A'râf Sûresi 43. Ayet Tefsiri


43 / 206


A'râf Sûresi Hakkında

A‘râf  sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 206 âyettir. İbretli “Ashâb-ı sebt” kıssasını anlatan 163-170. âyetlerin Medine’de indiğine dair rivayetler vardır. Mushaf tertibine göre 7, iniş sırasına göre 39. sûredir. İsmini 46 ve 48. âyetlerde geçen اَلأعْرَافُ (A‘râf ) kelimesinden alır. “A‘râf ”, cennetle cehennem arasında bulunan yerin ismidir. Bu sûrenin ayrıca اَلْم۪يثَاقُ (Mîsâk) ve اَلْم۪يقَاتُ (Mîkat) diye isimleri olmasına rağmen daha çok “A‘râf ” ismiyle anılmıştır.

A'râf Sûresi Konusu

A‘râf  sûresi, hacmine uygun genişlikte ele aldığı Hz. Âdem, Hz. Nûh, Hz. Hud, Hz. Sâlih, Hz. Şuayb ve Hz. Mûsâ kıssaları çerçevesinde Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) Efendimiz’in getirdiği Kur’an’ın gerçek bir kitap olduğunu, ona iman ve itaatin gerekli olduğunu; çünkü âhiretin, hesabın, cennet ve cehennemin kaçınılması imkânsız bir akıbet olduğunu son derece tesirli misallerle ve ibretli tablolarla beyân eder. Ehl-i kitaba da yer yer atıflarda bulunarak, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in sadece Araplara gönderilmiş bir peygamber olmadığını, onun tebliğinin kıyamete kadar bütün insanlığı içine aldığını vurgular. Resûlullah (s.a.s.) ve ona inananlara da, İslâm’ı tebliğ ederken dikkat etmeleri gereken hususları hatırlatır. Özellikle din düşmanlarının tahriklerine karşı sabırlı ve tahammüllü olmalarını; hissî davranıp hedeflerine zarar verecek herhangi bir yanlış adım atmamalarını öğütler. 

A'râf Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada 7., iniş sırasına göre 39. sûredir. Sâd sûresinden sonra, Cin sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. 163-170. âyetlerinin Medine’de indiği de rivayet edilir. Âyet sayısı itibariyle Mekke’de inen sûrelerin en uzunudur, Kur’an’da da en uzun sûrelerin üçüncüsüdür. Bu sebeple “es-seb‘u’t-tıvâl” (yedi uzun sûre) arasında gösterilir. Ayrıca En‘âm sûresiyle birlikte “iki uzun sûre” diye de anılır (İbn Âşûr, VIII/2, s. 5-6).

A'râf Sûresi Fazileti

Rivayete göre Allah Resûlü (s.a.s.), A‘râf  sûresini ikiye bölerek akşam namazında tilâvet etmiştir. (Buhârî, Ezan 98; Nesâî, İftitah 67)

TEFSİR:

42. âyette söz arasında yer alan “Biz kimseyi gücü yetmediği şeylerden sorumlu tutmayız” kaydı, cennete girmek için takat getirilmeyecek işlerin altına girme şartının olmadığını, herkesin, gücü yettiği kadar ibâdet ve taata devam ettiği takdirde cennete girebilme imkânına sahip olduğunu haber verir.

Cennet ebedî huzur, surûr, saadet, selâmet ve mutluluk yurdudur. Cenâb-ı Hak kullarını “dâru’s-selâm”a davet etmektedir. (bk. Yûnus 10/25) Dünyada insanların huzur ve mutluluğunu bozan en kötü illet, kalpte diğer insanlara karşı beslenen kin, nefret, haset ve düşmanlık duygularıdır. Bu menfi duygular, insanlar arasında oluşması istenen sevgi ve kardeşliği engeller, dostluklara mâni olur. Halbuki cennet, aynı zamanda mü’minlerin dost oldukları ve koltuklar üzerinde karşılıklı oturup muhabbetle birbiriyle sohbet ettikleri feyiz ve bereket mekanıdır. Bu sebeple Yüce Mevlâmız, cennetine kabul buyurduğu mü’min kullarının, göğüslerinde bulunan sevgi ve kardeşliğe mâni kin ve nefretin tamamını söküp atacak, kalplerindeki mânevî arızâları bütünüyle temizleyecektir. Böylece aralarında sevgiden başka bir şey kalmayacak ve altlarından ırmaklar akan cennetlerde Hak Teâlâ’nın ikram buyurduğu sayısız nimetlerle nimetleneceklerdir. Onlar bu büyük mükafatı Allah’tan bilerek O’na hamdedecekler, Cenâb-ı Hak da bir iltifat olmak üzere “bu cennete dünyada yaptıkları sâlih ameller sayesinde vâris olduklarını” beyân buyuracaktır. Burada derin bir kulluk şuuru ve terbiyesiyle ilâhî lütfun büyük bir tecellisi vardır. Dolayısıyla mü’min çalışmalı, fakat başarıyı Allah’tan bilmeli; ameline aldanmayıp dâima ilâhî hidâyete sığınmalıdır. Yapılan sâlih amellerin ancak Allah’ın yardımıyla cennete girebilme sebebi olduğunu unutmamalıdır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.):

“- Sizden hiçbiriniz ameli sâyesinde cennete giremez” buyurdu. Ashâb-ı kirâmın:

“- Sende mi ey Allah’ın Rasülü!” demeleri üzerine de:

“- Ben dahi Allah’ın kendinden bir rahmete ve bir lütfa beni bandırması hali müstesnâ. Dolayısıyla oraya ancak Allah’ın fazlı ve rahmetiyle girebilirsiniz” karşılığını verdi. (Buhârî, Rikâk 18; Müslim, Munafıkûn 71-73)

Resûlullah (s.a.s.), bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur:

“Cennetlikler cennete girince bir kimse şöyle seslenir: «Siz cennette ebediyen yaşayacak, hiç ölmeyeceksiniz. Hep sağlıklı kalacak, hiç hastalanmayacaksınız. Hep genç kalacak, hiç yaşlanmayacaksınız. Hep nimet ve mutluluk içinde yaşayacak, hiç keder ve sıkıntı çekmeyeceksiniz.” Resûl-i Ekrem (s.a.s.) sözüne devamla buyurdu ki: “Onlara şöyle seslenileceğini bildiren: «Dünyada yaptığınız iyi amellere karşılık mirasçı olduğunuz muhteşem cennet işte budur!» (A‘râf  7/43) âyeti de bunu göstermektedir.” (Müslim, Cennet 22)

 Gelen âyetlerde cennetliklerle cehennemlikler arasındaki konuşmaların yer aldığı; bir yanda sevinç ve mutluluk sadâlarının, diğer yanda pişmanlık, bedbahtlık ve azap çığlıklarının yükseldiği pek dehşetli âhiret sahneleri gözler önüne serilmektedir:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-59-ayeti-ne-anlatiyor-195002-m.jpg
Enâm Suresinin 59. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/kaf-suresinin-tefsiri-195001-m.jpg
Kaf Suresinin Tefsiri

Kâf sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 45 âyettir. İsmini 1. âyette geçen ق (Kāf) harfinden alır. Resmî tertîbe göre 50, iniş sırasına göre 34. sûredir. ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2020/03/yasin-suresinin-okunusu-ve-anlami-171428-m.jpg
Yasin Suresinin Okunuşu ve Anlamı

Yasin suresi Mekke’de nazil olmuştur. 83 ayettir. İsmini birinci ayette geçen يٰسٓ (Yasin) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, nüzul (İniş) sırası ...