Mü’min sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 85 âyettir. İsmini, 28-45. âyetlerde kıssası anlatılan ve kendisinden “mü’min adam” diye bahsedilen Firavun ailesinden Hz. Mûsâ’ya inanan bir kimseden alır. Sûrenin bir ismi de اَلْغَافِرُ (Ğâfir)dir. Bu ismini ise 3. âyette geçen ve Allah Teâlâ’nın “bağışlayıcı” mânasına gelen Ğâfir güzel isminden alır. Resmî tertibe göre 40, iniş sırasına göre 60. sûredir.
Sûrenin, müşriklerin müslümanlara işkencelerinin iyice arttığı ve artık Resûlullah (s.a.s.)’i öldürme planları yaptıkları bir dönemde indiği anlaşılmaktadır. Çünkü verilen misaller hep bu istikâmettedir. Daha önce geçen inkârcılar da peygamberlerini öldürmek istemişlerdi, fakat Allah, peygamberlerini onların elinden kurtarmış ve kendilerini helak etmişti. Firavun Mûsâ (a.s.)’ı öldürmek istedi, Firavun’u suda boğmak suretiyle onu da kurtardı. Sûrede uzunca kıssası anlatılan “mü’min adam” ise, Hz. Mûsâ’nın öldürülmesine karşı çıkan ve onu savunan bir mücâhittir. O, hak-bâtıl mücâdelesinde hakkın üstün gelmesi için gerçekten çok akıllı ve dengeli bir tebliğ siyâseti güden kâmil bir mü’min modeli olarak takdim edilir. Bu akıllı kişinin, ortamı germeden, incitmeden, ibretli misallerle akıllara ve duygulara dengeli hitap ederek sonuç almaya çalıştığı görülür. Aynı tavrı Mekke’de müşriklere karşı Hz. Ebubekir’in sergilediğini görürüz. Sûrede bu esas konuya binâen Resûlullah (s.a.s.)’in zafere erişeceği ve müşriklerin mağlup olacağı haber verilir. Allah’ın sonsuz kudret ve azametinin bir kısım kevnî delilleri sergilenir. O’nun insanlığa olan büyük nimetlerinden bahsedilir. Neticede Peygamber (s.a.s.)’in davetini reddedip Allah ve âhiretin varlığını kabul etmeyenlerin hazin âkıbet ve pişmanlıklarından; cehennem azabını gördükten sonra inanmalarının artık bir fayda vermeyeceğinden söz edilir.
Mushaftaki sıralamada kırkıncı, iniş sırasına göre altmışıncı sûredir. Zümer sûresinden sonra, Fussılet sûresinden önce Mekke’de inmiştir. “Hâ-mîm” diye başlayan ve arka arkaya gelen yedi sûrenin ilkidir.
Mü’min suresi, حٰمٓ (Hâ. Mîm) diye başlayan yedi surenin ilkidir. Bu surenin de dâhil olduğu “Hâ. Mîm”le başlayan yedi sureye حَوَام۪يمْ (Havâmîm) yani “Hâmîmler” denir. Bu sûrelerin okunmasını teşvik eden bazı hadisler ve sahâbe sözleri nakledilir. Nitekim Resûl-i Ekrem (s.a.s.), Mü’min sûresinin ilk üç âyeti ile Bakara sûresinin 255. âyeti olan Âyete’l-Kürsî’yi sabah akşam okuyan bir kimsenin bu sâyede muhafaza olacağını haber vermektedir. (Tirmizî, Sevâbu’l-Kur’an 21)
Allah’ın âyetleri hakkında mücâdele etmek, yersiz ve mânasız itirazlarla onlar hakkında tartışmak ve onları başkalarını şüpheye düşürecek şekilde tevile kalkışmak küfürdür. Böyle yapanlar, ancak inkâr edenlerdir. Çünkü bu, kalbe sinen küfrün ve Allah’a olan düşmanca tavrın açık bir göstergesidir. Zira dürüst bir insan muhalif olsa bile, karşısındaki kişinin doğru olan sözünü kabul eder. Fakat kötü niyetli bir insan, muhalif olduğu kimseyi sırf yenilgiye uğratabilmek için doğruluğu kesin ve açık bir sözü bile yanlış görmeye çalışır. Bunun içindir ki, kâfirlerin bu inatkarâne mücâdeleleri karşısında, Kur’ân-ı Kerîm’in hakîkatlerini açıklamak, müşkillerini gidermek, müteşâbihlerini aydınlatmak, inkârcıların aleyhteki itirazlarını cevaplandırmak ve böylece mü’minin ilim, irfan, ahlâk ve adabına yaraşır bir şekilde mücâdele etmek en büyük bir cihattır. Mü’minler bu cihattan geri durmamalıdırlar. Allah bu hususta onlara yardımcı olacaktır. Nitekim Hz. Nûh’un kavmi ve ondan sonra gelen toplumların durumu bu hususta ilâhî adâletin nasıl tecelli ettiğinin açık belgeleridir. Onlar da peygamberlerini yalanladılar, hatta onları öldürüp yok etmeye azmettiler. Bir kısım bâtıl iddialar ileri sürerek, onlar vasıtasıyla hakkın ayağını kaydırma, yıkıp ortadan kaldırma yolunda ciddi mücadeleler verdiler. Fakat netice şu oldu: Allah onların hepsini kıskıvrak yakalayıp helak etti. Peygamberleri o zalimlerin elinden selâmete eriştirdi. İşte bu gerçek, bundan böyle de Allah’ın ayetleriyle mücâdele edeceklere mühim bir uyarı ve açık bir tehdittir.
Mü’minlere gelince, onların Allah katındaki dereceleri o kadar yücedir ki:Hüvallahüllezi, Haşr suresinin son 3 ayetidir. Huvallahüllezi'de Allah'ın bazı isimleri zikredilir. Hüvallahüllezi Tefsiri (Haşr Suresi 22-24. Ayetle ...
Allah’ın emirlerine sarılıp yasaklarından kaçınanlara[1] ve bütün insanlara bir hidayet kaynağı olan Kur’an’ın indirilmeye başlandığı rahmet ayı olan ...
Haşr sûresi Medine’de inmiştir. 24 âyettir. İsmini, ikinci âyette geçip “sevkiyat için bir yere toplama” mânasına gelen اَلْحَشْرُ (haşr) kelimesinden ...
Malik b. Yesâr`dan rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim sabahleyin üç defa "euzubillahis-Semî`il-Alîmi mines-şeytanirrac ...
Meryem Suresinin 87. ayetinde şöyle buyrulur: Meryem Suresi 87. Ayet Arapça: لَا يَمْلِكُونَ الشَّفَاعَةَ اِلَّا مَنِ اتَّخَذَ عِنْدَ الرَّحْمٰنِ ع ...
Ramazan oruç ve Kur’an ayıdır. Bakara 183’te daha öncekilere olduğu gibi İslam ümmetine de farz kılındığı bildirilen oruçtan maksadın takvaya erişmek ...