Tahrîm sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 12 âyettir. “Tahrîm”, “haram kılmak” demektir. Birinci âyette Resûlullah (s.a.s.)’in, bazı helâl gıdaları, geçici bir süre kendine haram kılmasından bahsedildiği için bu ismi almıştır. Mushaf tertîbine göre 66, nüzûl sırasına göre ise 106. sûredir.
Resûlullah (s.a.s.) ile hanımları arasında vuku bulan bir hâdiseden hareketle aile içi münâsebetler ele alınır. Hem Efendimiz (s.a.s.)’in hanımları, hem de diğer mü’minlere öğütler verilir. Dikkat çekici iki örnekle, inanan ve inanmayan kadınların âkıbetleri gözler önüne serilir.
Mushaftaki sıralamada altmış altıncı, iniş sırasına göre yüz yedinci sûredir. Hucurât sûresinden sonra, Tegåbün sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur.
Allah, kâfirlere Hz. Nûh ve Hz. Lut’un hanımlarını örnek gösterir. Bunlar iki sâlih kişinin, iki Peygamber’in nikahlı hanımları idiler. Dolayısıyla dünya ve âhiret mutluluğunu kazanabilecek bir mevkide bulunuyorlardı. Fakat onlar bulundukları bu mevkiin kıymetini bilemediler ve fırsatı değerlendiremediler. Bilakis onlara hıyanet ettiler. Nankörlük, küfür ve imansızlık yolunu tercih ettiler. Nûh’un karısı ona deli demiş, arabozuculuk yapmış ve Nûh’un sır olarak telakki ettiği vahiy haberlerini müşriklere duyurmuştu. Lût’un karısı da münafıklık etmiş, evinde duyduğunu kavmine ulaştırmıştı. Lût’un gizli gelen misafirlerini de haber vermişti. Dolayısıyla bunların yaptığı “hıyânet”ten maksat, münafıklık ederek emanete hıyanet etmeleridir. Yoksa “ahlâksızlık ve zina” değildir. Fakat bir peygambere karşı en küçük bir hıyanet bile küfür olacağından, bunlar az önce belirtildiği gibi, imana karşı küfrü tercih etmek ve peygambere karşı kâfirlere destek olmak suretiyle en büyük hıyâneti yapmışlar ve böylece Allah’ın gazabına uğramışlardır.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Allah’ın sâlih kulu olan o iki peygamber, hanımlarını Allah’ın azabından kurtaramamışlardır. O kadınlara, kocalarının iyi kimseler olması, peygamberliği ve kurtarmak için gösterdikleri gayretler zerre kadar fayda vermemiştir. Nûh (a.s.) hanımını gemisine alamamış (bk. Hûd, 11/40), Lût (a.s.) da hanımını kendi şehrinden, helak olacakların arasından dışarı çıkaramamıştır. (bk. Hûd, 11/81) Her ikisi de cehennemlik olmuştur. İşte bu, bütün kâfirler için darb-ı mesel olmuş bir nümûnedir. Peygamberler her ne kadar küfredenleri ıslah etmek, kurtarmak isteseler de imana gelmeyen, küfür ve hıyanete tevbe etmeyenleri, eşleri bile olsa Allah’ın azabından kurtaramazlar. Herkes kendi ameline göre karşılık görür. Onun için gerek peygamberlerin, gerek diğer iyi insanların eşleri, bütün kadınlar, kocalarının ve yakınlarının derecelerine, Allah katındaki makamlarına aldanmayıp Allah’tan korkmalı ve kendileri iyiliğe çalışmalıdırlar.
Olumlu örneğe gelince:"Meryem oğlu İsa da: “Ey İsrâiloğulları! Ben size Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberim; daha önce inen Tevrat’ı doğrulamak ve benden sonra g ...
Enbiya suresinin 69. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 69. Ayet Arapça: قُلْنَا يَا نَارُ كُون۪ي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلٰٓى اِبْرٰه۪يمَۙ Enbi ...
"Allah’a ve Rasûlü’ne gerektiği gibi inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihâd edersiniz. Eğer bilirseniz, sizin için hayırlı olan bu ...
Enbiya suresinin 46. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 46. Ayet Arapça: وَلَئِنْ مَسَّتْهُمْ نَفْحَةٌ مِنْ عَذَابِ رَبِّكَ لَيَقُولُنَّ يَا وَ ...
Enbiya suresinin 37. ayetinde şöyle buyrulur: Enbiya Suresi 37. Ayet Arapça: خُلِقَ الْاِنْسَانُ مِنْ عَجَلٍۜ سَاُر۪يكُمْ اٰيَات۪ي فَلَا تَسْتَعْجِ ...
Saff sûresi Medine’de nâzil olmuştur. 14 âyettir. İsmini, 4. ayetinde geçen صَفًّا (saffen) kelimesinden alır. Sûrenin “İsa” ve اَلْحَوَارِيُّونَ (Hav ...