88 kayıt bulundu
Karşılaştır Kasas Sûresi 31: “Asanı yere at!” Mûsâ asâyı yere atıp onun çevik bir yılan gibi kıvrıla kıvrıla hareket ettiğini görünce, arkasına bakmadan dönüp kaçtı. Ona şöyle buyruldu: “Ey Mûsâ! Beri gel, korkma! Çünkü sen artık güvendesin!”
وَاَنْ اَلْقِ عَصَاكَۜ فَلَمَّا رَاٰهَا تَهْتَزُّ كَاَنَّهَا جَٓانٌّ وَلّٰى مُدْبِرًا وَلَمْ يُعَقِّبْۜ يَا مُوسٰٓى اَقْبِلْ وَلَا تَخَفْ۠ اِنَّكَ مِنَ الْاٰمِن۪ينَ ﴿٣١﴾
Veen elki ‘asâk(e)(s) felemmâ raâhâ tehtezzu keennehâ cânnun vellâ mudbiran velem yu’akkib(c) yâ mûsâ akbil velâ teḣaf(s) inneke mine-l-âminîn(e)
Karşılaştır Kasas Sûresi 32: “Elini de koynuna sok; kusursuz ve lekesiz olarak bembeyaz çıksın. Korkudan kanat gibi açılan kollarını kendine doğru çek. İşte bu ikisi, Firavun ile onun ileri gelen adamlarına göstermen için Rabbin tarafından sana verilmiş iki mûcizedir. Çünkü onlar, iyice yoldan çıkmış bir topluluktur.”
اُسْلُكْ يَدَكَ ف۪ي جَيْبِكَ تَخْرُجْ بَيْضَٓاءَ مِنْ غَيْرِ سُٓوءٍۘ وَاضْمُمْ اِلَيْكَ جَنَاحَكَ مِنَ الرَّهْبِ فَذَانِكَ بُرْهَانَانِ مِنْ رَبِّكَ اِلٰى فِرْعَوْنَ وَمَلَا۬ئِه۪ۜ اِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِق۪ينَ ﴿٣٢﴾
Usluk yedeke fî ceybike taḣruc beydâe min ġayri sû-in vadmum ileyke cenâhake mine-rrahb(i)(s) feżânike burhânâni min rabbike ilâ fir’avne vemele-ih(i)(c) innehum kânû kavmen fâsikîn(e)
Karşılaştır Kasas Sûresi 33: Mûsâ dedi ki: “Rabbim! Vaktiyle onlardan bir adamı yanlışlıkla öldürmüştüm, bu sebeple beni öldürmelerinden korkuyorum.”
قَالَ رَبِّ اِنّ۪ي قَتَلْتُ مِنْهُمْ نَفْسًا فَاَخَافُ اَنْ يَقْتُلُونِ ﴿٣٣﴾
Kâle rabbi innî kateltu minhum nefsen feeḣâfu en yaktulûn(i)
Karşılaştır Kasas Sûresi 34: “Kardeşim Hârûn; onun dili benimkinden daha açık, daha düzgündür. Onu da yanımda bir yardımcı olarak gönder ki beni tasdik etsin. Çünkü onların beni yalanlamalarından endişe ediyorum.”
وَاَخ۪ي هٰرُونُ هُوَ اَفْصَحُ مِنّ۪ي لِسَانًا فَاَرْسِلْهُ مَعِيَ رِدْءًا يُصَدِّقُن۪يۘ اِنّ۪ٓي اَخَافُ اَنْ يُكَذِّبُونِ ﴿٣٤﴾
Veeḣî hârûnu huve efsahu minnî lisânen feersilhu me’iye rid-en yusaddikunî(s) innî eḣâfu en yukeżżibûn(i)
Karşılaştır Kasas Sûresi 35: Allah şöyle buyurdu: “Seni kardeşinle destekleyip kuvvetlendireceğiz. Size öyle bir kudret ve nüfûz vereceğiz ki, mûcizelerimiz sayesinde onlar size el uzatamayacak, herhangi bir kötülük ulaştıramayacaklar. Siz ve size tâbi olanlar neticede kesinlikle gâlip geleceksiniz.”
