A'râf Sûresi 71. Ayet Tefsiri


71 / 206


A'râf Sûresi Hakkında

A‘râf  sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 206 âyettir. İbretli “Ashâb-ı sebt” kıssasını anlatan 163-170. âyetlerin Medine’de indiğine dair rivayetler vardır. Mushaf tertibine göre 7, iniş sırasına göre 39. sûredir. İsmini 46 ve 48. âyetlerde geçen اَلأعْرَافُ (A‘râf ) kelimesinden alır. “A‘râf ”, cennetle cehennem arasında bulunan yerin ismidir. Bu sûrenin ayrıca اَلْم۪يثَاقُ (Mîsâk) ve اَلْم۪يقَاتُ (Mîkat) diye isimleri olmasına rağmen daha çok “A‘râf ” ismiyle anılmıştır.

A'râf Sûresi Konusu

A‘râf  sûresi, hacmine uygun genişlikte ele aldığı Hz. Âdem, Hz. Nûh, Hz. Hud, Hz. Sâlih, Hz. Şuayb ve Hz. Mûsâ kıssaları çerçevesinde Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) Efendimiz’in getirdiği Kur’an’ın gerçek bir kitap olduğunu, ona iman ve itaatin gerekli olduğunu; çünkü âhiretin, hesabın, cennet ve cehennemin kaçınılması imkânsız bir akıbet olduğunu son derece tesirli misallerle ve ibretli tablolarla beyân eder. Ehl-i kitaba da yer yer atıflarda bulunarak, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in sadece Araplara gönderilmiş bir peygamber olmadığını, onun tebliğinin kıyamete kadar bütün insanlığı içine aldığını vurgular. Resûlullah (s.a.s.) ve ona inananlara da, İslâm’ı tebliğ ederken dikkat etmeleri gereken hususları hatırlatır. Özellikle din düşmanlarının tahriklerine karşı sabırlı ve tahammüllü olmalarını; hissî davranıp hedeflerine zarar verecek herhangi bir yanlış adım atmamalarını öğütler. 

A'râf Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada 7., iniş sırasına göre 39. sûredir. Sâd sûresinden sonra, Cin sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. 163-170. âyetlerinin Medine’de indiği de rivayet edilir. Âyet sayısı itibariyle Mekke’de inen sûrelerin en uzunudur, Kur’an’da da en uzun sûrelerin üçüncüsüdür. Bu sebeple “es-seb‘u’t-tıvâl” (yedi uzun sûre) arasında gösterilir. Ayrıca En‘âm sûresiyle birlikte “iki uzun sûre” diye de anılır (İbn Âşûr, VIII/2, s. 5-6).

A'râf Sûresi Fazileti

Rivayete göre Allah Resûlü (s.a.s.), A‘râf  sûresini ikiye bölerek akşam namazında tilâvet etmiştir. (Buhârî, Ezan 98; Nesâî, İftitah 67)

TEFSİR:

Bedbaht kavim, peygamberlerinin nasihatini dinleyip Allah’ın verdiği nimetlere şükredecekleri yerde, inat ve inkârda daha da ileri giderek Hz. Hûd’a hakâret etmeye başladılar. “Ya! Demek sen bize tek olan Allah’a kulluk edelim ve babalarımızın tapa geldikleri putları bırakalım diye geldin ha?” (A‘râf  7/70) diyerek onunla alay ettiler. Sonunda, kendilerini zaman zaman tehdit ettiği azabı başlarına getirmesini isteyecek kadar cür’etkâr bir tavır sergilediler. Bu tutum ve davranışları, üzerlerine ilâhî azabın inmesi hakkındaki hükmün kesinleşmesine sebep oldu. Hz. Hûd onlara bu acı gerçeği haber verdi. Son olarak onları tekrar sarsmak ve uyandırmak için, hiçbir fayda veya zarar vermeye güçleri yetmeyen, atalarının ve kendilerinin uydurdukları isimlerden başka bir anlam ifade etmeyen putlara tapmak suretiyle içinde bulundukları perişan durumu hatırlattı. Gerçek bir delile dayanmayan böyle asılsız bir meselede kendisiyle münakaşa etmelerinin ne kadar yersiz ve mânasız olduğunu izah etmeye çalıştı. Fakat ne çâre ki, artık onların söz dinleyecek halleri yoktu ve ilâhî azabın gelmesini beklemekten başka çare kalmadı. Nihayet beklenen azap, yedi gün sekiz gece durmadan esen, değdiği her şeyi kökünden söküp havaya uçuran, paramparça eden korkunç bir rüzgar halinde geldi. (bk. Hâkka 69/6-8; Ahkâf 46/24-25) Allah bu azapla, âyetlerini yalanlayan ve imana yanaşmayan Âd kavminin kökünü kesti, bir kişi sağ kalmayacak şekilde hepsini tamamen yok etti. Hz. Hûd ve ona inananları ise rahmetiyle kurtardı.

Dikkat edilmelidir ki, nübüvvet rütbesinden daha üstün bir rütbe, risâlet derecesinden daha yüksek bir derece yoktur. Buna rağmen Allah Teâlâ, hem Hz. Hûd’u hem de ona inananları rahmetiyle kurtardığını haber vermektedir. Bunun hikmeti, kurtuluşun yapılan ameller karşılığında hak edilmiş bir durum değil de, ancak Allah’ın fazlı ve rahmetiyle ulaşılacak hayırlı bir netice olduğunu bildirmektir. Buna göre kurtulan herkes ancak Cenâb-ı Hakk’ın lütf u keremi ile kurtulmuştur ve kurtulacaktır. (Kuşeyrî, Letâifu’l-işârât, I, 341)

72. âyette helâk olmanın sebebinin Allah’ın âyetlerini yalanlama ve imansızlık olduğuna, kurtuluş yolunun ise Allah’ın âyetlerini doğrulama ve bunlara iman olduğuna dikkat çekilmektedir.

İnsanlığın yaşadığı bir başka ibretli misal de Semûd kavminin halidir:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-82-ayeti-ne-anlatiyor-195113-m.jpg
Enâm Suresinin 82. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...