Lokman Sûresi 25-26. Ayet Tefsiri


25-26 / 34


Lokman Sûresi Hakkında

Lokmân sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 34 âyettir. İsmini, 12-19. âyetler arasında oğluna yaptığı nasihatleri sebebiyle Lokmân (a.s.)’dan alır. Mushaf tertîbine göre 31, nüzûl sırasına göre 57. sûredir.

Lokman Sûresi Konusu

Sûre, Kur’ân-ı Kerîm’e inanan ve inanmayanların dünya ve âhiretteki durumlarına kısaca temas ettikten sonra Allah Teâlâ’nın varlık ve kudretinin delillerinden bir demet sunar. Lokmân (a.s.)’ın oğluna yaptığı nasihatler üzerinden, Allah’a şükrü, O’na şirk koşmamayı, ana-babaya iyiliği, ihsan şuuruna ermeyi, güzel bir ibâdet hayatını ve ahlâkî kemâli öğütler. Böylece akıl ve tefekkürün gâyesi olan hikmeti, insanlık için bir ideal olarak gösterir. Daha sonra bir kısım vahdaniyet delillerini, insanın Rabbine ve O’nun dinine olan ihtiyacını bildirir. İnsanları, babanın evlâdına evlâdın da babaya fayda vermeyeceği kıyâmet günüyle korkutup, dünyaya ve şeytana aldanmaya karşı ikaz eder. Son olarak, zâhiren bilgisi ne kadar ilerlerse ilerlesin, insana gizli kalacak bir alanın devamlı bulunacağını hatırlatır.

Lokman Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada otuz birinci, iniş sırasına göre elli yedinci sûredir. Sâffât sûresinden sonra, Sebe’ sûresinden önce Mekke döneminin ortalarında inmiştir. 27-28. âyetlerin veya 27-29. âyetlerin Medine’de indiği söylenirse de bu yöndeki rivayetler güvenilir bulunmamıştır (İbn Âşûr, XXI, 138). almıştır.

وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللّٰهُۜ قُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِۜ بَلْ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ ﴿٢٥﴾
لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَم۪يدُ ﴿٢٦﴾
Karşılaştır 25: Onlara: “Gökleri ve yeri yaratan kimdir?” diye soracak olsan, mutlaka “Allah’tır!” diye cevap verirler. Onlara de ki: “Demek her türlü övgüye lâyık olan da yalnızca Allah’tır. Öyleyse, nasıl oluyor da O’ndan başkasına tapıyorsunuz?” Ne var ki onların çoğu, bu itiraflarının tabiî sonucunun Allah’ın gönderdiği dine uymak olduğunu bilmiyorlar.
Karşılaştır 26: Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ındır. Şüphesiz Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü hamde, övgüye lâyık olan da sadece O’dur.

TEFSİR:

Allah’ı göklerin ve yerin yaratıcısı olarak kabul eden kişinin, tek ilâh ve tek rabbin de yalnızca Allah olduğunu kabul etmesi gerekir. Yine o kişi, yalnızca Allah’ın ibâdet ve taate lâyık olduğunu, yalnızca O’ndan yardım istenebileceğini ve O’ndan başka hiçbir varlığın, din gönderme ve hüküm koyma yetkisine sahip olamayacağını da kabul etmek zorundadır. Çünkü her şeyi yaratandan başkasını ilâh kabul etmek akla aykırıdır. Aynı şekilde bir varlığın yaratıcı olduğuna inanıp, O’nun yarattıkları arasından birini, belâları giderici bir ilâh veya kudret, hüküm ve hâkimiyet sahibi bir varlık olarak görmek hiçbir akıl sahibinin kabul edemeyeceği bir çelişkidir. Diğer taraftan Allah gökler ve yerin yaratıcısı olduğu gibi, göklerde ve yerde bulunan her şeyin de Rabbidir. O, bu kâinatı yaratıp da, başkaları hepsine yahut bir kısmına hükmetsin diye onu kendi hâline terk etmiş değildir. Bilakis O, yarattığı tüm varlıkların tedbirini, terbiyesini, hâkimiyet ve tasarrufunu kudret elinde bulundurmaktadır. Bu sebeple ibâdete lâyık tek varlık O’dur.

Allah’ın hem ilmi ve kudreti hem de bu ulvî sıfatlarının tecellileri nihâyetsizdir. Bunu Cenâb-ı Hak bir misalle beyân etmektedir:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-82-ayeti-ne-anlatiyor-195113-m.jpg
Enâm Suresinin 82. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...