قَالَ سَنَشُدُّ عَضُدَكَ بِاَخ۪يكَ وَنَجْعَلُ لَكُمَا سُلْطَانًا فَلَا يَصِلُونَ اِلَيْكُمَا بِاٰيَاتِنَاۚ اَنْتُمَا وَمَنِ اتَّبَعَكُمَا الْغَالِبُونَ ﴿٣٥﴾
Kâle seneşuddu ‘adudeke bi-eḣîke venec’alu lekumâ sultânen felâ yasilûne ileykumâ(c) bi-âyâtinâ entumâ vemeni-ttebe’akumâ-lġâlibûn(e)
Karşılaştır Kasas Sûresi 36: Mûsâ onlara apaçık mûcizelerimizle gelince: “Bunlar, Allah adına uydurulmuş parlak bir sihirden başka bir şey değil. Hem biz, önceden yaşayıp gitmiş atalarımız zamanında böyle bir şeyin sözkonusu edildiğini hiç duymadık” dediler.
فَلَمَّا جَٓاءَهُمْ مُوسٰى بِاٰيَاتِنَا بَيِّنَاتٍ قَالُوا مَا هٰذَٓا اِلَّا سِحْرٌ مُفْتَرًى وَمَا سَمِعْنَا بِهٰذَا ف۪ٓي اٰبَٓائِنَا الْاَوَّل۪ينَ ﴿٣٦﴾
Felemmâ câehum mûsâ bi-âyâtinâ beyyinâtin kâlû mâ hâżâ illâ sihrun mufteran vemâ semi’nâ bihâżâ fî âbâ-inâ-l-evvelîn(e)
Karşılaştır Kasas Sûresi 37: Mûsâ dedi ki: “Kendi katından doğru yolu gösteren gerçekleri kimin getirdiğini ve dünyada da, âhirette de hayırlı sonucun kime nasip olacağını elbette Rabbim çok iyi bilmektedir. Gerçek şu ki, zâlimler asla kurtuluşa eremezler.”
وَقَالَ مُوسٰى رَبّ۪ٓي اَعْلَمُ بِمَنْ جَٓاءَ بِالْهُدٰى مِنْ عِنْدِه۪ وَمَنْ تَكُونُ لَهُ عَاقِبَةُ الدَّارِۜ اِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ ﴿٣٧﴾
Vekâle mûsâ rabbî a’lemu bimen câe bilhudâ min ‘indihi vemen tekûnu lehu ‘âkibetu-ddâr(i)(s) innehu lâ yuflihu-zzâlimûn(e)
Karşılaştır Kasas Sûresi 38: Bunun üzerine Firavun: “Ey ileri gelenler!” dedi, “Şimdiye kadar sizin benden başka bir ilâhınız olduğunu bilmiyordum! Ey Hâmân! Haydi benim için tuğla ocaklarını tutuştur, balçığı pişir, fazlaca tuğla imal ettirip öyle yüksek bir kule yap ki, belki çıkıp oradan Mûsâ’nın ilâhını görürüm! Gerçi ben onun kesinlikle yalancılardan biri olduğuna inanıyorum, ama neyse!”
وَقَالَ فِرْعَوْنُ يَٓا اَيُّهَا الْمَلَاُ مَا عَلِمْتُ لَكُمْ مِنْ اِلٰهٍ غَيْر۪يۚ فَاَوْقِدْ ل۪ي يَا هَامَانُ عَلَى الطّ۪ينِ فَاجْعَلْ ل۪ي صَرْحًا لَعَلّ۪ٓي اَطَّلِعُ اِلٰٓى اِلٰهِ مُوسٰىۙ وَاِنّ۪ي لَاَظُنُّهُ مِنَ الْكَاذِب۪ينَ ﴿٣٨﴾
Vekâle fir’avnu yâ eyyuhâ-lmeleu mâ ‘alimtu lekum min ilâhin ġayrî feevkid lî yâ hâmânu ‘alâ-ttîni fec’al lî sarhan le’allî ettali’u ilâ ilâhi mûsâ ve-innî leezunnuhu mine-lkâżibîn(e)
Karşılaştır Kasas Sûresi 39: Firavun ve orduları yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve hesap için bize asla dönmeyeceklerini sandılar.
