Meryem Sûresi 73-75. Ayet Tefsiri


73-75 / 98


Meryem Sûresi Hakkında

Meryem sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 98 âyettir. İsmini, 16-29. âyetlerde kıssası anlatılan Hz. Meryem’den alır. Mushaf tertibi itibarıyla 19, nüzûl sırasına göre ise 44. sûredir. Sûre içinde 58. âyette tilâvet secdesi bulunmaktadır.

Meryem Sûresi Konusu

Sûrede, ihtiyarlığında Hz. Zekeriyâ’ya Yahyâ’nın verilmesi, Hz. Yahyâ’ya henüz çocuk yaştayken peygamberlik bahşedilmesi, Hz. Meryem’in babasız olarak İsa’yı dünyaya getirmesi ve Hz. İsa’nın beşikteyken konuşması gibi ilâhî kudretin nihâyetsizliğini gösteren mûcizeler hatırlatılarak, Allah’a iman ve teslimiyetin zarûreti hissettirilir. Bununla birlikte Allah Teâlâ’nın peygamberlerine husûsi lutufları ve buna karşılık o güzel kulların sergiledikleri müstesnâ keyfiyette ihlaslı, samimi kulluk numûneleri haber verilir. Böylece insanlar o güzel hal ve davranışlardan örnek alıp, Allah’ın râzı olacağı, cehennemden kurtarıp cennetine koyacağı bahtiyar kullardan olmaya davet edilir. Ara ara kıyâmet, hesap, cennet ve cehennemden kısa kısa manzaralar arzedilir. İnsanların cehenneme düşmelerine sebep olacak yanlış inanç ve amellere dikkat çekilerek, bunlardan uzak durup cennete vâris olmalarını sağlayacak takvâ hayatı teşvik edilir.

Meryem Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada on dokuzuncu, iniş sırasına göre kırk dördüncü sûredir. Fâtır sûresinden sonra, Tâhâ sûresinden önce, Mekke döneminin 4. yılında inmiştir. 58 ve 71. âyetlerinin Medine’de indiğine dair rivayet de vardır (İbn Âşûr, XVI, 57-58).

وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِمْ اٰيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ قَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُٓواۙ اَيُّ الْفَر۪يقَيْنِ خَيْرٌ مَقَامًا وَاَحْسَنُ نَدِيًّا ﴿٧٣﴾
وَكَمْ اَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْنٍ هُمْ اَحْسَنُ اَثَاثًا وَرِءْيًا ﴿٧٤﴾
قُلْ مَنْ كَانَ فِي الضَّلَالَةِ فَلْيَمْدُدْ لَهُ الرَّحْمٰنُ مَدًّاۚ حَتّٰٓى اِذَا رَاَوْا مَا يُوعَدُونَ اِمَّا الْعَذَابَ وَاِمَّا السَّاعَةَۜ فَسَيَعْلَمُونَ مَنْ هُوَ شَرٌّ مَكَانًا وَاَضْعَفُ جُنْدًا ﴿٧٥﴾
Karşılaştır 73: Kendilerine apaçık âyetlerimiz okunduğu zaman kâfirler mü’minlere: “Sizin ve bizim, evet hangimizin dünyevî yönden mevki ve makamı daha üstün, meclis ve topluluğu daha güzeldir?” diye sorarlar.
Karşılaştır 74: Halbuki biz, onlardan önce hem eşyası ve malları daha çok, hem de topluluk olarak daha gösterişli nice nesilleri helâk ettik.
Karşılaştır 75: Rasûlüm! De ki: “Kim sapıklık içinde boğulup gitmişse, Rahmân öylelerinin dünyalığını artırıp kendilerine ömür de verse ne değişir! Nasıl olsa sonunda tehdit edildikleri dünyevî azabı veya kıyâmeti gördükleri zaman, kimin mevkice daha berbat ve taraftarca daha zayıf olduğunu bileceklerdir.”

TEFSİR:

Resûlullah (s.a.s.)’e ilk olarak iman edenler, umûmiyetle fakir ve garibân kimselerdi. Bu sebeple kâfirler, Allah’ın âyetleri kendilerine açık açık okunduğu ve bunların ne demek istediğini de çok iyi anladıkları halde, müslümanların maddeten zayıf hallerine bakarak kendilerini üstün görüyor, onlara şöyle diyorlardı: “Şayet siz hak, biz bâtıl üzere bulunsaydık, o zaman sizin dünyadaki haliniz, bizimkinden daha iyi ve daha güzel olurdu. Çünkü, kendisinin samimi dostlarını zillet ve sıkıntılara düşürmesi, kendisine kulluktan yüz çevirmiş düşmanlarına ise nimet bolluğu, refah ve rahatlık vermesi, Hakîm olan zâta yakışmaz. Şimdi söyleyin bakalım:

    Kimin daha güzel ve büyük evleri var?

    Kimin hayat standartları daha yüksek?

