Karşılaştır Muhammed Sûresi 1:
İnkâr edenler ve Allah yolundan men' edenler yok mu, (Allah) onların amellerini boşa çıkarmıştır.
اَلَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ اَضَلَّ اَعْمَالَهُمْ ﴿١﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 2:
Îmân edip sâlih ameller işleyenlere ve Rableri tarafından hak olarak Muhammed'e indirilene îmân edenlere gelince, (Allah) onların günahlarını kendilerinden örtmüş ve hâllerini düzeltmiştir.
وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَاٰمَنُوا بِمَا نُزِّلَ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَهُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْۙ كَفَّرَ عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ وَاَصْلَحَ بَالَهُمْ ﴿٢﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 3:
Bunun sebebi, şübhesiz inkâr edenlerin bâtıla uymaları, hakikaten îmân edenlerin ise Rableri tarafından (gelen) hakka tâbi' olmalarıdır. İşte böylece Allah, insanlara (kendi hâllerini açıklayan) misâllerini getirir.
ذٰلِكَ بِاَنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا اتَّبَعُوا الْبَاطِلَ وَاَنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّبَعُوا الْحَقَّ مِنْ رَبِّهِمْۜ كَذٰلِكَ يَضْرِبُ اللّٰهُ لِلنَّاسِ اَمْثَالَهُمْ ﴿٣﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 4:
Artık (savaşta) inkâr edenlerle karşılaştığınızda, hemen o boyunları(nı) vurmak(gerekir)! Nihâyet onlara ağır kayıplar verdirdiğiniz zaman, artık bağı sıkı tutun (onları esir alın); sonra da ya lûtfederek (karşılıksız) veya fidye alarak (onları salın)! Ve harb ağırlıklarını bırakıncaya kadar (gevşemeden, savaş tamâmen sona erene dek böyle yapın)! İşte (yapılacak iş) budur! Hâlbuki Allah dileseydi, elbette onlardan (hemen) intikam alırdı; fakat sizi birbirinizle imtihân etmek için (size savaşı emretmiştir). Allah yolunda öldürülenlere gelince, artık (Allah), onların amellerini aslâ boşa çıkarmayacaktır.
فَاِذَا لَق۪يتُمُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا فَضَرْبَ الرِّقَابِۜ حَتّٰٓى اِذَٓا اَثْخَنْتُمُوهُمْ فَشُدُّوا الْوَثَاقَۙ فَاِمَّا مَنًّا بَعْدُ وَاِمَّا فِدَٓاءً حَتّٰى تَضَعَ الْحَرْبُ اَوْزَارَهَاۚۛ ذٰلِكَۜۛ وَلَوْ يَشَٓاءُ اللّٰهُ لَانْتَصَرَ مِنْهُمْۙ وَلٰكِنْ لِيَبْلُوَ۬ا بَعْضَكُمْ بِبَعْضٍۜ وَالَّذ۪ينَ قُتِلُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ فَلَنْ يُضِلَّ اَعْمَالَهُمْ ﴿٤﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 5:
Onları yakında hidâyete (muradlarına) erdirecek ve hâllerini düzeltecek (amellerini kabûl edecek)tir.
سَيَهْد۪يهِمْ وَيُصْلِحُ بَالَهُمْۚ ﴿٥﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 6:
Ve onları, o Cennete koyacaktır ki, onu kendilerine ta'rîf etmiştir.
وَيُدْخِلُهُمُ الْجَنَّةَ عَرَّفَهَا لَهُمْ ﴿٦﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 7:
Ey îmân edenler! Eğer (siz) Allah'a (dînine) yardım ederseniz, (O da) size yardım eder ve ayaklarınızı sâbit kılar.
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنْ تَنْصُرُوا اللّٰهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ اَقْدَامَكُمْ ﴿٧﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 8:
İnkâr edenlere gelince, artık onlar için, yüz üstü yıkılmak vardır! Ve (Allah) onların amellerini boşa çıkarmıştır.
وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا فَتَعْسًا لَهُمْ وَاَضَلَّ اَعْمَالَهُمْ ﴿٨﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 9:
Bunun sebebi şudur: Şübhesiz onlar, Allah'ın indirdiğini hoş görmediler de (O da)onların amellerini boşa çıkardı.
ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ كَرِهُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاَحْبَطَ اَعْمَالَهُمْ ﴿٩﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 10:
(Onlar) yeryüzünde hiç dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerin âkıbeti nasıl olmuş, baksınlar! Allah onları helâk etmiştir. Bu kâfirler için de onun (o âkıbetin) benzerleri vardır.
اَفَلَمْ يَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَيَنْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۜ دَمَّرَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْۘ وَلِلْكَافِر۪ينَ اَمْثَالُهَا ﴿١٠﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 11:
Bunun sebebi şudur: Şübhesiz Allah, îmân edenlerin yardımcısıdır; doğrusu kâfirlere gelince, onlar için bir yardımcı yoktur.
ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ مَوْلَى الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَاَنَّ الْكَافِر۪ينَ لَا مَوْلٰى لَهُمْ۟ ﴿١١﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 12:
Şübhesiz ki Allah, îmân edip sâlih ameller işleyenleri, altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyacaktır. İnkâr edenler ise, (dünyada biraz) faydalanırlar ve hayvanların yiyip durduğu gibi yerler; ve ateş, onlar için bir kalma yeridir!
اِنَّ اللّٰهَ يُدْخِلُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا يَتَمَتَّعُونَ وَيَأْكُلُونَ كَمَا تَأْكُلُ الْاَنْعَامُ وَالنَّارُ مَثْوًى لَهُمْ ﴿١٢﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 13:
Seni (kendi içinden) çıkaran (hicrete zorlayan) memleketinden (o Mekke müşriklerinden) kuvvetçe daha çetin (insanlarla dolu) nice şehirler de vardır! Onları helâk ettik; onlara yardım eden de olmadı.
وَكَاَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ هِيَ اَشَدُّ قُوَّةً مِنْ قَرْيَتِكَ الَّت۪ٓي اَخْرَجَتْكَۚ اَهْلَكْنَاهُمْ فَلَا نَاصِرَ لَهُمْ ﴿١٣﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 14:
Rabbisinden apaçık bir delil üzerinde bulunan kimse, hiç kötü ameli kendisine süslü gösterilen ve (nefislerinin) arzularına uyan kimse gibi midir?
اَفَمَنْ كَانَ عَلٰى بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّه۪ كَمَنْ زُيِّنَ لَهُ سُٓوءُ عَمَلِه۪ وَاتَّبَعُٓوا اَهْوَٓاءَهُمْ ﴿١٤﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 15:
Takvâ sâhiblerine va'd edilen Cennetin misâli şöyledir: Orada (zamanla hiçbir vasfı)bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şarabdan ırmaklar ve sâfî baldan ırmaklar vardır. Onlar için orada meyvelerin her çeşidi ve Rablerinden bir mağfiret vardır. (Bu ni'metler içinde bulunanların hâli,) o ateşte ebedî olarak kalan ve(pek) kaynar bir su içirilen kimseler gibi midir ki (o su) bağırsaklarını parça parça etmiştir.
مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّت۪ي وُعِدَ الْمُتَّقُونَۜ ف۪يهَٓا اَنْهَارٌ مِنْ مَٓاءٍ غَيْرِ اٰسِنٍۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ لَبَنٍ لَمْ يَتَغَيَّرْ طَعْمُهُۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ خَمْرٍ لَذَّةٍ لِلشَّارِب۪ينَۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ عَسَلٍ مُصَفًّىۜ وَلَهُمْ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ وَمَغْفِرَةٌ مِنْ رَبِّهِمْۜ كَمَنْ هُوَ خَالِدٌ فِي النَّارِ وَسُقُوا مَٓاءً حَم۪يمًا فَقَطَّعَ اَمْعَٓاءَهُمْ ﴿١٥﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 16:
Onlardan seni dinleyen kimseler de vardır. Fakat senin yanından ayrıldıkları zaman, kendilerine ilim verilmiş olanlara (sahâbelere, alaylı bir şekilde): “Az önce ne demişti?” derler. İşte onlar öyle kimselerdir ki, (isyanlarındaki bu ısrarları yüzünden) Allah kalblerini mühürlemiştir. Çünki (onlar nefislerinin) arzularına uymuşlardır.
وَمِنْهُمْ مَنْ يَسْتَمِعُ اِلَيْكَۚ حَتّٰٓى اِذَا خَرَجُوا مِنْ عِنْدِكَ قَالُوا لِلَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِلْمَ مَاذَا قَالَ اٰنِفًا۠ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ طَبَعَ اللّٰهُ عَلٰى قُلُوبِهِمْ وَاتَّبَعُٓوا اَهْوَٓاءَهُمْ ﴿١٦﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 17:
Hidâyete ermiş olan kimselere gelince, (Allah îmanlarına mükâfât olarak) onlara hidâyeti artırmış ve kendilerine (günahlardan) sakınmaları (ilhâmı)nı vermiştir.
وَالَّذ۪ينَ اهْتَدَوْا زَادَهُمْ هُدًى وَاٰتٰيهُمْ تَقْوٰيهُمْ ﴿١٧﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 18:
Artık (onlar), kıyâmetin ansızın kendilerine gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? Hâlbuki onun alâmetleri gerçekten gelmiştir! Fakat (kıyâmet) başlarına geldiği zaman ibret almaları kendilerine ne fayda verir?
فَهَلْ يَنْظُرُونَ اِلَّا السَّاعَةَ اَنْ تَأْتِيَهُمْ بَغْتَةًۚ فَقَدْ جَٓاءَ اَشْرَاطُهَاۚ فَاَنّٰى لَهُمْ اِذَا جَٓاءَتْهُمْ ذِكْرٰيهُمْ ﴿١٨﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 19:
(Ey Habîbim!) İşte gerçekten şunu bil ki, Allah'dan başka ilâh yoktur! Hem kendi günahın için, hem de mü'min erkeklerle mü'min kadınlar için (Allah'dan) mağfiret dile!Allah, (dünyada) gezip dolaştığınız yeri de, (âhirette) kalacağınız yeri de bilir.
فَاعْلَمْ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنْبِكَ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوٰيكُمْ۟ ﴿١٩﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 20:
Hâlbuki îmân edenler ise diyor ki: “Keşke (savaş hakkında) bir sûre indirilseydi?” Fakat hükmü açık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edildiği zaman, kalblerinde bir hastalık bulunanların, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş kimsenin bakışıyla sana baktıklarını görürsün. Hâlbuki (kayıdsız bir itâat) onlara daha lâyıktır!
وَيَقُولُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَوْلَا نُزِّلَتْ سُورَةٌۚ فَاِذَٓا اُنْزِلَتْ سُورَةٌ مُحْكَمَةٌ وَذُكِرَ ف۪يهَا الْقِتَالُۙ رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يَنْظُرُونَ اِلَيْكَ نَظَرَ الْمَغْشِيِّ عَلَيْهِ مِنَ الْمَوْتِۜ فَاَوْلٰى لَهُمْۚ ﴿٢٠﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 21:
(Onlara düşen,) itâat etmek ve (böyle zamanlarda teslîmiyetini gösteren) güzel (söz)söylemektir. Öyle ki iş ciddîleştiği zaman, artık Allah'a sâdık kalsalardı, elbette kendileri için hayırlı olurdu.
طَاعَةٌ وَقَوْلٌ مَعْرُوفٌ۠ فَاِذَا عَزَمَ الْاَمْرُ۠ فَلَوْ صَدَقُوا اللّٰهَ لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْۚ ﴿٢١﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 22:
(Ey münâfıklar!) Demek iş başına geçecek olursanız, yeryüzünde fesad çıkaracak ve akrabâlık bağlarını koparacaksınız, öyle mi?
