Furkan Sûresi 30-31. Ayet Tefsiri


30-31 / 77


Furkan Sûresi Hakkında

Furkân sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 77 âyettir. İsmini 1. âyette geçen ve Kur’ân-ı Kerîm’in isimlerinden biri olan اَلْفُرْقَانُ (Furkân) kelimesinden alır. Furkân ismi, Kur’an’ın hakla bâtılı birbirinden ayırması ve parça parça inmesi husûsiyetlerine dikkat çeker.  Mushaf tertibine göre 25, iniş sırasına göre 42. sûredir.

Furkan Sûresi Konusu

Furkân sûresi ağırlıklı olarak müşriklerin Kur’ân-ı Kerîm ve Resûlullah (s.a.s.)’in nübüvvetine karşı ileri sürdükleri şüphe ve itirazları dile getirerek bunlara lâzım gelen cevâbı verir. Buna göre Hz. Muhammed (s.a.s.) gerçek bir peygamber, Kur’ân-ı Kerîm de Allah’tan gelen ilâhî bir kelâmdır. Bunların haber verdiği şekilde Allah Teâlâ sonsuz kudret, ilim ve hikmet sahibi en yüce yaratıcıdır. Ayrıca kâinatta tezâhür eden ilâhî kudret akışları ve azamet tecellileri bu hakîkatin apaçık delilleridir. Yine bu sağlam bilgi kaynaklarının bildirdiği gibi âhiret, cennet ve cehennemin varlığı kesindir. Bu gerçeklere sırt çevirenleri dünyada hazin bir son beklediği gibi, onlar mahşer günü büyük bir pişmanlık duyacak ve cehennemde can yakıcı bir azaba düçâr olacaklardır. Kur’an ve sünnet karşısında nefsinin arzularını putlaştırıp onların zebûnu olan akılsızların ulaşacağı sonuç bundan başka ne olabilir ki? Sûrenin sonunda ise Kur’ân-ı Kerîm’in terbiye edip yetiştirmeyi hedeflediği, “Rahmân’ın has kulları” diye vasfedip insanlığa örnek gösterdiği model insan şahsiyetinin mühim husûsiyetleri beyân edilir. Mü’minlerin, sadece kendilerini düşünen hodgâm bir ruh halinden kurtularak, sulblerinden kıyâmete kadar gelecek zürriyetlerinin derdinde olmaları, hayattayken onları İslâm ahlâkıyla ve takvâ ölçüleri içinde yetiştirmeye çalışmaları, kendilerinden sonra gelecek nesilleri için de dua etmeleri istenerek sûre sona erdirilir.

Furkan Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada yirmi beşinci, iniş sırasına göre kırk ikinci sûredir. Yâsîn sûresinden sonra, Fâtır sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Abdullah b. Abbas’tan nakledilen bir rivayette 68-70. âyetlerin Medine’de indiği belirtilirse de Buhârî’nin kaydettiği bir rivayette (“Tefsîr”, 25), 68. âyetin Mekke’de indiğini belirten bir bilginin yer alması, bu üç âyetin de Mekke’de indiği ihtimalini güçlendirmektedir. Sûrenin ilk üç âyetinin Medine’de indiği yolunda da bir rivayet vardır (İbn Âşûr, XVIII, 313).

وَقَالَ الرَّسُولُ يَا رَبِّ اِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هٰذَا الْقُرْاٰنَ مَهْجُورًا ﴿٣٠﴾
وَكَذٰلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُوًّا مِنَ الْمُجْرِم۪ينَۜ وَكَفٰى بِرَبِّكَ هَادِيًا وَنَص۪يرًا ﴿٣١﴾
Karşılaştır 30: Peygamber: “Rabbim! Şüphesiz kavmim bu Kur’an’ı ihmal edip büsbütün terk ettiler” dedi.
Karşılaştır 31: Rasûlüm! İşte böylece biz, yalnızca senin için değil, her pey­gam­ber için günaha boğulmuş inkârcı suçlulardan düşmanlar kıldık. Bununla birlikte yol gösterici ve yardım edici olarak Rabbin yeter!

