Meal | Sure | Ayet | Karşılaştır |
---|---|---|---|
Ömer Çelik | Kehf / 81 | “Böylece Rablerinin kendilerine, onun yerine daha temiz, daha hayırlı, onlara karşı daha merhametli ve daha itaatkâr bir çocuk vermesini istedik.” |
|
Ömer Çelik | Kehf / 82 | “Doğrulttuğum duvar ise o şehirdeki iki yetim çocuğa aitti. Altında da o çocuklara ait gömülü bir hazine bulunuyordu. Babaları da sâlih bir kişiydi. Böylece Rabbin o iki çocuğun olgunluk çağına ulaşıp kendilerine ait o hazineyi çıkarmalarını istedi. Bunların her biri Rabbinden birer rahmet tezahürüdür; yoksa bunları kendiliğimden yapmış değilim. İşte sabretmeye tahammül gösteremediğin hâdiselerin iç yüzü bundan ibarettir.” |
|
Ömer Çelik | Kehf / 83 | Rasûlüm! Sana Zülkarneyn’den soruyorlar. De ki: “Onun hakkında size öğüt ve hatırlatma olacak bazı bilgiler okuyacağım:” |
|
Ömer Çelik | Kehf / 84 | Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve hâkimiyet sahibi kıldık. Ve onu hedeflerine ulaşmak için lâzım gelen akıl, ilim, kuvvet ve idarecilik gibi vasıflarla ve imkânlarla donattık. |
|
Ömer Çelik | Kehf / 85 | O da ilk olarak batıya doğru bir yol tuttu. |
|
Ömer Çelik | Kehf / 86 | Nihâyet güneşin battığı yere, batı sahillerine varınca onu kızgın, kara, balçıklı bir gözede batıyor buldu. Orada azgın bir topluluğa rastladı. Ona: “Ey Zülkarneyn! İstersen bunları cezalandırırsın veya onlara güzel davranıp affedersin, bu hususta muhayyersin” dedik. |
|
Ömer Çelik | Kehf / 87 | Zülkarneyn şöyle dedi: “Kim zulmederse onu cezalandıracağız; sonra o Rabbine döndürülecek, Rabbi de ona benzeri görülmedik bir şekilde azap edecektir.” |
|
Ömer Çelik | Kehf / 88 | “İman edip sâlih ameller işleyene gelince, işte onun için pek güzel bir mükâfat vardır. Ona emrimizden kolay olanı söyleyeceğiz.” |
|
Ömer Çelik | Kehf / 89 | Sonra doğuya doğru bir yol tuttu. |
|
Ömer Çelik | Kehf / 90 | Nihâyet güneşin üstüne ilk doğduğu yere varınca, onu öyle bir kavim üzerine doğuyor buldu ki, biz onlar için güneş ışınlarına karşı korunacakları hiçbir siper yapmamıştık. |
|
Ömer Çelik | Kehf / 91 | İşte Zülkarneyn’in durumu bundan ibarettir. Şüphe yok ki biz onun bütün yaptıklarından ve sahib olduğu ilim ve salâhiyetten haberdardık. |
|
Ömer Çelik | Kehf / 92 | Sonra bir yol daha tuttu. |
|
Ömer Çelik | Kehf / 93 | Nihâyet karşılıklı iki büyük set gibi yükselen dağların arasına ulaşınca, onların önünde neredeyse hiçbir söz anlamayacak kadar konuşma bilmeyen bir topluluğa rastladı. |
|
Ömer Çelik | Kehf / 94 | Onlar: “Ey Zülkarneyn! Ye’cûc ve Me’cûc dediğimiz hak hukuk tanımaz kabileler, iki dağın arasındaki şu geçitten bize sürekli saldırarak bu ülkede bozgunculuk yapıp duruyorlar. Sana bir miktar vergi versek de, bizimle onların arasında aşamayacakları bir set yapsan olmaz mı?” |
|
Ömer Çelik | Kehf / 95 | Zülkarneyn şöyle cevap verdi: “Rabbimin bana bahşettiği nimet ve imkânlar, sizin vereceğiniz vergiye ihtiyaç bırakmayacak kadar çok, yeterli ve benim için daha hayırlıdır. Haydi siz bana bedenî kuvvetiniz ve iş gücünüzle yardım edin de sizinle onlar arasında aşılmaz sağlam bir set yapayım.” |
|
Kur’an-ı Kerim’i okurken nerede durulup nerede geçilmesi gerektiğini bize gösteren duraklar mevcuttur. Bunlara “vakıf” denir. Vakıf; Kur’ân-ı Kerim ok ...
Hac suresinin 55. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 55. Ayet Arapça: ِ وَلَا يَزَالُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا ف۪ي مِرْيَةٍ مِنْهُ حَتّٰى تَأْتِيَهُمُ ال ...
Hac suresinin 46. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 46. Ayet Arapça: ِ اَفَلَمْ يَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَٓ ...
Hac suresinin 35. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 35. Ayet Arapça: ِ اَلَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِرَ اللّٰهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِر۪ينَ عَلٰى ...
Hac suresinin 30. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 30. Ayet Arapça: ِ ذٰلِكَۗ وَمَنْ يُعَظِّمْ حُرُمَاتِ اللّٰهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَهُ عِنْدَ رَبِّه ...
Hac suresinin 23. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 23. Ayet Arapça: ِ اِنَّ اللّٰهَ يُدْخِلُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ ...