Meryem Sûresi 64. Ayet Tefsiri


64 / 98


Meryem Sûresi Hakkında

Meryem sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 98 âyettir. İsmini, 16-29. âyetlerde kıssası anlatılan Hz. Meryem’den alır. Mushaf tertibi itibarıyla 19, nüzûl sırasına göre ise 44. sûredir. Sûre içinde 58. âyette tilâvet secdesi bulunmaktadır.

Meryem Sûresi Konusu

Sûrede, ihtiyarlığında Hz. Zekeriyâ’ya Yahyâ’nın verilmesi, Hz. Yahyâ’ya henüz çocuk yaştayken peygamberlik bahşedilmesi, Hz. Meryem’in babasız olarak İsa’yı dünyaya getirmesi ve Hz. İsa’nın beşikteyken konuşması gibi ilâhî kudretin nihâyetsizliğini gösteren mûcizeler hatırlatılarak, Allah’a iman ve teslimiyetin zarûreti hissettirilir. Bununla birlikte Allah Teâlâ’nın peygamberlerine husûsi lutufları ve buna karşılık o güzel kulların sergiledikleri müstesnâ keyfiyette ihlaslı, samimi kulluk numûneleri haber verilir. Böylece insanlar o güzel hal ve davranışlardan örnek alıp, Allah’ın râzı olacağı, cehennemden kurtarıp cennetine koyacağı bahtiyar kullardan olmaya davet edilir. Ara ara kıyâmet, hesap, cennet ve cehennemden kısa kısa manzaralar arzedilir. İnsanların cehenneme düşmelerine sebep olacak yanlış inanç ve amellere dikkat çekilerek, bunlardan uzak durup cennete vâris olmalarını sağlayacak takvâ hayatı teşvik edilir.

Meryem Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada on dokuzuncu, iniş sırasına göre kırk dördüncü sûredir. Fâtır sûresinden sonra, Tâhâ sûresinden önce, Mekke döneminin 4. yılında inmiştir. 58 ve 71. âyetlerinin Medine’de indiğine dair rivayet de vardır (İbn Âşûr, XVI, 57-58).

وَمَا نَتَنَزَّلُ اِلَّا بِاَمْرِ رَبِّكَۚ لَهُ مَا بَيْنَ اَيْد۪ينَا وَمَا خَلْفَنَا وَمَا بَيْنَ ذٰلِكَۚ وَمَا كَانَ رَبُّكَ نَسِيًّاۚ ﴿٦٤﴾
Karşılaştır 64: Cebrâil dedi ki: “Biz melekler, ancak Rabbinin emriyle ineriz. Çünkü geleceğimiz, geçmişimiz ve bu ikisi arasındaki her şeyin bilgisi ve tedbiri On’a aittir. Senin Rabbin asla unutkan değildir.”

TEFSİR:

Resûlullah (s.a.s.), oldukça ağır risâlet yükünü omuzlarında taşıdığı için, Rabbinden gelen vahiyler onun için bir huzur ve emniyet kaynağı oluyor; dostu Cebrâil (a.s.)’la buluşması onu rahatlatıyor ve surûra garkediyordu. Bu sebeple zaman zaman vahiy kesintiye uğradığında onu hasretle bekliyor; Cebrâil (a.s.)’ın gelmesi geciktiğinde de onun yollarını gözlüyordu. İşte Abdullah b. Abbas (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Allah Resûlü (s.a.s.), Cebrâil’in kendisini daha çok ziyaret etmesini istemiş ve bunun üzerine bu âyetler inmiştir. (Buhârî, Tefsir 19)

Âyetlerin inişiyle ile alakalı diğer bir rivayet ise şöyledir:

Müşrikler, Resûl-i Ekrem (s.a.s.)’e bazı hususlarda süaller sordular. Peygamberimiz (s.a.s.) de kendilerine yakında bilgi ve­receğini söyledi. Fakat Cebrâil (a.s.) onun beklediği zamanda gelmediği için onların istediği cevapları hemen veremedi. Arayıp da bulamadıkları fırsatı kaçırmayan müşrikler bu kez: “Muhammed’in Rabbi onu unuttu!” demeye başladılar. Efendimiz (s.a.s.) buna çok üzülünce bu âyetler nâzil oldu. (Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXI, 203)

Bu âyetler, Cebrâil dâhil bütün meleklerin yalnız Allah’ın emriyle hareket ettiklerini, O’nun izni ve emri olmadan inip çıkmak, gelip gitmek dâhil hiçbir şey yapamadıklarını, vazifelerinin sadece Allah’a kayıtsız şartsız itaat olduğunu haber verir. Her şeyi bilen Allah Teâlâ, hiçbir şeyi unutmaz, ihmal etmez. İstediğini dilediği şekilde ve istediği zaman yapar. Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbi olduğu için, hiç kimsenin O’nun işine karışması da mümkün değildir. Başta Peygamberimiz olmak üzere insanlara düşen sadece O’na kulluk etmek; O’na kullukta ölüm gelinceye kadar sabır ve sebat göstermektir. Nitekim âyet-i kerîmede:

“Gözlerden perdeyi kaldırıp her gerçeği ortaya çıkaracak ölüm sana gelip çatıncaya kadar da Rabbine kulluğa devam et!”  (Hicr 15/99) buyrulur.

65. âyette yer alan اَلسَّمِيُّ (semiyy) kelimesinin “adaş, denk ve benzer” mânalarına geldiği daha önce geçmişti. (bk. Meryem 19/7) Allah Teâlâ’ya hiçbir varlığın denk ve benzer olması mümkün değildir. Çünkü O yaratandır; O’nun dışındaki her şey yaratılmıştır. Âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:

“Hiçbir şey O’na denk değildir.” (İhlâs 112/4)

“O’nun benzeri gibi hiçbir şey yoktur.” (Şûrâ 42/11)

Dikkat çeken hallerden biri de şudur ki, Allah Teâlâ’nın bir kudret ve azamet tecellisi olarak, puta tapanlardan bile hiç kimse kendi mabudlarına “Allah” ismini vermemiştir. Firavun bile kavmine: “Sizin en yüce Rabbiniz benim!” (Nâziât 79/24) demiş, fakat “Ben Allahım” demeye güç yetirememiştir. Hâsılı ahadiyet izzeti ve ulûhiyet gayreti[1], bu yüce ismi kâfirlerin rastgele kullanmalarından korumuş; putlarını “Allah” ismiyle çağırmalarına mâni olmuştur. Ayrıca her zaman nimet ve mihnette, zahmet ve meşakkatte, zorluk ve kolaylıkta iman ehlinin lisânını o şerefli ismin zikriyle dâim kılmıştır. O halde sadece O’nun emrine teslim olmak; canı, malı, hayatı O’nun yoluna adamak lazımdır.

Bu kadar açık gerçeklere rağmen insanın şu gafletine ne demeli:

[1] Ahadiyet izzeti: Allah’ın birliğinden doğan izzet, kuvvet ve şeref. Uluhiyet gayreti: Allah’ın tek ilah olmasının gerektirdiği tabii sonuç.

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-59-ayeti-ne-anlatiyor-195002-m.jpg
Enâm Suresinin 59. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...