# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَلَقَدْ كَذَّبَ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَكَيْفَ كَانَ نَك۪يرِ | |
Türkçe Okunuşu * | Ve lekad keżżebe-lleżîne min kablihim fekeyfe kâne nekîr(i) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Gerçek şu ki, bunlardan öncekiler de âyetlerimi ve peygamberlerimi yalanlamışlardı. Fakat beni inkâr etmenin âkibeti neymiş, gördüler! |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Andolsun ki, onlardan öncekiler de (bunu) yalan saymışlardı; ama benim karşılık olarak verdiğim azap nasıl olmuştu! |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | And olsun ki, bunlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Beni inkar etmek nasılmış? |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Andolsun, onlardan öncekiler de yalanlamıştı. Beni inkâr etmenin sonucu nasıl oldu!? |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Andolsun, onlardan öncekiler de yalanladılar. Ama beni inkâr nasıl oldu? |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Filhakika onlardan evvelkiler de tekzib ettiler, fakat nasıl oldu inkârım |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Andolsun ki onlardan evvelkiler de tekzîb etmiş (ler) di. (Bak) benim inkârım (da) nice oldu ! |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | And olsun ki, onlardan (o müşriklerden) öncekiler de yalanlamıştı; fakat benim (de o inkâr edenleri) inkârım, (onlara olan azâbım) nasıl oldu (gördüler)! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | (Ey Rasûlüm), doğrusu onlardan (senin kavminden) evvelkiler de (peygamberlerini) yalanlamışlardı. (Bunun için sen üzülme). Fakat beni inkâr etmeleri nasıl oldu, (azabımı bir gerçek olarak bulmadılar mı)!... |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Muhakkak ki, onlardan evvelkiler tekzîp etmişlerdi. Artık nasıl oldu inkârım? |
11. | Ümit Şimşek Meali | Onlardan öncekiler de peygamberlerini yalanlamışlardı. Nasıl oluyormuş Benim inkârım? |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | But indeed men before them rejected (My warning): then how (terrible) was My rejection (of them)? |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Mülk Sûresi 18. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kehf Suresinin 46. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 46. Ayet Arapça: اَلْمَالُ وَالْبَنُونَ ز۪ينَةُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۚ وَالْبَاقِيَاتُ الصّ ...
Kehf Suresinin 45. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 45. Ayet Arapça: وَاضْرِبْ لَهُمْ مَثَلَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا كَمَٓاءٍ اَنْزَلْنَاهُ مِنَ ...
Kehf Suresinin 29. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 29. Ayet Arapça: وَقُلِ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكُمْ فَمَنْ شَٓاءَ فَلْيُؤْمِنْ وَمَنْ شَٓاءَ فَ ...
Kehf Suresinin 23-24. ayetlerinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 23-24. Ayet Arapça: وَلَا تَقُولَنَّ لِشَا۬يْءٍ اِنّ۪ي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَدًاۙ اِلَّٓا ...
Kehf Suresinin 17. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresi 17. Ayet Arapça: مَنْ يَهْدِ اللّٰهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِۚ وَمَنْ يُضْلِلْ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ ...
Kehf Suresinin 7. ayetinde şöyle buyrulur: Kehf Suresinin 7. Ayet Arapça: اِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْاَرْضِ ز۪ينَةً لَهَا لِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُ ...