Rahmân Sûresi 14-16. Ayet Tefsiri


14-16 / 78


Rahmân Sûresi Hakkında

Rahmân sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 78 âyettir. İsmini 1. âyette geçen Allah Teâlâ’nın اَلرَّحْمٰنُ  (Rahmân) ism-i şerîfinden alır. Bu isim, sûrenin muhtevasıyla da alakalıdır. Zira sûrede baştan sona kadar Allah’ın rahmeti ve rahmetinin tezahürleri zikredilir. Mushaf tertîbine göre 55, nüzûl sürecine göre 97. sûredir.

Rahmân Sûresi Konusu

Allah Teâlâ’nın nihâyetsiz rahmeti ve bu rahmetin en büyük tecellisinin Kur’ân-ı Kerîm’i indirip insanı onu anlayacak ve anlatacak şekilde yaratması olduğu hatırlatılır. Kamer süresi 49. âyette bahsedilen “her şeyin bir ölçüye göre yaratılmasının” bir tefsiri sadedinde göklerde ve yerde bulunan ilâhî nizama, şaşmaz ölçü ve ahenge dikkat çekilir. Cenâb-ı Hakk’ın insan ve cinlere bahşettiği büyük nimetleri sayılır. Her nimet hatırlatıldıkça “Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?” (Rahmân 55/13) ikazı tekrar edilir. İnkârcı ve nankörlerin cehennemdeki cezalarına kısaca temas edildikten sonra, iyilik ve ihsan sahiplerine va’dedilen kat kat cennetlerin ve o cennetlerde yığınla kaynaşan nimetlerin genişçe tasviri yapılır. 

Rahmân Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada elli beşinci, iniş sırasına göre doksan yedinci sûredir. Ra‘d sûresinden sonra, İnsân sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur. Tamamının Mekkî olduğu veya bir kısmının Mekke’de bir kısmının ise Medine’de indiği görüşleri de vardır (Zemahşerî, IV, 49). Şevkânî, sûrenin hem Mekke’de hem de Medine’de indiğine dair rivayetler bulunduğu dikkate alınarak kısmen Mekkî kısmen Medenî olduğunu kabul etmenin uygun olacağını belirtir (V, 151).

Rahmân Sûresi Fazileti

         Sûrede, edebiyatımızda terciibend denen edebî sanat benzeri bir üslûpla, “Artık rabbinizin nimetlerinden hangisini inkâr edebilirsiniz?” anlamındaki cümleye otuz bir defa yer verilmiştir.

خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِۙ ﴿١٤﴾
وَخَلَقَ الْجَٓانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍۚ ﴿١٥﴾
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٦﴾
Karşılaştır 14: Allah insanı kiremit gibi pişmiş bir çamurdan yarattı.
Karşılaştır 15: Cinleri de dumanı olmayan saf bir ateş alevinden yarattı.
Karşılaştır 16: Öyleyse, ey insanlar ve cinler, Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalanlayabilirsiniz?

TEFSİR:

Kur’ân-ı Kerîm, Âdem’in topraktan yaratılma safhalarını haber verir. Burada onun kiremit gibi pişmiş, vurunca ses veren kuru bir çamurdan yaratılma safhasına temas eder. Çünkü اَلصَّلْصَالُ (salsâl), dokununca tıngır tıngır sesi işitilebilen “kuru çamur” demektir. اَلْفَخَّارُ (fehhâr) ise iyice pişmiş kiremit, testi, çömlek anlamındadır. Allah Teâlâ, hayat emaresinden bu kadar uzak olan bir nesneden insanı yaratıp ona can vermiştir. Bu O’nun yüce kudretini gösterir. Cinleri de dumansız saf bir ateş alevinden yaratmıştır.

Cinlerin yaratılış maddesi olarak zikredilen اَلْمَارِجُ (mâric) kelimesi şu anlamlara gelir:

  Hâlis ateş ya da dumansız saf alev.

  “Merec” ihtilât yani karışma mânası olması itibariyle, “mâric” karışık, dumanlı bir ateş anlamına da gelebilir. Nitekim Hicr sûresi 27. âyette geçen نَارُ السَّمُومُ (nâru’s-semûm) “zehirli ateş” tâbirine “karışık” mânası daha uygun düşmektedir. Yalnız bununla “her şeye nüfuz edebilen ve karışan” mânasında ateşin hakikati ifade edilmiş olsa gerektir.

  Mâric kelimesi, “haltedici” yani karıştırıcı mânasına da gelebilir. Bu da ateşin, yani hararetin eşya üzerindeki kimyevî bir özelliğini belirtmiş olur.

Bu ayetten anlaşıldığına göre cinler, salt ruhi varlıklar olmayıp onların da maddi cisimleri vardır. Onlar hâlis bir ateşten yaratıldıkları için, topraktan yaratılmış olan insanlar onları göremezler. (bk. A‘râf  7/27) Ayrıca cinler hızlı hareket etmekte, değişik şekillere dönüşmekte ve topraktan yaratılmış olan insanın görünmeden giremeyeceği yerlere, hiç hissettirmeden girebilmektedirler.

İnsanı ve cini yaratan Allah olduğu gibi aynı zamanda:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/03/huvallahullezi-tefsiri-198692-m.jpg
Hüvallahüllezi Tefsiri

Hüvallahüllezi, Haşr suresinin son 3 ayetidir. Huvallahüllezi'de Allah'ın bazı isimleri zikredilir. Hüvallahüllezi Tefsiri (Haşr Suresi 22-24. Ayetle ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/03/kuran-nasil-bir-kitaptir-198691-m.jpg
Kur’an Nasıl Bir Kitaptır?

Allah’ın emirlerine sarılıp yasaklarından kaçınanlara[1] ve bütün insanlara bir hidayet kaynağı olan Kur’an’ın indirilmeye başlandığı rahmet ayı olan ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/03/hasr-suresinin-tefsiri-198681-m.jpg
Haşr Suresinin Tefsiri

Haşr sûresi Medine’de inmiştir. 24 âyettir. İsmini, ikinci âyette geçip “sevkiyat için bir yere toplama” mânasına gelen اَلْحَشْرُ (haşr) kelimesinden ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/03/huvallahulleziyi-okumanin-fazileti-198682-m.jpg
Hüvallahüllezi'yi Okumanın Fazileti

Malik b. Yesâr`dan rivayet edildiğine göre Rasûlüllah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim sabahleyin üç defa "euzubillahis-Semî`il-Alîmi mines-şeytanirrac ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/03/meryem-suresinin-87-ayeti-ne-anlatiyor-198663-m.jpg
Meryem Suresinin 87. Ayeti Ne Anlatıyor?

Meryem Suresinin 87. ayetinde şöyle buyrulur: Meryem Suresi 87. Ayet Arapça: لَا يَمْلِكُونَ الشَّفَاعَةَ اِلَّا مَنِ اتَّخَذَ عِنْدَ الرَّحْمٰنِ ع ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2025/03/kuranla-sidk-yolculugu-198613-m.jpg
Kur’an’la Sıdk Yolculuğu

Ramazan oruç ve Kur’an ayıdır. Bakara 183’te daha öncekilere olduğu gibi İslam ümmetine de farz kılındığı bildirilen oruçtan maksadın takvaya erişmek ...