Fecr Sûresi 6-14. Ayet Tefsiri


6-14 / 30


Fecr Sûresi Hakkında

Fecr sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 30 âyettir. İsmini, birinci âyette geçen ve “tan yerinin ağarması, sabah aydınlığı” mânasına gelen اَلْفَجْرُ (fecr) kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 89, iniş sırasına göre 10. sûredir.

Fecr Sûresi Konusu

Bir taraftan Cenâb-ı Hakk’ın sonsuz kudretini, nihâyetsiz ilim ve hikmetini gösteren varlık ve hadiselere yemin edilerek, bir taraftan da helak edilmiş önceki toplumlardan misaller verilerek insanlık, dünya imtihanının farkında olmaya, Allah’a ve âhirete imana ve O’na kulluk ve teslimiyete çağrılır. Kıyâmetin dehşetli manzaralarından kesitler sunularak, mü’minlerin ve kâfirlerin âkıbetleri haber verilir. 

Fecr Sûresi Nuzül Sebebi

Mushaftaki sıralamada seksen dokuzuncu, iniş sırasına göre onuncu sûredir. Leyl sûresinden sonra, Duhâ sûresinden önce Mekke’de inmiştir.

اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍۙۖ ﴿٦﴾
اِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِۙۖ ﴿٧﴾
اَلَّت۪ي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِۙۖ ﴿٨﴾
وَثَمُودَ الَّذ۪ينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِۙۖ ﴿٩﴾
وَفِرْعَوْنَ ذِي الْاَوْتَادِۙۖ ﴿١٠﴾
اَلَّذ۪ينَ طَغَوْا فِي الْبِلَادِۙۖ ﴿١١﴾
فَاَكْثَرُوا ف۪يهَا الْفَسَادَۙۖ ﴿١٢﴾
فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍۙۖ ﴿١٣﴾
اِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِۜ ﴿١٤﴾
Karşılaştır 6: Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine?
Karşılaştır 7: Yüksek binalarla dolu İrem’e?
Karşılaştır 8: Ki, beldeler arasında onun eşi benzeri yaratılmamıştı.
Karşılaştır 9: Vâdilerde kayaları oyup yontarak sağlam evler yapan Semûd kavmine?
Karşılaştır 10: Büyük saltanat ve çok sağlam kaleler sahibi Firavun’a?
Karşılaştır 11: Bunların hepsi, yaşadıkları ülkelerde azdıkça azdılar.
Karşılaştır 12: Taşkınlıklarıyla oralarda çokça bozgunculuk yaptılar.
Karşılaştır 13: Bu yüzden Rabbin onlar üzerine azap kamçıları yağdırdı.
Karşılaştır 14: Çünkü Rabbin, kullarını devamlı sûrette gözetlemektedir.

TEFSİR:

Azgınlıkları sebebiyle helak edilen üç kavme yer verilir. Bunlar Âd ve Semûd kavimleri ile Firavun’dur. Kur’ân-ı Kerîm bunların ibret verici kıssalarını tekrar tekrar anlatır. Ancak burada o kavimlerin dünya hayatındaki zenginlik, saltanat ve şa’şaalarına dikkat çekilir:

Âd kavmi, Hûd (a.s.)’ın peygamber olarak gönderildiği kavimdir. Uzun boylu, iri cüsseli, güçlü kuvvetli kimseler idiler. Şan, şöhret ve kuvvet itibariyle onlardan daha üstün kimse yoktu. Güçlerine güvenir, bununla iftihar ederlerdi. Nitekim onlar hakkında şöyle buyrulur:

“Âd kavmine gelince, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve: «Bizden daha güçlü kim varmış?» dediler. Kendilerini yaratan Allah’ın, onlardan daha güçlü olduğunu görmüyorlar mıydı? Doğrusu onlar, bizim âyetlerimizi bile bile inkâr ediyorlardı.” (Fussilet 41/15)

Bunlar bir şehir yapmışlardı. İsmi “İrem”di. Bu şehir ذَات الْعِمَادِ  (zâtü’l-imâd), yâni “sütunlar, direkler sahibi” olarak vasfedilir. Bu vasıf, bu şehirde evlerin direkler üzerine kurulduğunu anlatır. Bu şehir evleri, bağları, bahçeleri, sularıyla güzellik numunesi olarak dillere destan olmuştur. “İrem bağları” diye edebiyata girmiştir. Âyet-i kerîme, bu şehrin dünyada benzeri görülmemiş bir güzellik ve ihtişama sahip olduğunu haber vermektedir.

Semûd, Sâlih (a.s.)’ın peygamber olarak gönderildiği kavimdir. Onlar da güçlü, varlıklı, nimetler içine gark olmuş bir toplumdu. Burada dikkat çekilen, yaptıkları evlerdir. Onlar vâdi kenarındaki dağları, kayaları yontarak evler yaparlardı. Nitekim bunlar hakkında: “Şımarık kimseler olarak dağlardan büyük bir ustalıkla görkemli evler yontuyorsunuz” (Şuarâ 26/149) buyrulur.

