Meal | Sure | Ayet | Karşılaştır |
---|---|---|---|
Elmalılı Meali (Orjinal) | A'râf / 187 | Ne zaman demir atacak? Diye sana saatten soruyorlar, de ki: onun ılmi; yalnız rabbımın nezdindedir, onu, vaktı vaktına tecelli ettirecek ancak odur, o, öyle ağır bir mes'ele ki bütün Semavat-ü Arzda tahammül edecek yok, o size ancak bağteten gelecek, sanki sen ondan tefahhusle haberdar imişsin gibi soruyorlar, de ki: onun ılmi, ancak Allahın nezdindedir velâkin insanların ekserîsi bilmezler |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | A'râf / 188 | De ki: ben kendi kendime Allahın dilediğinden başka bir menfaate de malik değilim bir mazarrata da, eğer ben bütün gaybi bilir olsa idim daha çok hayır yapardım ve kötülük denilen şey yanıma uğramazdı, ben o değil, ancak iyman edecek bir kavm için inzar-u bişarete memûr bir Peygamberim |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | A'râf / 189 | O odur ki sizi bir tek nefisten yarattı, eşini de ondan yaptı ki gönlü buna ısınsın, onun için vaktaki bunu derâğûş eyledi, bu hafifçe bir hamlin hâmili oldu, bir müddet bununla geçti, derken ağırlaştı, o vakıt ikisi bir kendilerini yetiştiren Allaha şöyle dua ettiler: bize yaraşıklı bir çocuk ihsan edersen yemin ederiz ki elbet şükreden kullarından oluruz |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | A'râf / 190 | Fakat Allah kendilerine yaraşıklı bir çocuk verince erkeği dişisi tuttular ona vergisi üzerinde bir takım şerikler koşmağa başladılar, Allah ise onların koştukları şirkten müteali |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | A'râf / 191 | Ona o hiç bir şey yaratamıyan ve kendilerini yaradılıb durmakta bulunan mahlûklarımı şerik koşuyorlar |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | A'râf / 192 | Halbuki onlar, onların imdadına yetişmezler, hattâ kendilerini bile kurtaramazlar |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | A'râf / 193 | ve eğer siz onları doğru yola çağıracak olsanız size uymazlar, ha onları çağırmışsınız yani samıtmişsiniz aleyhinizde müsavi gelir |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | A'râf / 194 | Çünkü Allahtan başka taptıklarınızın hepsi sizin gibi kullardır, eğer da'vanızda sadıksanız haydi onlara çağırın da size icabet etsinler |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | A'râf / 195 | Ya onların yürüyecek ayakları veya tutacak elleri veya görecek gözleri veya işidecek kulakları mı var? dedi: haydın, çağırın şeriklerinizi sonra bana istediğiniz tuzağı kurun da elinizden gelirse bana bir lâhza bile göz açdırmayın |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | A'râf / 196 | Zira benim veliym o kitâb indiren Allahtır ve o hep salih kullarına velilik eder |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | A'râf / 197 | Sizin ondan maada taptıklarınız ise ne size yardım edebilirler, ne de kendilerine yardımları dokunur |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | A'râf / 198 | siz onları doğru yolu göstermeğe çağıracak olsanız duymazlar, ve görürsün onları sana bakıb duruyorlardır da görmezler |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | A'râf / 199 | Sen afiv yolunu tut, urf ile emret ve kendilerini bilmezlerden sarfı nazar eyle |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | A'râf / 200 | Her ne zamanda Şeytandan bir gıdık seni gıdıklayacak olursa hemen Allaha istiaze eyle, o şüphesiz semi'dir alîmdir |
|
Elmalılı Meali (Orjinal) | A'râf / 201 | Her halde Allahdan korkanlar, kendilerine Şeytandan bir tayf iliştiği zaman bir tezekkür ederler, derhal basıretlerine sahib olurlar |
|
Hac suresinin 46. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 46. Ayet Arapça: ِ اَفَلَمْ يَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَٓ ...
Hac suresinin 35. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 35. Ayet Arapça: ِ اَلَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِرَ اللّٰهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِر۪ينَ عَلٰى ...
Hac suresinin 30. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 30. Ayet Arapça: ِ ذٰلِكَۗ وَمَنْ يُعَظِّمْ حُرُمَاتِ اللّٰهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَهُ عِنْدَ رَبِّه ...
Hac suresinin 23. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 23. Ayet Arapça: ِ اِنَّ اللّٰهَ يُدْخِلُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ ...
Cuma sûresi Medine’de inmiştir. 11 âyettir. İsmini, 9. âyette geçen اَلْجُمْعَةُ (Cuma) kelimesinden almıştır. اَلْمُسَبِّحَاتُ (Müsebbihât) sûrelerin ...
Hac suresinin 7. ayetinde şöyle buyrulur: Hac Suresi 7. Ayet Arapça: وَاَنَّ السَّاعَةَ اٰتِيَةٌ لَا رَيْبَ ف۪يهَاۙ وَاَنَّ اللّٰهَ يَبْعَثُ مَنْ ف ...