TEFSİR:

Resûlullah (s.a.s.)’in bu şikâyetinin hem dünyada, hem de âhirette olma ihtimâli vardır. Fakat 31. âyete bakıldığında bunun dünyada olma ihtimali daha kuvvetlidir. Buna göre Efendimiz (s.a.s.) hayatta iken kavmini Allah Teâlâ’ya şikâyet etmiştir. Çünkü onlar Kur’ân-ı Kerîm’e iman etmediler. Onun hakkında gerçek dışı sözler söylediler; onun bir şiir ve bir sihir olduğunu iddia ettiler. Değer vermedikleri ve peşinden gitmedikleri gibi üstelik onu bir eğlenme ve alay konusu edindiler. Allah Resûlü (s.a.s.)’e de düşmanlık yaptılar. Bu şikâyetin içinde Kur’ân’a iman etmemek ve karşı tavır almak bulunduğu gibi, onun müjde ve tehditlerine aldırmamak ve bilhassa lafzını okumayı terk etmek de mevcuttur. Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur:

“Kim, Kur’ân’ı öğrenir de mushafını asar, onu sık sık okumaz ve yüzüne bakmazsa, kıyâmet günü Kur’ân gelir, o kişinin yakasına yapışır ve:

«–Ey Âlemlerin Rabbi! Bu kulun beni terk etti ve benden uzak durdu. Aramızda sen hüküm ver!» diye şikâyette bulunur.” (Kurtubî, el-Câmi‘, XIII, 27-28)

Onların bu amansız düşmanlıkları karşısında bunalan Habîbi’ni Cenâb-ı Hak, önceki peygamberlerden misal vererek teselli etmektedir. Önceki peygamberler de Allah’ın dinini tebliğ ettiler. Bu vazifeyi ifa ederken onların karşısına da günaha batmış kâfirlerden amansız düşmanlar çıktı. (bk. En‘âm 6/112-113) Hz. Âdem’in karşısına İblîs’in, Hz. İbrâhim’in karşısına Nemrud’un, Hz. Mûsâ’nın karşısına da Firavun ve Kârun’un çıkması bunun açık misalleridir. Dolayısıyla şikâyeti bırakıp onların yaptığı gibi mücâdele yapmak ve onların sabrettiği gibi sabretmek gerekir. Çünkü Cenâb-ı Hak, peygamberlerini ve onlara inananları doğru yola ileteceğine ve düşmanlarına karşı onlara yardım edeceğine söz vermektedir. (bk. Saffât 37/171-173; Mü’min 40/51)

Dikkat etmek gerekir ki, “Allah’ın yol gösterici” olması, sadece hakîkatin bilgisini verme mânasında değil, İslâmî hareketin doğru istikâmette ilerlemesi ve İslâm düşmanlarının strateji ve planlarının akamete uğraması için, gereken vakitte lâzım gelen “yol göstericilikte bulunmak” anlamına da gelir. Buna göre “yardım” da, bâtıla karşı amansız bir mücâdele sürdüren Hak bağlılarına yapılan her türlü ahlâkî, maddî ve manevî yardımı içine alır. Dolayısıyla, takvâ sahipleri için Allah kâfîdir ve Allah’a tam bir imanla bağlandıkları, bütün güç ve kuvvetleriyle bâtıla karşı savaştıkları müddetçe Allah’ın yardımı onlara yetecektir; başka hiç bir desteğe ihtiyaçları yoktur.

Müşriklerin Kur’an’a yönelttikleri itirazlardan biri de, niçin onun topluca bir defada indirilmediği idi. Bunun sebep ve hikmetini açıklamak üzere buyruluyor ki:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-59-ayeti-ne-anlatiyor-195002-m.jpg
Enâm Suresinin 59. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/kaf-suresinin-tefsiri-195001-m.jpg
Kaf Suresinin Tefsiri

Kâf sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 45 âyettir. İsmini 1. âyette geçen ق (Kāf) harfinden alır. Resmî tertîbe göre 50, iniş sırasına göre 34. sûredir. ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2020/03/yasin-suresinin-okunusu-ve-anlami-171428-m.jpg
Yasin Suresinin Okunuşu ve Anlamı

Yasin suresi Mekke’de nazil olmuştur. 83 ayettir. İsmini birinci ayette geçen يٰسٓ (Yasin) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, nüzul (İniş) sırası ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-46-ayeti-ne-anlatiyor-194995-m.jpg
Enam Suresinin 46. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ اَخَذَ اللّٰهُ سَمْعَكُمْ وَاَبْصَارَكُمْ وَخَتَمَ عَلٰى قُلُوبِكُمْ مَنْ اِلٰهٌ غَيْرُ اللّٰهِ يَأ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/hz-ibrahim-as-ile-ilgili-ayetler-194966-m.jpg
Hz. İbrahim (a.s.) ile İlgili Ayetler

İbrâhim Âleyhisselâm; Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâm’ın müştereken kabul ettiği büyük peygamberdir. Kur’an-ı Kerim’de Hz. İbrahim’den (a.s.) birçok ...