Firavun ise ذُو الْاَوْتَادِ (zü’l-evtâd) yani “direkler sahibi” olarak vasfedilir. Bu ifade onun askerlerinin ve bu askerlerin çadırlarının çokluğunu gösterir. Ayrıca bununla Firavun’un yaptırmış olduğu saraylara, derin temeller üzerine oturtulmuş sağlam binalara ve meşhur piramitlere işaret edilir. (bk. Sād 38/12) Buna göre Firavun, askerî gücüyle, bina ve saraylarıyla büyük bir saltanat sahibiydi. Zaten kendisi de: “Ey kavmim! Mısır’ın mülkü ve hâkimiyeti, sonra ayaklarımın altından akan şu ırmaklar bana ait değil mi?” der, özellikle Hz. Mûsâ ve İsrâiloğullarına karşı böbürlenirdi. (bk. Zuhruf 43/51)

Bunlar, kendilerine verilen nimetlerle şımardılar. Gururlanıp kibirlendiler. Azgınlaşıp taşkınlık yaptılar. Bulundukları ülkeleri fesada boğup oradaki düzeni alt üst ettiler. Zulüm ve haksızlık yaptılar. Bu yüzden ilâhî cezaya çarptırılıp azap kamçılarıyla helak edildiler:

“Biz bu topluluk ve kişilerden her birini günahları yüzünden kıskıvrak yakalayıverdik: Kiminin üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Kimini o korkunç çığlık yakaladı. Kimini yerin dibine geçirdik. Kimini de suda boğduk. Allah, böyle yapmakla kesinlikle onlara zulmetmedi; lâkin onlar kendi kendilerine zulmettiler.” (Ankebût 29/40)

Çünkü Allah, bir gözetleme yerinden pür dikkat gözetleme yapan bir gözetleyici gibi, her an ve her durumda onların yaptıklarını gözetlemektedir. Olan biteni görmekte ve şâhit olmaktadır. O hiçbir şeyi kaçırmamaktadır. Her birine bakmaktadır. Ameline göre de hem dünya hem âhirette uygun bir karşılık verecektir.

O halde bir toplumda idareciler ve mesuliyet sahibi kimseler, her türlü inanç, amel, davranış ve uygulamalarında Allah’ın hükümlerini, O’nun peygamberinin ve kitabının davetini hiçe sayar, yalanlar, hak ve adâlet ölçülerinden sapar ve neticede ülkeyi fitne ve fesat ortamı hâline getirirlerse, kaçınılmaz bir şekilde helaki hak etmiş olurlar. Bu tehdit, ilk olarak zenginlikleriyle şımarıp Peygamberimiz (s.a.s.)’in davetini reddeden, onun beraberindeki fakir müslümanları küçümseyen müşrik liderlere olsa da, kıyamete kadar durumu bu şekilde olan herkes için geçerlidir. Çünkü zaman geçse de insan gerçeği, insan psikolojisi, onun nefsine ve ruhuna terettüp eden hadiseler değişmemekte, her devirde müspet ya da menfi ayniyle tekerrür etmektedir:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/11/yusuf-suresinin-23-ayeti-ne-anlatiyor-197149-m.jpg
Yusuf Suresinin 23. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: وَرَاوَدَتْهُ الَّت۪ي هُوَ ف۪ي بَيْتِهَا عَنْ نَفْسِه۪ وَغَلَّقَتِ الْاَبْوَابَ وَقَالَتْ هَيْتَ لَكَۜ قَالَ مَعَاذَ اللّٰ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/11/fatih-kilicoglu-kuran-ziyafeti-284---isra-suresi-78-84ayetler-197146.png
Fatih Kılıçoğlu (Kuran Ziyafeti 284) - İsrâ Sûresi 78-84.Ayetler

 İsrâ Sûresi 78-84.Ayetler 78. Güneşin öğleyin batıya doğru kaydığı andan gece karanlığı bastırıncaya kadar belli vakitlerde namazı dosdo ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/11/yusuf-suresinin-18-ayeti-ne-anlatiyor-197131-m.jpg
Yusuf Suresinin 18. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: وَجَٓاؤُ۫ عَلٰى قَم۪يصِه۪ بِدَمٍ كَذِبٍۜ قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ اَنْفُسُكُمْ اَمْرًاۜ فَصَبْرٌ جَم۪يلٌۜ وَاللّٰهُ الْ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/tevazu-ve-muminlere-kol-kanat-germek-ile-ilgili-ayetler-197122-m.jpg
Tevâzû ve Mü’minlere Kol Kanat Germek İle İlgili Ayetler

Âyetler “Sana uyan mü’minlere alçak gönüllü davran!” Şuarâ sûresi (26), 215 Allah Teâlâ İslâmiyet’e gönül veren kullarını Resûlullah Efendi ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/yusuf-suresinin-7-ayeti-ne-anlatiyor-197113-m.jpg
Yusuf Suresinin 7. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: لَقَدْ كَانَ ف۪ي يُوسُفَ وَاِخْوَتِه۪ٓ اٰيَاتٌ لِلسَّٓائِل۪ينَ Andolsun ki Yûsuf ve kardeşlerinde, almak isteyenler için ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/hud-suresinin-123-ayeti-ne-anlatiyor-197105-m.jpg
Hud Suresinin 123. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: وَلِلّٰهِ غَيْبُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاِلَيْهِ يُرْجَعُ الْاَمْرُ كُلُّهُ فَاعْبُدْهُ وَتَوَكَّلْ عَلَيْهِۜ وَمَا رَ ...