    Kimin daha muhteşem ve şaşaalı meclisleri var?

    Kimin meclisine daha zengin ve daha çok sayıda insan geliyor?

Şüphesiz ki bizim. Biz kâfirler her türlü nimet, rahatlık ve şa’şaa içindeyiz. Siz müminler ise fakirlik, korku ve zillet içindesiniz. İşte bu durum, sizin değil, aksine bizim doğru yol üzere olduğumuzu gösterir.”

 Başka bir âyet-i kerîmede onların bu şüpheleri şöyle haber verilir:

“Küfre saplananlar, bir de mü’minler hakkında şöyle diyorlar: «Eğer Kur’an iyi ve faydalı bir şey olsaydı, şu ayak takımı kimseler ona inanmakta bizi geçemezlerdi»…” (Ahkâf 46/11)

Rivayet olunduğuna göre kâfirler, saçlarını tarıyor, yağlanıyor güzel koku sürünüyor ve övünebilecekleri zînetlerle süsleniyor; sonra da müslümanlann fakirlerine karşı böbürlenerek kendilerinin Allah katında, müminlerden daha değerli olduklarını iddia ediyorlardı. (Zemahşerî, el-Keşşâf, IV, 18)

Halbuki Allah Teâlâ, onlardan önce Âd ve Semûd kavimleri, Firavun ve Karun gibi, mal ve mülkleri bunlardan daha çok; zâhirî ihtişam, şa’şaa ve gösterişleri bunlardan daha üstün nice nesilleri helak etmiştir. Dünyevi imkânları onları helak olmaktan kurtaramamıştır. Dolayısıyla bu kâfirler de sahip oldukları fâni nimetlerle boşuna böbürlenmesinler, vakti gelince yok olup gideceklerdir. Aslında derin bir sapıklık içinde bulunan o kâfirlere, Allah Teâlâ’nın dünyada biraz mühlet vermesinin fazla bir önemi yoktur. Bu mühlet kısa bir sürede bitecektir. Onlar, ya Bedir savaşı gibi dünyada başlarına inecek helak edici musibeti veya her şeyin sonu demek olan kıyâmeti gördükleri zaman gerçeği tam olarak anlayacaklar: Kimin varacağı mekan itibariyle daha kötü, daha berbat olacağını; kimin orduca, askerce ve taraftarca daha güçsüz ve zayıf olduğunu çok net bir şekilde göreceklerdir. Dünyadaki ordu ve cemaatlerinin kendilerine fayda sağlayacağını sanan o bedbahtlar, âhirette hiçbir yardımcılarının olmadığını görünce, dünyada büyük bir yanılgı ve gafletin içinde olduklarını fark edeceklerdir.

Tüm varlığı ve içtenliğiyle Allah’ın yoluna bağlanan ve bütün gayreti bu yolda ilerlemek olan mü’minlere gelince:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/ibrahim-suresinin-24-ayeti-ne-anlatiyor-197523-m.jpg
İbrahim Suresinin 24. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: اَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللّٰهُ مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ اَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّم ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/kuranin-tahsili-icin-3-merhale-197520-m.jpg
Kur’an’ın Tahsili İçin 3 Merhale

Kur’ân-ı Kerîm’in kâmilen tahsîli için şu üç merhaleye riâyet edilmelidir: KUR’AN’IN TAHSİLİ İÇİN 3 MERHALE Doğru Bir Şekilde Yüzünden Okuma; Ti ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/allahi-inkar-edenlerin-ozellikleri-197513-m.jpg
Allah’ı İnkâr Edenlerin Özellikleri

İbrahim suresinin 3. ayetinde şöyle buyrulur: “Onlar, dünya hayatını sevip âhiret hayatına tercih ederler. İnsanları Allah yolundan uzaklaştırmaya ve ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/ibrahim-suresinin-12-ayeti-ne-anlatiyor-197510-m.jpg
İbrahim Suresinin 12. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: وَمَا لَنَٓا اَلَّا نَتَوَكَّلَ عَلَى اللّٰهِ وَقَدْ هَدٰينَا سُبُلَنَاۜ وَلَنَصْبِرَنَّ عَلٰى مَٓا اٰذَيْتُمُونَاۜ وَعَلَ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/kuran-ayetlerinin-fazileti-197507-m.jpg
Kur’an Ayetlerinin Fazileti

Âhiret kazancının dünya kazancına göre ölçüye sığmaz kıymette ve ebedî olduğunu bilen ashâb-ı kirâm, ebedî saâdet sermâyesi kazanmanın lezzet ve halâv ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/11/ibrahim-suresinin-7-ayeti-ne-anlatiyor-197498-m.jpg
İbrahim Suresinin 7. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِذْ تَاَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَاَز۪يدَنَّكُمْ وَلَئِنْ كَفَرْتُمْ اِنَّ عَذَاب۪ي لَشَد۪يدٌ Eğer şükreder ...