Mü'min Sûresi 71-76. Ayet Tefsiri


71-76 / 85


Mü'min Sûresi Hakkında

Mü’min sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 85 âyettir. İsmini, 28-45. âyetlerde kıssası anlatılan ve kendisinden “mü’min adam” diye bahsedilen Firavun ailesinden Hz. Mûsâ’ya inanan bir kimseden alır. Sûrenin bir ismi de اَلْغَافِرُ (Ğâfir)dir. Bu ismini ise 3. âyette geçen ve Allah Teâlâ’nın “bağışlayıcı” mânasına gelen Ğâfir güzel isminden alır. Resmî tertibe göre 40, iniş sırasına göre 60. sûredir.

Mü'min Sûresi Konusu

Sûrenin, müşriklerin müslümanlara işkencelerinin iyice arttığı ve artık Resûlullah (s.a.s.)’i öldürme planları yaptıkları bir dönemde indiği anlaşılmaktadır. Çünkü verilen misaller hep bu istikâmettedir. Daha önce geçen inkârcılar da peygamberlerini öldürmek istemişlerdi, fakat Allah, peygamberlerini onların elinden kurtarmış ve kendilerini helak etmişti. Firavun Mûsâ (a.s.)’ı öldürmek istedi, Firavun’u suda boğmak suretiyle onu da kurtardı. Sûrede uzunca kıssası anlatılan “mü’min adam” ise, Hz. Mûsâ’nın öldürülmesine karşı çıkan ve onu savunan bir mücâhittir. O, hak-bâtıl mücâdelesinde hakkın üstün gelmesi için gerçekten çok akıllı ve dengeli bir tebliğ siyâseti güden kâmil bir mü’min modeli olarak takdim edilir. Bu akıllı kişinin, ortamı germeden, incitmeden, ibretli misallerle akıllara ve duygulara dengeli hitap ederek sonuç almaya çalıştığı görülür. Aynı tavrı Mekke’de müşriklere karşı Hz. Ebubekir’in sergilediğini görürüz. Sûrede bu esas konuya binâen Resûlullah (s.a.s.)’in zafere erişeceği ve müşriklerin mağlup olacağı haber verilir. Allah’ın sonsuz kudret ve azametinin bir kısım kevnî delilleri sergilenir. O’nun insanlığa olan büyük nimetlerinden bahsedilir. Neticede Peygamber (s.a.s.)’in davetini reddedip Allah ve âhiretin varlığını kabul etmeyenlerin hazin âkıbet ve pişmanlıklarından; cehennem azabını gördükten sonra inanmalarının artık bir fayda vermeyeceğinden söz edilir.

Mü'min Sûresi Nuzül Sebebi

Mushaftaki sıralamada kırkıncı, iniş sırasına göre altmışıncı sûredir. Zümer sûresinden sonra, Fussılet sûresinden önce Mekke’de inmiştir. “Hâ-mîm” diye başlayan ve arka arkaya gelen yedi sûrenin ilkidir.

Mü'min Sûresi Fazileti

Mü’min suresi, حٰمٓ  (Hâ. Mîm) diye başlayan yedi surenin ilkidir. Bu surenin de dâhil olduğu “Hâ. Mîm”le başlayan yedi sureye حَوَام۪يمْ (Havâmîm) yani “Hâmîmler” denir. Bu sûrelerin okunmasını teşvik eden bazı hadisler ve sahâbe sözleri nakledilir. Nitekim Resûl-i Ekrem (s.a.s.), Mü’min sûresinin ilk üç âyeti ile Bakara sûresinin 255. âyeti olan Âyete’l-Kürsî’yi sabah akşam okuyan bir kimsenin bu sâyede muhafaza olacağını haber vermektedir. (Tirmizî, Sevâbu’l-Kur’an 21)

