Meal | Sure | Ayet | Karşılaştır |
---|---|---|---|
Ömer Çelik | Hûd / 20 | Onlar, yeryüzünde AllAh’ın hüküm ve iradesini uygulamasına asla engel olamazlar. AllAh’tan başka, kendilerini azaptan kurtarabilecek bir dostları da yoktur. Âhirette ise azapları katlanarak artacaktır. Çünkü onlar ne kendilerine okunan âyetleri işitiyorlardı, ne de o âyetlerin işaret ettiği gerçekleri basîret gözleriyle görebiliyorlardı. |
|
Ömer Çelik | Hûd / 22 | Hiç şüphesiz, âhirette en çok zarara uğrayacak olanlar da kesinlikle bunlardır. |
|
Ömer Çelik | Hûd / 39 | “Artık dünyada rezil ve perişan edecek bir azaba kimin uğratılacağını, âhirette devamlı bir azabın da kimin başına geleceğini yakında görüp öğreneceksiniz!” |
|
Ömer Çelik | Hûd / 49 | Rasûlüm! İşte bunlar sana vAhyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. DAha önce bunları ne sen biliyordun, ne de kavmin. O halde sabret; çünkü dünya ve âhirette hayırlı son takvâ sAhiplerinindir. |
|
Ömer Çelik | Hûd / 75 | Gerçekten de İbrâhim olabildiğince yumuşak huylu ve sabırlı, çokça âh edip inleyen ve kendisini tamâmen AllAh’a vermiş birisi idi. |
|
Ömer Çelik | Hûd / 103 | Bütün bu olup bitenlerde âhiret azabından korkanlar için elbette bir ders, bir ibret vardır. Kıyâmet günü, bütün insanların bir araya toplanacağı bir gündür. O gün, herkes tarafından görülecek ve her şeye şâhitlik yapılacak bir gündür. |
|
Ömer Çelik | Hûd / 107 | Âhiret âlemindeki gökler ve yer ayakta durdukça onlar da ebediyen o ateşin içinde kalacaklardır. Ancak Rabbinin dilemesi hâriç. Çünkü Rabbin ne dilerse onu eksiksiz yapar. |
|
Ömer Çelik | Hûd / 108 | BAhtiyâr olanlar ise cennettedirler. Âhiret âlemindeki gökler ve yer ayakta durdukça onlar da orada ebediyen kalacaklardır. Ancak Rabbinin dilemesi hâriç. Bu mükâfat, ardı arkası kesilmeyip devam edecek ilâhî bir lutuftur. |
|
Ömer Çelik | Hûd / 116 | Ne olurdu, sizden önce helâk edilen nesiller içinde iman, sâlih amel ve güzel Ahlâk gibi faziletler sAhibi ve AllAh yanında kalıcılığı olan değerleri gâye edinmiş bazı insanlar bulunsaydı da, yeryüzünde bozgunculuk çıkmaması için çalışsalardı! Ne yazık ki, onların içinde bu vazîfelerini gereği gibi yaptıkları için kurtardığımız pek az kimse oldu. Zâlimlere gelince, onlar sadece içine dalıp gittikleri dünyevî zevk u safânın peşine düşüp şımardılar ve hep günAh işlemekle meşgul oldular. |
|
Ömer Çelik | Yusuf / 37 | Yûsuf şöyle dedi: “Yiyeceğiniz yemek dAha önünüze gelmeden önce ben o gördüğünüz rüyâların tâbirini size haber vereceğim. Bunlar, bana Rabbimin öğrettiği ilimlerdendir. Ancak tâbire başlamadan önce şunları söylemek istiyorum: Şu bir gerçek ki benim, AllAh’a inanmayan ve âhireti de inkâr eden bir kavmin diniyle ve yoluyla hiçbir ilgim olmadı.” |
|
Ömer Çelik | Yusuf / 57 | Bununla birlikte, iman edip AllAh’a karşı gelmekten sakınanlar için âhiret mükâfatı elbette dAha hayırlıdır. |
|
Ömer Çelik | Yusuf / 101 | “Rabbim! Bana iktidar ve saltanattan büyük bir nasip verdin; bana rüyâların tâbirini, eşya ve hâdiselerin yorumunu öğrettin. Ey gökleri ve yeri yoktan yaratan AllAhım! Dünyada da, âhirette de benim sAhibim ve gerçek koruyucum sensin. Müslüman olarak canımı al ve beni sâlih kullarının arasına kat!” |
|
Ömer Çelik | Yusuf / 109 | Senden önce gönderdiğimiz peygamberler de, başka değil, ancak senin gibi şehirlerin halkı arasından kendilerine vAhyettiğimiz bir kısım erkeklerdi. İnsanlar yeryüzünde gezip de, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuş bakıp ibret almazlar mı? İyi bilin ki âhiret yurdu, AllAh’a karşı gelmekten sakınan ve gönlü O’nun korkusu ve saygısıla dopdolu olanlar için şüphesiz dAha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? |
|
Ömer Çelik | Ra'd / 26 | AllAh dilediğine rızkı bolca bAhşeder, dilediğine de sınırlı ölçüde verir. Fakat inkârcılar, bu gerçeğin farkında olmadıkları için dünya hayatı ile sevinip şımarırlar. Oysa âhiretin sonsuz nimetleri yanında dünya hayatı azıcık, değersiz ve geçici bir geçimlikten ibarettir. |
|
Ömer Çelik | Ra'd / 29 | O iman edip sâlih amel işleyenler var ya; işte dünyada huzurlu bir hayat, âhirette de varılacak yerlerin en güzeli olan cennet onları beklemektedir. |
|
Furkân sûresinin 6. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Furkân Suresi 6. Ayet Arapça: قُلْ اَنْزَلَهُ الَّذ۪ي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمٰوَاتِ ...
Nûr sûresinin 64. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 64. Ayet Arapça: اَلَٓا اِنَّ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ قَدْ يَع ...
Nûr sûresinin 61. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 61. Ayet Arapça: فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ تَحِيّ ...
Nûr sûresinin 56. âyetinde Allah Teâla şöyle buyurmaktadır: Nûr Suresi 56. Ayet Arapça: وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا الرّ ...
Nûr sûresinin 51. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 51. Ayet Arapça: اِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِن۪ينَ اِذَا دُعُٓوا اِلَى اللّٰهِ و ...
Nûr sûresinin 41. âyetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: Nûr Suresi 41. Ayet Arapça: اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَا ...