19) "Fakat aralarında bir engel vardır; onu aşıp da birbi ...
Ayet-i kerimede buyrulur: يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِق۪ينَ Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten ...