Neml Sûresi 56. Ayet Tefsiri


56 / 93


Neml Sûresi Hakkında

Neml sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 93 âyettir. İsmini 18. âyette geçen ve “karıncalar” mânasına gelen اَلنَّمْلُ (neml) kelimesinden alır. Sûrenin, Hz. Süleyman ve Sebe’ melikesi kıssasına geniş yer vermesi sebebiyle “Süleyman sûresi” ve Hüdhüd adlı kuştan bahsedilmesi sebebiyle de “Hüdhüd sûresi” isimleri de vardır. Mushaf’taki resmi sırası itibarıyla 27, iniş sırasına göre ise 48. sûredir. İçinde tilâvet secdesi bulunmaktadır.

Neml Sûresi Konusu

Sûre, ana konu olarak İslâm’ın inanç esaslarından bahseder. Allah’ın varlığı ve birliği, peygamberlik, vahiy gerçeği ve ilâhî kitaplar, âhiret hayatı mevzuları işlenir. İşlenen mevzulara ışık tutması bakımından Hz. Mûsâ, Hz. Dâvûd ve Hz. Süleyman, Hz. Sâlih ve Hz. Lût’un kıssalarından birer kesit takdim edilir. Allah Teâlâ’nın kâinattaki kudret ve azamet tecellilerinden misaller verilerek akıllar ve kalpler tevhidin idraki için harekete geçirilir. Kıyâmetin büyük alametlerinden biri olan دابة الأرض (dâbbetü’l-arz) bu sûrede anlatılır. Kıyâmet ve mahşer manzaralarına kısa bir dokunuştan sonra, dünyada iman ve sâlih ameller peşinde koşanlarla, nefeslerini günahlar ve nefsânî arzular yollarında hebâ edenlerin âkıbetleri gözler önüne serilir. Kurtuluş yolu olarak da Allah’a kulluk etmek, O’na teslim olmak, Kur’ân-ı Kerîm’i mânasını anlayarak okumak, sapıklıktan uzak durup hidâyet yollarına yönelmek ve hiçbir şeyden gâfil olmayan Allah’ı hamde devam etmek gösterilir.

Neml Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada yirmi yedinci, iniş sırasına göre kırk sekizinci sûredir. Şuarâ sûresinden sonra, Kasas sûresinden önce Mekke’de inmiştir.

TEFSİR:

Lût kavminin müptelâ olduğu günah, çirkinliği açık olan bir günahtı. Aslında kendileri de bunun kötülüğünün farkında idiler. Buna rağmen bile bile onu yapıyorlardı. Onlar, erkeğin şehvetini tatmin için erkeğin değil, kadının yaratılmış olduğunu biliyorlardı. Zira kadınla erkek arasındaki fark, onların anlamayacağı kadar kapalı değildi. Fakat yine de bu çirkin işi göz göre göre yapıyorlardı. Üstelik onlar bu hayasızlığı, hiçbir şeye aldırmayarak, halkın gözü önünde açıkça icra ediyorlardı. Daha bir azgınlık olsun diye bu işi yaparken örtünmüyorlardı. Nitekim bu konuya ışık tutan bir diğer âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “....toplantılarınızda her türlü çirkin işi açıktan açığa yapmaya devam edecek misiniz?” (Ankebût 29/29) Fakat onlar ahmaklık, budalalık ve şehvetlerine düşkünlükleri sebebiyle yaptıkları işin feci neticelerini kestiremiyorlardı. Bütün himmetleri, en münâsebetsiz bir tarzda bile olsa sadece şehevî arzularını tatmine ve bunu sürdürmeye bağlanmış durumdaydı. Yaptıklarının nasıl bir ilâhî kahır ve gazap tecellisine sebep olacağını hesap edebilcek halleri bile yoktu. Allah’ın cezası başlarına inmeye hazırken, onlar bunu hissetmeyecek kadar gafil ve şehvetlerine dalmış durumdaydılar. Öyle ki, Lût (a.s.) ve ona inanan temiz insanların iffetlerini dillerine doluyorlar; “Bunlar güya kendilerini tertemiz sanan insanlarmış, bunları memleketimizden çıkarın da bizim kirimiz, lekemiz onlara bulaşmasın(!)” diyorlardı. Bu azgınlıkları, neticede onların gökten sicim gibi yağan taş yağmurlarıyla helak edilmelerine sebep oldu. (bk. A‘râf  7/80-84; Hûd 11/69-83; Şuarâ 26/160-173)

Burada dikkat çekilmek istenen nokta, livâta gibi çok çirkin bir günaha mübtelâ olan, bu yüzden peygamberin ikaz ve irşatlarına kulak asmayan fert ve toplumların sonunda helak olacağıdır. Dolayısıyla böyle bir günaha düşenler bu kıssa ile uyarılır ve bunu terk etmedikleri takdirde, bir belâya uğrayacakları kendilerine hatırlatılır.

Dolayısıyla yapılacak iş, Allah’ın yüceliğini anlatarak O’nun ortağı olmasının imkânsızlığını açıklamak, O’nun emir ve yasaklarının pek derin hikmetler taşıdığını bilmek, böylece doğru söze kulak veren her insanı inanç, amel ve ahlâk bakımından daha güzel bir seviyeye çıkarmaya çalışmaktır:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-59-ayeti-ne-anlatiyor-195002-m.jpg
Enâm Suresinin 59. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...