Lokman Sûresi 34. Ayet Tefsiri


34 / 34


Lokman Sûresi Hakkında

Lokmân sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 34 âyettir. İsmini, 12-19. âyetler arasında oğluna yaptığı nasihatleri sebebiyle Lokmân (a.s.)’dan alır. Mushaf tertîbine göre 31, nüzûl sırasına göre 57. sûredir.

Lokman Sûresi Konusu

Sûre, Kur’ân-ı Kerîm’e inanan ve inanmayanların dünya ve âhiretteki durumlarına kısaca temas ettikten sonra Allah Teâlâ’nın varlık ve kudretinin delillerinden bir demet sunar. Lokmân (a.s.)’ın oğluna yaptığı nasihatler üzerinden, Allah’a şükrü, O’na şirk koşmamayı, ana-babaya iyiliği, ihsan şuuruna ermeyi, güzel bir ibâdet hayatını ve ahlâkî kemâli öğütler. Böylece akıl ve tefekkürün gâyesi olan hikmeti, insanlık için bir ideal olarak gösterir. Daha sonra bir kısım vahdaniyet delillerini, insanın Rabbine ve O’nun dinine olan ihtiyacını bildirir. İnsanları, babanın evlâdına evlâdın da babaya fayda vermeyeceği kıyâmet günüyle korkutup, dünyaya ve şeytana aldanmaya karşı ikaz eder. Son olarak, zâhiren bilgisi ne kadar ilerlerse ilerlesin, insana gizli kalacak bir alanın devamlı bulunacağını hatırlatır.

Lokman Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada otuz birinci, iniş sırasına göre elli yedinci sûredir. Sâffât sûresinden sonra, Sebe’ sûresinden önce Mekke döneminin ortalarında inmiştir. 27-28. âyetlerin veya 27-29. âyetlerin Medine’de indiği söylenirse de bu yöndeki rivayetler güvenilir bulunmamıştır (İbn Âşûr, XXI, 138). almıştır.

اِنَّ اللّٰهَ عِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِۚ وَيُنَزِّلُ الْغَيْثَۚ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْاَرْحَامِۜ وَمَا تَدْر۪ي نَفْسٌ مَاذَا تَكْسِبُ غَدًاۜ وَمَا تَدْر۪ي نَفْسٌ بِاَيِّ اَرْضٍ تَمُوتُۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ خَب۪يرٌ ﴿٣٤﴾
Karşılaştır 34: Kıyâmetin ne zaman kopacağının bilgisi yalnız Allah’ın katındadır. Yağmuru O indirir. Rahîmlerde olanı da O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse nerede öleceğini de bilemez. Şüphesiz, her şeyi hakkıyla bilen, her şeyden hakkıyla haberdâr olan yalnız Allah’tır.

TEFSİR:

İnsan için son derece mühim ve kritik olan bu zamanları Cenâb-ı Hakk’ın gizli tutması ve peygamberlerine dahi bildirmemesinin şüphesiz pek çok hikmeti vardır. Bizim anlayabildiğimiz en mühim hikmet, kulun hiçbir an gaflete düşmeksizin ihsan şuuruyla bir kulluk hayatı sürdürmesi ve son nefesinde imanla âhiret âlemine intikâl edip edememe endîşesi içinde olmasıdır. Yağmuru yağdıran ve onu ne zaman, nereye, ne miktar ve ne şekilde yağdıracağını bilen; bütün rahimlerdekini, onların erkek mi dişi mi, beyaz mı kırmızı mı, tam mı noksan mı olduğunu ve her birinin sahip olduğu tüm özellikleri bilen Allah, kıyâmetin de ne zaman kopacağını bilir ve vakti gelince onu koparır. Bu konuda Peygamberimiz (s.a.s.) bile, kıyâmet ne zaman kopacak sorusuna: “Sorulan sorandan daha âlim değildir” diye cevap vermiştir. (bk. Buhârî, İman 37; Müslim, İman 1, 5)

İnsana gelince, ondaki hâkim vasıf cehâlettir. (bk. Ahzâb 33/72) Bilgisi azdır. Onun bilemeyeceği şeyler, bileceklerinden çok fazladır. Zâten ilâhî ferman ona ilimden çok az şey verildiğini beyân eder. (bk. İsrâ 17/85) Yalnız burada sözün akışına uygun olarak ehemmiyetine binâen, kıyâmetin vaktine ilâve olarak hususiyle şu iki hususu da hiç bilmediği belirtilir:

  Hiçbir nefis yarın kazanacağını bilemez. Başına nelerin geleceğini, eline ne geçeceğini, hayır mı yoksa şer mi elde edeceğini bilemez. Bu sebeple kul rızık konusunda başka şeye değil Allah’a güvenmek, O’na tevekkül etmek ve O’ndan istemek mecburiyetindedir. Yani kul Rabbi karşısında her an fakir, muhtaç ve çâresiz bir durumdadır. Bu onun ayrılmaz bir vasfı olduğundan Rabbi’nin huzurunda nihâyetsiz acziyet ve hiçliğinin derin bir idrâki içinde olmalıdır.

  Gerek iyi gerek kötü kim olursa olsun hiçbir nefis nerede öleceğini bilemez. Dolayısıyla hangi iş üzere olursa olsun ölümden emin olamaz ve onu hep aklında tutmak durumunda kalır. Üstelik, kendini daha yakından ilgilendiren küçük kıyâmetin vaktini bilemeyen zavallı insan, büyük kıyâmeti nereden bilecektir?

Allah Teâlâ ise bütün kemâl sıfatlarıyla muttasıf, noksan sıfatlardan münezzehtir. O’nun alîm ve habîr vasıfları da böyledir. O (c.c), olmuşu olacağı, zâhiri bâtını, açığı gizliyi hepsini en iyi bilir. Hepsinden tam olarak haberdârdır. Dolayısıyla tüm insanlığa düşen, kendiliklerinden ürettikleri yanlış inanç bataklıklarından, nefsânî temâyül girdaplarından, kendilerini hapsettikleri daracık fikir ve anlayış kalıplarından, hâsılı her türlü küfür, şirk, günah ve isyân karanlıklarından kurtulmak, Yüce Rabbimizin davet buyurduğu geniş, aydınlık, dosdoğru İslâm caddesine çıkıp, oradan huzur içinde Allah Teâlâ’nın cennet, rızâ ve muhabbetine doğru ebedî bir yolculuğa devam etmektir. İşte şimdi de, Allah’a şükrederek O’na yakınlaşmanın en güzel yolu olan “secde”yi dikkat nazaralarına sunan Secde sûresi, buradaki irşat ve daveti daha da derinleştirmektedir:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-82-ayeti-ne-anlatiyor-195113-m.jpg
Enâm Suresinin 82. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...