فَهَلْ عَسَيْتُمْ اِنْ تَوَلَّيْتُمْ اَنْ تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِ وَتُقَطِّعُٓوا اَرْحَامَكُمْ ﴿٢٢﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 23:
İşte onlar o kimselerdir ki, Allah onlara lâ'net etmiştir. Sonra (bu isyankâr hâllerine binâen) onları sağırlaştırmış ve gözlerini kör etmiştir.
اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ فَاَصَمَّهُمْ وَاَعْمٰٓى اَبْصَارَهُمْ ﴿٢٣﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 24:
(Onlar) Kur'ân'ı hiç düşünmüyorlar mı? Yoksa kalbler(inin) üstünde kilitleri mi var?
اَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْاٰنَ اَمْ عَلٰى قُلُوبٍ اَقْفَالُهَا ﴿٢٤﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 25:
Şübhesiz ki kendilerine doğru yol belli olduktan sonra, gerisin geri dönen (o münâfık)lar yok mu, şeytan onlara (kötü amellerini) süslemiş ve onları (uzun) emellere düşürmüştür.
اِنَّ الَّذ۪ينَ ارْتَدُّوا عَلٰٓى اَدْبَارِهِمْ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْهُدَىۙ الشَّيْطَانُ سَوَّلَ لَهُمْۜ وَاَمْلٰى لَهُمْ ﴿٢٥﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 26:
Bunun sebebi; gerçekten onların, Allah'ın indirdiğini hoş görmeyen kimselere (o yahudilere): “Bazı hususlarda size itâat edeceğiz!” demeleridir. Hâlbuki Allah, onların gizlediklerini biliyor.
ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَالُوا لِلَّذ۪ينَ كَرِهُوا مَا نَزَّلَ اللّٰهُ سَنُط۪يعُكُمْ ف۪ي بَعْضِ الْاَمْرِۚ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ اِسْرَارَهُمْ ﴿٢٦﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 27:
Artık melekler onların yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını alırken (hâlleri)nasıl olacak!
فَكَيْفَ اِذَا تَوَفَّتْهُمُ الْمَلٰٓئِكَةُ يَضْرِبُونَ وُجُوهَهُمْ وَاَدْبَارَهُمْ ﴿٢٧﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 28:
Bunun sebebi şudur: Şübhesiz onlar, Allah'ı gazablandıran şeylere uydular ve O'nun râzı olduğu şeyleri hoş görmediler. Bunun üzerine (O da) onların amellerini boşa çıkardı.
ذٰلِكَ بِاَنَّهُمُ اتَّبَعُوا مَٓا اَسْخَطَ اللّٰهَ وَكَرِهُوا رِضْوَانَهُ فَاَحْبَطَ اَعْمَالَهُمْ۟ ﴿٢٨﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 29:
Yoksa kalblerinde bir hastalık (nifak) bulunanlar, Allah, kinlerini aslâ ortaya çıkarmayacak mı sandı(lar)?
اَمْ حَسِبَ الَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ اَنْ لَنْ يُخْرِجَ اللّٰهُ اَضْغَانَهُمْ ﴿٢٩﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 30:
Hâlbuki dileseydik, onları (o münâfıkları) elbette sana gösterirdik de kendilerini muhakkak sîmâlarından tanırdın. Yine de onları mutlaka konuşma(larının) üslûbundan tanırsın. Allah ise, amellerinizi bilir.
وَلَوْ نَشَٓاءُ لَاَرَيْنَاكَهُمْ فَلَعَرَفْتَهُمْ بِس۪يمٰيهُمْۜ وَلَتَعْرِفَنَّهُمْ ف۪ي لَحْنِ الْقَوْلِۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ اَعْمَالَكُمْ ﴿٣٠﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 31:
Celâlim hakkı için, içinizden cihâd edenleri ve sabredenleri belli edinceye ve haberlerinizi (sırlarınızı) ortaya çıkarıncaya kadar, sizi imtihân edeceğiz!
