Neml sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 93 âyettir. İsmini 18. âyette geçen ve “karıncalar” mânasına gelen اَلنَّمْلُ (neml) kelimesinden alır. Sûrenin, Hz. Süleyman ve Sebe’ melikesi kıssasına geniş yer vermesi sebebiyle “Süleyman sûresi” ve Hüdhüd adlı kuştan bahsedilmesi sebebiyle de “Hüdhüd sûresi” isimleri de vardır. Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 27, iniş sırasına göre ise 48. sûredir. İçinde tilâvet secdesi bulunmaktadır.
Sûre, ana konu olarak İslâm’ın inanç esaslarından bahseder. Allah’ın varlığı ve birliği, peygamberlik, vahiy gerçeği ve ilâhî kitaplar, âhiret hayatı mevzuları işlenir. İşlenen mevzulara ışık tutması bakımından Hz. Mûsâ, Hz. Dâvûd ve Hz. Süleyman, Hz. Sâlih ve Hz. Lût’un kıssalarından birer kesit takdim edilir. Allah Teâlâ’nın kâinattaki kudret ve azamet tecellilerinden misaller verilerek akıllar ve kalpler tevhidin idraki için harekete geçirilir. Kıyâmetin büyük alametlerinden biri olan دابة الأرض (dâbbetü’l-arz) bu sûrede anlatılır. Kıyâmet ve mahşer manzaralarına kısa bir dokunuştan sonra, dünyada iman ve sâlih ameller peşinde koşanlarla, nefeslerini günahlar ve nefsânî arzular yollarında hebâ edenlerin âkıbetleri gözler önüne serilir. Kurtuluş yolu olarak da Allah’a kulluk etmek, O’na teslim olmak, Kur’ân-ı Kerîm’i mânasını anlayarak okumak, sapıklıktan uzak durup hidâyet yollarına yönelmek ve hiçbir şeyden gâfil olmayan Allah’ı hamde devam etmek gösterilir.
Mushaftaki sıralamada yirmi yedinci, iniş sırasına göre kırk sekizinci sûredir. Şuarâ sûresinden sonra, Kasas sûresinden önce Mekke’de inmiştir.
İsrâiloğulları’ndan maksat yahudi ve hıristiyanlardır. Bunlar dünyaca bilinen ve etkili olan iki büyük dinin tâbileri oldukları için Kur’ân-ı Kerîm onların durumlarına çokça yer verir, problemlerini dile getirip çözerek onları doğru yola yönlendirir. Meselâ Kur’an’ın en büyük sûresi olan Bakara sûresinde daha ziyâde yahudiler; Âl-i İmran sûresinde de Hıristiyanlar söz konusu edilir. Onlar, Tevrat ve İncil gibi iki büyük hak kitabın vârisleri olmalarına rağmen, kitaplarını tahrif etmişler, kendi aralarında bir çok hususlarda anlaşmazlığa düşmüşler ve nihâyet biri diğerine lânet okuyacak hâle gelmişlerdir. Eğer onlar, “mü’minlere doğru yolu gösteren bir rehber ve rahmet olan” Kur’an’a inanır ve gereğini yerine getirecek olurlarsa, Kur’an onlara üzerinde anlaşmazlığa düştükleri pek çok hususu açıkça bildirmektedir. Açıklamadığı hususlar ise ya önemsizdir veya âhirete ait olup orada açıklanması gereken şeylerdir. Allah dünyada insanlar arasında Kur’ân-ı Kerîm ile hükmünü vermektedir. Âhirette de onlar arasında hak ve adâletle hükmünü verecek, haklı ile haksızın arasını ayıracaktır. Kimse O’nun istediği hükmü vermesine mâni olamayacaktır. Çünkü O Azîz’dir; karşı konulamaz büyük bir kudret sahibidir. Yine O, kimin lehine, kimin de aleyhine hüküm vereceğini çok iyi bilmektedir. Çünkü O Alîm’dir; her şeyi hakkiyle bilir.
O halde:
Âyetler “Sana uyan mü’minlere alçak gönüllü davran!” Şuarâ sûresi (26), 215 Allah Teâlâ İslâmiyet’e gönül veren kullarını Resûlullah Efendi ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: لَقَدْ كَانَ ف۪ي يُوسُفَ وَاِخْوَتِه۪ٓ اٰيَاتٌ لِلسَّٓائِل۪ينَ Andolsun ki Yûsuf ve kardeşlerinde, almak isteyenler için ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَلِلّٰهِ غَيْبُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاِلَيْهِ يُرْجَعُ الْاَمْرُ كُلُّهُ فَاعْبُدْهُ وَتَوَكَّلْ عَلَيْهِۜ وَمَا رَ ...
İslâm dininde rüya tabirine önem verilir. Allah Teâlâ’nın Hz. Yusuf’a (as.) bahşettiği mucizelerden biri rüyâ tabiri idi. Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Yûsuf ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: فَاسْتَقِمْ كَمَٓا اُمِرْتَ وَمَنْ تَابَ مَعَكَ وَلَا تَطْغَوْاۜ اِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرٌ Senin yanında hak yol ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: يَوْمَ يَأْتِ لَا تَكَلَّمُ نَفْسٌ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۚ فَمِنْهُمْ شَقِيٌّ وَسَع۪يدٌ O gün geldiğinde Allah’ın izni olmada ...