اِذِ الْاَغْلَالُ ف۪ٓي اَعْنَاقِهِمْ وَالسَّلَاسِلُۜ يُسْحَبُونَۙ ﴿٧١﴾
فِي الْحَم۪يمِ ثُمَّ فِي النَّارِ يُسْجَرُونَۚ ﴿٧٢﴾
ثُمَّ ق۪يلَ لَهُمْ اَيْنَ مَا كُنْتُمْ تُشْرِكُونَۙ ﴿٧٣﴾
مِنْ دُونِ اللّٰهِۜ قَالُوا ضَلُّوا عَنَّا بَلْ لَمْ نَكُنْ نَدْعُوا مِنْ قَبْلُ شَيْـًٔاۜ كَذٰلِكَ يُضِلُّ اللّٰهُ الْكَافِر۪ينَ ﴿٧٤﴾
ذٰلِكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَفْرَحُونَ فِي الْاَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَبِمَا كُنْتُمْ تَمْرَحُونَۚ ﴿٧٥﴾
اُدْخُلُٓوا اَبْوَابَ جَهَنَّمَ خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۚ فَبِئْسَ مَثْوَى الْمُتَكَبِّر۪ينَ ﴿٧٦﴾
Karşılaştır 71: O zaman boyunlarında demir halkalar ve zincirler olduğu halde sürüklenecekler;
Karşılaştır 72: Kaynar suyun içine! Sonra da ateşte cayır cayır yakıla­cak­lar.
Karşılaştır 73: Sonra da sorulacak onlara: “Nerede ortak koştuklarınız?”
Karşılaştır 74: “Allah’tan başka taptıklarınız nerede?” Onlar da: “Bizi yüzüstü bırakıp kayboldular. Meğer daha önce yalvarıp yakardıklarımız bir hiçmiş?” diyecekler. Allah kâfirleri işte böyle şaşkın ve çâresiz bırakır.
Karşılaştır 75: “Bu duruma düşmenizin sebebi; dünyada harama-helâle, hakka-hukuka dikkat etmeden zevklere dalıp şımarmanız ve küstahça böbürlenip durmanızdır!”
Karşılaştır 76: “İçinde ebediyen kalmak üzere girin cehennemin kapılarından! Büyüklük taslayanların varacağı yer ne kötüdür!”

TEFSİR:

Bunların varacağı yer cehennem olacaktır. Burada onların cehennemdeki acıklı hallerinden bir manzara sunulur: Boyunlarında demir halkalar, el ve ayaklarında zincirler… Susadıklarında zorunlu olarak su isteyecekler. Zebânîler onları zincirlerinden sürükleyerek kaynar sular akan çeşmelere götürecekler. Kaynar sudan içtikten sonra tekrar ateşe götürülüp orada cayır cayır yanmaya devam edecekler. 72. âyette geçen يُسْجَرُونَ  (yüscerûn) kelimesi, tandırın odunla doldurulup tutuşturulması mânasına gelir. Zaten ateşe girip ateş tarafından çepeçevre kuşatılan ve karınları ateşle doldurulan kimseler, en acı ve en yakıcı bir azapla azaba uğratılmışlardır. Burada cehennemliklerin ateşin içinde oldukları halde her defasında onun ateşle doldurulup yakılacakları haber veriliyor. Bu durum, cehennemliklerin birbirinden beter türlü türlü azaplara uğratılacaklarını ve bir renkten diğerine girip duracaklarını gözler önüne sermektedir.

Onlar için bir diğer azap sebebi de taptıkları putlar olacak. Çünkü dünyada umutlarını bağladıkları putlarından orada bir fayda göremeyecekler. Sonunda putların asla tapılmaya değer varlıklar olmadığını ve onlara yaptıkları ibâdetin boş olduğunu itiraf edecekler.

Bütün bunların altında yatan mânevî hastalık ise, âhireti unutarak dünya nimetleriyle şımarmak, mal ve evladın çokluğuna bel bağlayıp aşırı sevinmek ve böbürlenmektir. Azgınlaşıp haddi aşarak peygamberlerin çağırdığı gerçeklere boyun eğmemektir. Neticesi ise cehennem kapılarından ebedî azaba giriş yapmaktır.

Burada dünyevi arzu ve isteklerden her birinin gerek dünyadaki nefis cehenneminin kapılarından gerekse âhiretteki ateş cehenneminin kapılarından bir kapı olduğuna bir işaret vardır. Bu bakımdan, nefsânî arzuların, dünyalık süslerin ve dünyanın yaldızlı, cafcaflı şeyleriyle böbürlenmenin bırakılması gerekir ki böylece cehennemin kapıları kesin olarak yüzümüze kapanabilsin.

Yine burada kibirlenmek tenkid ediliyor. Öyle ise bunun muhakkak zıddıyla tedavi edilmesi gerekir ki o da tevazudur. Hikmet ehli bir zat, tevazuun ehemmiyetini bir misalle şöyle anlatır:

Çayırdaki otlar: “Bizi, bir an bile Allah’a karşı gelmeyen hayvanlar yiyor, dolayısıyla ben senden daha hayırlıyım” diyerek ağaca karşı böbürlenmiş. O da “Hayır ben daha hayırlıyım. Baksana benden de meyveler çıkıyor ve müminler bunları yiyor” demiş. Kamış ise tevazu göstererek: “Bende hiç hayır yok. Beni ne hayvanlar ne de insanlar yiyebiliyor!” demiş. İşte böyle tevazu göstermesi üzerine Allah da onun içinde en tatlı şey olan şekeri yaratmış. Ancak kamış, Allah’ın içine koyduğu bu tada bakarak kendinde bir büyüklük vehmedince Allah da ondan kamış başı çıkarmış ve insanoğlu bundan süpürge yapmış ve pisliklerini onunla süpürüp temizlemeye başlamış. İşte ilâhî teklife muhatap olmayan varlıkların durumu böyle olursa, insan gibi mükellef varlıkların halini teemmül etmek gerekir.

O halde:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/hicr-suresinin-55-56-ayetleri-ne-anlatiyor-197660-m.jpg
Hicr Suresinin 55-56. Ayetleri Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: قَالُوا بَشَّرْنَاكَ بِالْحَقِّ فَلَا تَكُنْ مِنَ الْقَانِط۪ينَ قَالَ وَمَنْ يَقْنَطُ مِنْ رَحْمَةِ رَبِّه۪ٓ اِلَّا الضَّٓ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/kuran-i-kerimi-anlayarak-hissederek-ve-feyz-alarak-okumanin-onemi-nedir-197656-m.jpg
Kur’ân-ı Kerîm’i Anlayarak, Hissederek ve Feyz Alarak Okumanın Önemi Nedir?

Gerçek saâdet, Kur’ânî hakîkatlerin cenneti içinde yaşayabilmektir. Her iki cihânın da bahtiyarlığı, Kur’ân’ın ihtişâmına bürünmekle mümkündür. Zira K ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/hicr-suresinin-45-46-ayetleri-ne-anlatiyor-197647-m.jpg
Hicr Suresinin 45-46. Ayetleri Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّ الْمُتَّق۪ينَ ف۪ي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍۜ اُدْخُلُوهَا بِسَلَامٍ اٰمِن۪ينَ Takvâ sahipleri, mutlaka cennetlerde ve pın ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/kuran-i-kerime-muhabbet-ve-tazim-nasil-olmalidir-197645-m.jpg
Kur’an-ı Kerim’e Muhabbet ve Tazim Nasıl Olmalıdır?

Bizler için örnek şahsiyetler olan ashâb-ı kirâmın ve evliyâullâhın Kur’ân-ı Kerîm’e karşı hissettikleri büyük mes’ûliyet duygusu, onu ne derecede hay ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/hicr-suresinin-21-ayeti-ne-anlatiyor-197619-m.jpg
Hicr Suresinin 21. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا عِنْدَنَا خَزَٓائِنُهُۘ وَمَا نُنَزِّلُهُٓ اِلَّا بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ Her şeyin hazineleri sade ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/ummetin-en-sereflileri-hadisi-197615-m.jpg
“Ümmetin En Şereflileri” Hadisi

Kur’ân-ı Kerîm’i, her devirde milyonlarca hâfız ezberlemiştir. Müsteşriklerin dahî îtirâf ettikleri gibi[1] bu durum, yeryüzünde hiçbir kitaba nasîb o ...