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ حَتّٰى نَعْلَمَ الْمُجَاهِد۪ينَ مِنْكُمْ وَالصَّابِر۪ينَۙ وَنَبْلُوَ۬ا اَخْبَارَكُمْ ﴿٣١﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 32:
Şübhesiz ki inkâr edip Allah yolundan men' edenler ve kendilerine hidâyet belli olduktan sonra peygambere karşı gelenler, elbette Allah'a hiçbir zarar veremezler. Çünki(Allah), onların amellerini boşa çıkaracaktır.
اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ وَشَٓاقُّوا الرَّسُولَ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْهُدٰىۙ لَنْ يَضُرُّوا اللّٰهَ شَيْـًٔاۜ وَسَيُحْبِطُ اَعْمَالَهُمْ ﴿٣٢﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 33:
Ey îmân edenler! Allah'a itâat edin! Peygambere de itâat edin! (Tâ ki) amellerinizi boşa çıkarmayın!
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُوا الرَّسُولَ وَلَا تُبْطِلُٓوا اَعْمَالَكُمْ ﴿٣٣﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 34:
Şübhesiz ki inkâr edip Allah yolundan men' eden, sonra da kâfir kimseler olarak ölenler yok mu, işte Allah onları aslâ affetmeyecektir!
اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ ثُمَّ مَاتُوا وَهُمْ كُفَّارٌ فَلَنْ يَغْفِرَ اللّٰهُ لَهُمْ ﴿٣٤﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 35:
O hâlde gevşemeyin ve siz daha üstün olduğunuz hâlde, (o kâfirleri) sulha da'vet etmeyin! Çünki Allah, sizinle berâberdir; ve amellerinizi(n sevâbını) aslâ eksiltmeyecektir!
فَلَا تَهِنُوا وَتَدْعُٓوا اِلَى السَّلْمِۗ وَاَنْتُمُ الْاَعْلَوْنَۗ وَاللّٰهُ مَعَكُمْ وَلَنْ يَتِرَكُمْ اَعْمَالَكُمْ ﴿٣٥﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 36:
Dünya hayâtı ancak bir oyun ve bir eğlencedir. Eğer îmân edip (günahlardan)sakınırsanız, (Allah) size mükâfâtınızı verir. Hem sizden (cihâd için bütün) mallarınızı istemiyor.
اِنَّمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌۜ وَاِنْ تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا يُؤْتِكُمْ اُجُورَكُمْ وَلَا يَسْـَٔلْكُمْ اَمْوَالَكُمْ ﴿٣٦﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 37:
Eğer sizden onları(n hepsini) isteseydi de sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz ve(peygamber ve ashâbının bu talebleri,) sizin kinlerinizi ortaya çıkarırdı.
اِنْ يَسْـَٔلْكُمُوهَا فَيُحْفِكُمْ تَبْخَلُوا وَيُخْرِجْ اَضْغَانَكُمْ ﴿٣٧﴾
Karşılaştır Muhammed Sûresi 38:
İşte siz o kimselersiniz ki, (size verilenlerin bir kısmını) Allah yolunda sarf etmeye çağrılıyorsunuz. Fakat içinizden bazıları cimrilik ediyor. Hâlbuki kim cimrilik ederse, o takdirde ancak kendi nefsine karşı cimrilik etmiş olur. Çünki Allah zengindir, siz ise fakir kimselersiniz. Eğer yüz çevirirseniz, (Allah) yerinize sizden başka bir kavim getirir de sonra(onlar) sizin gibi olmazlar.
هَٓا اَنْتُمْ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ تُدْعَوْنَ لِتُنْفِقُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِۚ فَمِنْكُمْ مَنْ يَبْخَلُۚ وَمَنْ يَبْخَلْ فَاِنَّمَا يَبْخَلُ عَنْ نَفْسِه۪ۜ وَاللّٰهُ الْغَنِيُّ وَاَنْتُمُ الْفُقَرَٓاءُۚ وَاِنْ تَتَوَلَّوْا يَسْتَبْدِلْ قَوْمًا غَيْرَكُمْۙ ثُمَّ لَا يَكُونُٓوا اَمْثَالَكُمْ ﴿٣٨﴾