# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ الْجَنَّةِ خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۚ جَزَٓاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Ulâ-ike ashâbu-lcenneti ḣâlidîne fîhâ cezâen bimâ kânû ya’melûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Onlar cennetin yârân ve yoldaşlarıdır; yaptıklarının bir mükâfatı olarak orada ebedî kalacaklardır. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Onlar cennet ehlidirler. Yapmakta olduklarına karşılık orada ebedî kalacaklardır. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | İşte onlar, cennetliklerdir; işlediklerine karşılık olarak, içinde temelli kalacaklardır. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Onlar cennetliklerdir. Yapmakta olduklarına karşılık, orada sürekli kalacaklardır. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | İşte onlar cennetlikdirler, yaptıklarına karşılık orada ebedi olarak kalacaklardır. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Onlar Eshabı Cennettir, işledikleri amellere mükâfâten orada ebedî kalacaklardır |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Onlar cennetin yaranıdırlar. İşlemekde oldukları (iyi amel ve hareketleri) ne mükâfat olmak üzere orada ebedî kalıcıdırlar onlar. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | İşte onlar, Cennet ehlidirler; yapmakta olduklarına (Allah'ın lütfundan) bir karşılık olarak, orada ebediyen kalıcıdırlar. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Onlar cennet'liktirler. İşledikleri amellere mükâfat olarak orada ebedi kalacaklardır. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | İşte onlar cennet sahipleridir. İşler olmuş oldukları şeylere bir mükâfaat olmak üzere orada ebedîyyen kalıcılardır. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Onlar Cennet ehlidirler; yaptıklarına karşılık ebediyen orada kalacaklardır. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Such shall be Companions of the Gardens, dwelling therein (for aye): a recompense for their (good) deeds. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Ahkaf Sûresi 14. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ...
Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...
Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...
Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...