وَاسْتَكْبَرَ هُوَ وَجُنُودُهُ فِي الْاَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَظَنُّٓوا اَنَّهُمْ اِلَيْنَا لَا يُرْجَعُونَ ﴿٣٩﴾
Vestekbera huve vecunûduhu fî-l-ardi biġayri-lhakki vezannû ennehum ileynâ lâ yurce’ûn(e)
Karşılaştır Kasas Sûresi 40: Biz de onu ve ordularını kıskıvrak yakalayıp denize gömdük. Bak, o zâlimlerin sonu nasıl oldu!
فَاَخَذْنَاهُ وَجُنُودَهُ فَنَبَذْنَاهُمْ فِي الْيَمِّۚ فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الظَّالِم۪ينَ ﴿٤٠﴾
Feeḣażnâhu vecunûdehu fenebeżnâhum fî-lyem(mi)(s) fenzur keyfe kâne ‘âkibetu-zzâlimîn(e)
Karşılaştır Kasas Sûresi 41: Onları, peşlerinden gidenleri cehenneme çağıran şirk önderleri kıldık. Kıyâmet günü de kendilerine asla yardım edilmeyecektir.
وَجَعَلْنَاهُمْ اَئِمَّةً يَدْعُونَ اِلَى النَّارِۚ وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِ لَا يُنْصَرُونَ ﴿٤١﴾
Vece’alnâhum e-immeten yed’ûne ilâ-nnâr(i)(s) veyevme-lkiyâmeti lâ yunsarûn(e)
Karşılaştır Kasas Sûresi 42: Bu dünyada onların ardına lâneti taktık. Kıyâmet günü de Rabbin merhametinden büsbütün mahrum kalacak ve en çirkin suratlı kimseler olacaklardır.
وَاَتْبَعْنَاهُمْ ف۪ي هٰذِهِ الدُّنْيَا لَعْنَةًۚ وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِ هُمْ مِنَ الْمَقْبُوح۪ينَ۟ ﴿٤٢﴾
Veetba’nâhum fî hâżihi-ddunyâ la’ne(ten)(s) veyevme-lkiyâmeti hum mine-lmekbûhîn(e)
Karşılaştır Kasas Sûresi 43: İşte biz, önceki çağlarda yaşayan isyânkâr nesilleri böylece helâk ettikten sonra Mûsâ’ya, insanların gözlerini açıp kalplerine gerçekleri gösterecek apaçık deliller, doğru yolu gösteren bir rehber ve büyük bir rahmet olmak üzere o kitabı verdik. Umulur ki, üzerinde etraflıca düşünüp, gerekli dersleri alırlar.
وَلَقَدْ اٰتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ مِنْ بَعْدِ مَٓا اَهْلَكْنَا الْقُرُونَ الْاُو۫لٰى بَصَٓائِرَ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةً لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ ﴿٤٣﴾
Velekad âteynâ mûsâ-lkitâbe min ba’di mâ ehleknâ-lkurûne-l-ûlâ besâ-ira linnâsi vehuden verahmeten le’allehum yeteżekkerûn(e)
Karşılaştır Kasas Sûresi 44: Rasûlüm! Biz Mûsâ’ya bu kitabı verdiğimizde sen o mukaddes vâdinin batı tarafında bulunmuyordun. Sen o zamanda olup bitenlere şâhit olanlardan da değildin!
