Tahrîm sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 12 âyettir. “Tahrîm”, “haram kılmak” demektir. Birinci âyette Resûlullah (s.a.s.)’in, bazı helâl gıdaları, geçici bir süre kendine haram kılmasından bahsedildiği için bu ismi almıştır. Mushaf tertîbine göre 66, nüzûl sırasına göre ise 106. sûredir.
Resûlullah (s.a.s.) ile hanımları arasında vuku bulan bir hâdiseden hareketle aile içi münâsebetler ele alınır. Hem Efendimiz (s.a.s.)’in hanımları, hem de diğer mü’minlere öğütler verilir. Dikkat çekici iki örnekle, inanan ve inanmayan kadınların âkıbetleri gözler önüne serilir.
Mushaftaki sıralamada altmış altıncı, iniş sırasına göre yüz yedinci sûredir. Hucurât sûresinden sonra, Tegåbün sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur.
“Mücâhede”; cihad etmek, savaşmak, mücâdele etmek, uğraşmak demektir. İslâm’ın öğretilmesi, yaşanması, yaşatılması ve yayılması için bütün gücümüzü ortaya koyarak uğraşmaktır. Ezici güç ve susturucu delillerle onun önündeki engelleri kaldırmaya çalışmaktır. Cenâb-ı Hak, Peygamberimiz (s.a.s.)’e ve onun şahsında bütün mü’minlere din hususunda işi sıkı tutmayı emretmektedir. Bunun başında da din düşmanlarına karşı dikkatli ve uyanık olmak, dini faaliyetleri onların zararlarından korumak gelir. Dolayısıyla kâfirlere karşı öncelikle onları Allah’ın dinine davet etmekle ve gerektiğinde savaşmak suretiyle cihad edilmelidir. Münafıklara karşı ise sertlikle, delilleri ortaya koymakla ve onlara âhiretteki hallerini öğretmekle cihad edilmelidir. Bu hususta olabildiği kadar kararlı ve sert bir tavır takınılmalıdır. Çünkü kâfir ve münafıklar, din düşmanlığı yaparak sadece kendilerine zarar vermemekte, aynı zamanda Allah yolundan uzaklaşmalarına sebep oldukları başka insanlara da büyük zarar vermektedirler.
Şimdi, sûrenin başından beri anlatılmakta olan konunun daha iyi anlaşılması için biri olumsuz diğeri olumlu iki örnek verilir. İlki olumsuz:Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...