Rahmân Sûresi 46-47. Ayet Tefsiri


46-47 / 78


Rahmân Sûresi Hakkında

Rahmân sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 78 âyettir. İsmini 1. âyette geçen Allah Teâlâ’nın اَلرَّحْمٰنُ  (Rahmân) ism-i şerîfinden alır. Bu isim, sûrenin muhtevasıyla da alakalıdır. Zira sûrede baştan sona kadar Allah’ın rahmeti ve rahmetinin tezahürleri zikredilir. Mushaf tertîbine göre 55, nüzûl sürecine göre 97. sûredir.

Rahmân Sûresi Konusu

Allah Teâlâ’nın nihâyetsiz rahmeti ve bu rahmetin en büyük tecellisinin Kur’ân-ı Kerîm’i indirip insanı onu anlayacak ve anlatacak şekilde yaratması olduğu hatırlatılır. Kamer süresi 49. âyette bahsedilen “her şeyin bir ölçüye göre yaratılmasının” bir tefsiri sadedinde göklerde ve yerde bulunan ilâhî nizama, şaşmaz ölçü ve ahenge dikkat çekilir. Cenâb-ı Hakk’ın insan ve cinlere bahşettiği büyük nimetleri sayılır. Her nimet hatırlatıldıkça “Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?” (Rahmân 55/13) ikazı tekrar edilir. İnkârcı ve nankörlerin cehennemdeki cezalarına kısaca temas edildikten sonra, iyilik ve ihsan sahiplerine va’dedilen kat kat cennetlerin ve o cennetlerde yığınla kaynaşan nimetlerin genişçe tasviri yapılır. 

Rahmân Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada elli beşinci, iniş sırasına göre doksan yedinci sûredir. Ra‘d sûresinden sonra, İnsân sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur. Tamamının Mekkî olduğu veya bir kısmının Mekke’de bir kısmının ise Medine’de indiği görüşleri de vardır (Zemahşerî, IV, 49). Şevkânî, sûrenin hem Mekke’de hem de Medine’de indiğine dair rivayetler bulunduğu dikkate alınarak kısmen Mekkî kısmen Medenî olduğunu kabul etmenin uygun olacağını belirtir (V, 151).

Rahmân Sûresi Fazileti

         Sûrede, edebiyatımızda terciibend denen edebî sanat benzeri bir üslûpla, “Artık rabbinizin nimetlerinden hangisini inkâr edebilirsiniz?” anlamındaki cümleye otuz bir defa yer verilmiştir.

وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ جَنَّتَانِۚ ﴿٤٦﴾
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۙ ﴿٤٧﴾
Karşılaştır 46: Rabbinin huzuruna çıkıp hesap vermekten korkan kimseye iki cennet vardır.
Karşılaştır 47: Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kud­re­tini yalanlayabilirsiniz?

TEFSİR:

Yüce Rabbinin azamet ve kudretinden korkan, mahşer günü O’nun huzurunda hesap vermekten titreyerek dünyada küfür, isyan ve günahlardan sakınıp iman-ı kâmil ile büyük bir tâzim içinde;  İyiliğin mükâfatı böyle iyilikten başka ne olabilir ki?” (Rahman 55/60) âyetinin delâletiyle ihsan kıvamında O’na itaat ve şükre devam edenlere iki cennet va‘dedilmektedir. Bu iki cennetin hangi cennetler olduğu hususunda şu izahlar yapılmıştır:

    Birisi cinler, birisi insanlar için olan iki cennet mânasınadır. Çünkü Rahman sûresinde baştan sona sürekli olarak bu iki gruptan bahsedilmektedir.

    Birisi taatlar için, diğeri ise günahları terkten ötürü verilen cennettir. Çünkü kullar her ikisi ile de mükellef tutulmuşlardır.

    Birisi mükâfat olarak, diğeri ise mükâfata ilave olarak verilen cennettir.

    Bununla, birisi maddî, diğeri ise ruhî/manevî olan iki cennet kastedilmiştir. Buna göre maddî cennette bulunanlar, nimetler içindedirler. Rûhî cennette olanlar ise, “ravh, ruhî rahatlık” içindedirler. Bu mânaya göre, “Onu bekleyen sonsuz bir rahatlık ve mutluluk, güzel ve hoş kokulu rızıklar ve nimetlerle dolu cennetlerdir” (Vâkıa 56/89) ayeti buna açıklık getirmektedir. Çünkü Rabbinden gerçek mânada korkanlar “mukarrabîn” yani Allah’a en yakın olan kullar kısmındandırlar. Mukarrebler ise, Vâkıa sûresinin ilgili âyetinde haber verildiği üzere “ravh”da yani ruhî rahatlıkta, “reyhan”da yani güzel kokulu hoş rızıklar içinde ve nimetlerde dopdolu cennettedirler.

    Biri dünyada İslâm ümmeti ve İslâm devketi cenneti, diğeri âhirette ebedî sel3amet ve saadet diyârı olan cennettir. (Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXIX, 108-109; Elmalılı, Hak Dini, VII, 4687)

    Bu cennetlerden biri, Rabbinden korkan kul için yaratılmış olan, diğeri onun sonradan vâris olacağı cennettir.

    Bu cennetlerden biri müttaki kulun kendisinin kaldığı, diğeri eşlerinin kaldığı cennettir. Nitekim dünyada bir kısım imkân sahipleri böyle yapmaktadırlar.

    Bunlardan biri mesken olarak kullandığı, diğeri bahçe olarak kullandığı iki cennettir.

    Biri cennet saraylarının alt katları, diğeri üst katlarıdır.

    Biri, insana takvâ hayatının kazandırdığı dünya cenneti, diğeri yine takvâ hayatının sebep olduğu ukbâ cennetidir. (Kurtubî, el-Câmi‘, XVII, 177)

Bu âyet-i kerîmenin nüzûl sebebi olarak şu olay zikredilir:

Hz. Ebubekr (r.a.) bir gün düşünüp, kıyamet, mizan, cennet, ateş, meleklerin dizilmeleri, göklerin katlanışı dağların serpilip dağılışı, güneşin dürülmesi ve yıldızların parçalanışı hakkında fikir yürütmüş de, “İsterdim ki, ben şu yeşilliklerden bir yeşillik olsaydım, hayvanlar gelip beni yeselerdi. Ben yaratılmamış olsaydım” demişti. İşte bunun üzerine bu âyet nâzil olmuştu.  (Suyûtî, Esbâbu’n-Nuzûl, s. 225)

Anlatıldığına göre; Hz. Ömer zamanında bir genç, mescide ve ibâdete devam ederdi. Derken bir kıza aşık oldu. Birgün kız tenhada yanına geldi, konuştular sonra gencin gönlü ona meyletti, bunun üzerine genç çığlıkla hıçkırdı ve arkasından bayıldı. Onun bir amcası vardı, geldi onu yüklenip evine götürdü. Genç ayılıp kendine geldiği vakit: “Ey amca! Hz. Ömer’e git benden selam söyle ve ona sor ki; Rabbinin makamından korkan kimseye ne vardır? Bunun üzerine amcası gitti durumu Hz. Ömer’e haber verdi. Ancak genç arkasından bir çığlıkla daha hıçkırıp vefat etti. Hz. Ömer bu olaya vâkıf olunca: “Sana iki cennet var, sana iki cennet” dedi. (Ali elüMütteki, Kenzü’l-Ummâl, II, 516-517)

Bu iki cennette bulunan nimetler ve güzellikler şöyle haber verilir:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/insanliga-son-cagri-197603-m.jpg
İnsanlığa Son Çağrı

Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/ibrahim-suresinin-44-ayeti-ne-anlatiyor-197579-m.jpg
İbrahim Suresinin 44. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/allahin-ismini-zikrettigi-sahabi-197577-m.jpg
Allah’ın İsmini Zikrettiği Sahabi

Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/ibrahim-suresinin-41-ayeti-ne-anlatiyor-197566-m.jpg
İbrahim Suresinin 41. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/kuran-i-kerimi-anlamak-neden-onemlidir-197561-m.jpg
Kur’an-ı Kerim’i Anlamak Neden Önemlidir?

Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/ibrahim-suresinin-31-ayeti-ne-anlatiyor-197546-m.jpg
İbrahim Suresinin 31. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: قُلْ لِعِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِنْ قَبْل ...