Duhân Sûresi 58-59. Ayet Tefsiri


58-59 / 59


Duhân Sûresi Hakkında

Duhân sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 59 âyettir. İsmini, 10. âyette geçen ve “duman” mânasına gelen اَلدُّخَانُ (duhân) kelimesinden alır. Resmî tertîbe göre 44, iniş sırasına göre 64. sûredir.

Duhân Sûresi Konusu

Allah Teâlâ, hakla bâtılı, haramla helâli belirlemek ve insanları ebedî hüsranla uyarmak üzere Kur’ân-ı Kerîm’i indirmiştir. Onun esas hedefi Allah’ın varlığı, birliği ve sınırsız kudretini kalplere yerleştirerek onları sadece Allah’a kulluğa çağırmaktır. Peygamberler bu davanın en büyük temsilcileridir. Bu sebepledir ki Hz. Mûsâ’nın Firavun’la olan mücâdelesi örnek verilerek İslâm’ın gâlibiyeti ve İslâm düşmanlarının mağlubiyeti müjdelenir. Son olarak peygamberleri reddedenlerin cehennemdeki acı manzaraları, buna karşılık peygamberlerin izinden gidenlerin nimet, huzur ve mutluluk dolu halleri seyrettirilir.

فَاِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ ﴿٥٨﴾
فَارْتَقِبْ اِنَّهُمْ مُرْتَقِبُونَ ﴿٥٩﴾
Karşılaştır 58: Biz bu Kur’an’ı, insanlar üzerinde düşünüp öğüt alsınlar ve hayatlarını buna göre tanzim etsinler diye senin dilinde indirerek anlaşılmasını kolaylaştırdık.
Karşılaştır 59: Artık sen neler olacağını gözetle! Zâten onlar da senin başına bir felâket gelmesini gözetleyip durmaktadırlar.

TEFSİR:

En büyük ilâhî rahmet tecellisi olan Kur’ân-ı Kerîm, okuyup anlamamız ve hayatımızı ona göre tanzim edip düzenlememiz için kolaylaştırılmıştır. Bunu ifade etmek üzere “teysîr” kelimesi kullanılır. اَلتَّيْس۪يرُ (teysîr), bir şeyde yüsr meydana getirmek demektir. Yüsr ise kolaylık, bir şeyi elde etmede külfetin ve zorluğun ortadan kalkmasıdır. Kur’ân Allah’ın kelamıdır. Onun kolaylaştırılmasından maksat, kelamda söz konusu olabilecek bir kolaylaştırmadır. O da dinleyenin, konuşanın kastettiği mânaları, hiç bir zorluk ve kapalılık olmadan anlaması ve zihnine yerleştirmesidir.

Kur’ân-ı Kerîm’in iki yönden kolaylaştırıldığından bahsedilebilir:

Birincisi; lafız yönünden kolaylaştırılmıştır. Kur’an kelimelerinin ve terkiplerinin fesahati en yüksek derecededir. Kur’ân’ın nazmı güzel, lafızları fasih ve selîs, mânaları doğru ve yücedir. O, kulağı tırmalayacak bozukluklardan uzaktır. Onun kıraatı ve hıfzı kulağa gayet tatlı ve hoş gelmekte, kalbi de hemen etkisi altına alıp sevinç ve sürûrla doldurmaktadır. Onun ezberlenmesinin dillere kolay gelmesi bu yönüyledir.  Kur’an, o kadar muhteşem bir üslup ve ahenge sahiptir ki, hiç bir şey anlamayan kimseler bile ondan bazı şeyler anlar gibi olurlar. Özellikle mü’minler onu dinlemekten ve anlamaktan bıkmazlar. “Ben onu daha önce dinledim ve anladım, bir daha dinlememe gerek yok” diyemezler. Bilakis zaman ilerledikçe ondan aldıkları haz ve bilgiler arttıkça artar.

İkincisi; mâna yönünden de kolaylaştırılmıştır. Onun terkiplerinden mânalar açıkça çıkarılabilir. Belli hedefler için konulmuş olan terkiplerin ihtiva ettiği mânalar boldur. Bunlar üzerinde tefekkür edenler, her düşündükçe bir kısım mânalardan diğer bir kısım mânalara ulaşabilir. Kur’an nazmı en fasîh, daha çok mâna ihtiva etmek için lafız ve terkip bakımından en müsamahalısı olan Arap diliyle telif edilmiştir. Kur’an’ın terkipleri fesahat ve belağat açısından Arap dilinin imkân tanıdığı en yüksek seviyededir. Dolayısıyla bu özellik, Kur’an’ın hem lafız hem de mâna yönünden kolaylaştırılmasına yardım etmektedir. Ayrıca Kur’an’a muhatap olan ilk toplumun temiz akıllı, çabuk anlayışlı, duyduğunu hemen ezberleyen, ezberlediğini uzun müddet hatırında tutan bir yapıya sahip olmaları da Kur’ân’ın kolaylaştırılmasının bir diğer boyutunu ortaya koymaktadır. (İbn Âşûr, et-Tahrîr ve’t-tenvîr, XXVII, 188-189)

Bu hususiyetleriyle Kur’an, dillerle okunacak, kalplerle idrak edilecek, dilden dile gönülden gönüle yayılacaktır. Bu durum, Peygamber ve mü’minler için parlak bir istikbal müjdelerken, kâfirler için büyük bir tehdit ihtiva etmektedir. Onların Peygamber ve müslümanların aleyhinde bekleyip durdukları felaketler, dünya ve âhirette hep kendi başlarına gelecektir. Aslında onların bekledikleri, kendi felaketleri ve acı sonlarıdır!

Nitekim Duhân sûresini takip eden Câsiye sûresinde, vukuu heyecanla gözetilen bu şeylerin genişçe izahı yapılacaktır:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-82-ayeti-ne-anlatiyor-195113-m.jpg
Enâm Suresinin 82. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...