وَمَا كُنْتَ بِجَانِبِ الْغَرْبِيِّ اِذْ قَضَيْنَٓا اِلٰى مُوسَى الْاَمْرَ وَمَا كُنْتَ مِنَ الشَّاهِد۪ينَۙ ﴿٤٤﴾
Vemâ kunte bicânibi-lġarbiyyi iż kadaynâ ilâ mûsâ-l-emra vemâ kunte mine-şşâhidîn(e)
Karşılaştır Kasas Sûresi 45: Kaldı ki, biz onlarla senin aranda nice nesiller yarattık da üzerlerinden uzun devirler geçti. Sen ayrıca Medyen halkı arasında yaşamadın ki, Mûsâ ile ilgili âyetlerimizi onlardan öğrenip de Mekke halkına okuyor olasın. Fakat seni peygamber olarak gönderip, onların haberlerini de sana bildiren biziz.
وَلٰكِنَّٓا اَنْشَأْنَا قُرُونًا فَتَطَاوَلَ عَلَيْهِمُ الْعُمُرُۚ وَمَا كُنْتَ ثَاوِيًا ف۪ٓي اَهْلِ مَدْيَنَ تَتْلُوا عَلَيْهِمْ اٰيَاتِنَاۙ وَلٰكِنَّا كُنَّا مُرْسِل۪ينَ ﴿٤٥﴾
Velâkinnâ enşe-nâ kurûnen fetetâvele ‘aleyhimu-l’umur(u)(c) vemâ kunte śâviyen fî ehli medyene tetlû ‘aleyhim âyâtinâ velâkinnâ kunnâ mursilîn(e)


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/02/kuran_ezberi_kolay-702x336.jpg
Kurân-ı Kerîm'i Ezberleme Teknikleri

Haber: Mehmet Sait Temel   3 GÜNDE KUR'ÂN ÖĞRENMEK İSTER MİSİN? Kâinât, insan ve Kurân-ı Kerîm’i en güzel, en duygulu ve en derin bir şekilde o ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2023/05/ala-suresinin-okunusu-anlami-ve-tefsiri-191530-m.jpg
A’la Suresinin Okunuşu, Anlamı ve Tefsiri

A‘lâ sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 19 âyettir. İsmini, Allah Teâlâ’nın birinci âyette geçen ve “en yüce, en üstün” mânasına gelen اَلْاَعْلٰى  (A‘lâ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/05/enam-suresinin-114-ayeti-ne-anlatiyor-195217-m.jpg
Enâm Suresinin 114. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اَفَغَيْرَ اللّٰهِ اَبْتَغ۪ي حَكَمًا وَهُوَ الَّذ۪ٓي اَنْزَلَ اِلَيْكُمُ الْكِتَابَ مُفَصَّلًاۜ وَالَّذ۪ينَ اٰتَيْنَاهُمُ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/05/enam-suresinin-104-ayeti-ne-anlatiyor-195200-m.jpg
Enâm Suresinin 104. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: قَدْ جَٓاءَكُمْ بَصَٓائِرُ مِنْ رَبِّكُمْۚ فَمَنْ اَبْصَرَ فَلِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ عَمِيَ فَعَلَيْهَاۜ وَمَٓا اَنَا۬ عَلَيْكُ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/05/enam-suresinin-95-ayeti-ne-anlatiyor-195181-m.jpg
Enâm Suresinin 95. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنَّ اللّٰهَ فَالِقُ الْحَبِّ وَالنَّوٰىۜ يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَمُخْرِجُ الْمَيِّتِ مِنَ الْحَيِّۜ ذٰلِكُمُ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-92-ayeti-ne-anlatiyor-195159-m.jpg
Enâm Suresinin 92. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: وَهٰذَا كِتَابٌ اَنْزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ مُصَدِّقُ الَّذ۪ي بَيْنَ يَدَيْهِ وَلِتُنْذِرَ اُمَّ الْقُرٰى وَمَنْ حَوْلَهَاۜ وَ ...