Tekvir Sûresi 19-21. Ayet Tefsiri


19-21 / 29


Tekvir Sûresi Hakkında

Tekvîr sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 29 âyettir. İsmini, birinci âyette geçen ve “dürüldü, sarıldı” mânasına gelen كُوِّرَتْ (kuvviret) kelimesinin masdarından alır. Mushaf tertîbine göre 81, iniş sırasına göre ise 7. sûredir.

Tekvir Sûresi Konusu

Sûrede kıyâmet ve mahşerin insanı dehşete düşürücü manzaralarına yer verilir. Vahiy, Kur’an ve peygamberliğin mâhiyeti üzerinde durulur.

Tekvir Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada seksen birinci, iniş sırasına göre yedinci sûredir. Tebbet sûresinden sonra, A‘lâ sûresinden önce Mekke’de inmiştir.

Tekvir Sûresi Fazileti

Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Kıyâmet gününe aynen gözleriyle görür gibi bakmak isteyen Tekvîr, İnfitâr ve İnşikak sûrelerini okusun.” (Tirmizî, Tefsiru’l-Kur’an 74)

اِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَر۪يمٍۙ ﴿١٩﴾
ذ۪ي قُوَّةٍ عِنْدَ ذِي الْعَرْشِ مَك۪ينٍۙ ﴿٢٠﴾
مُطَاعٍ ثَمَّ اَم۪ينٍۜ ﴿٢١﴾
Karşılaştır 19: Şüphesiz Kur’an, çok şerefli bir Elçi’nin getirdiği sözdür.
Karşılaştır 20: Bir Elçi ki pek kuvvetli, arşın sahibi yanında çok itibarlı.
Karşılaştır 21: Orada sözü dinlenir, kendisine son derece güvenilir.

TEFSİR:

Şerefli elçiden maksat, Cebrâil (a.s.)’dır. Kur’ân-ı Kerîm’i Levh-i Mahfuz’dan alıp Resûlullah (s.a.s.)’e o getirdiği için, Kur’an onun sözü olarak tavsif edilmiştir. Nitekim Hâkka sûresi 40. âyette de, Kur’an’ı Cebrâil (a.s.)’dan alıp tebliğ eden kişi olması hasebiyle, Kur’an Resûlullah (s.a.s.)’in sözü olarak beyân edilmişti. Cebrâil’in burada sayılan “kuvvetli, arşın sahibi katında itibarlı, kendine itaat edilen ve güvenilir” vasıflarıyla tanıtılması, onun vahiy konusunda ne kadar ehliyetli ve liyakatli olduğunu gösterir. Aslında aynı vasıflar Peygamberimiz (s.a.s.) için de geçerlidir. Zira o Allah’ın vahyini tebliğ edecek kuvvet ve liyâkata sahiptir. Onun Allah katında yüce bir makamı ve itibarı vardır. Beşerin efendisidir, Makâm-ı Mahmud’un sahibidir. Dini koruma ve tebliğde en güvenilir insandır. En meşhur vasfı “el-Emîn”dir. Allah’a itaat eden mü’minler ona da itaat etmekle mükelleftir. Buna göre Kur’ân-ı Kerîm, içine hiçbir şüphenin karışamayacağı en sağlam, en güvenilir yollarla Peygamberimiz (s.a.s.)’e gelmiş, o da vahyi aldığı şekilde, hiçbir tahrif ve tebdile uğratmadan dosdoğru olarak insanlığa tebliğ etmiştir.

Çünkü:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/hicr-suresinin-9-ayeti-ne-anlatiyor-197610-m.jpg
Hicr Suresinin 9. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/insanliga-son-cagri-197603-m.jpg
İnsanlığa Son Çağrı

Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/ibrahim-suresinin-44-ayeti-ne-anlatiyor-197579-m.jpg
İbrahim Suresinin 44. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/allahin-ismini-zikrettigi-sahabi-197577-m.jpg
Allah’ın İsmini Zikrettiği Sahabi

Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/ibrahim-suresinin-41-ayeti-ne-anlatiyor-197566-m.jpg
İbrahim Suresinin 41. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/kuran-i-kerimi-anlamak-neden-onemlidir-197561-m.jpg
Kur’an-ı Kerim’i Anlamak Neden Önemlidir?

Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...