Zâriyât Sûresi 29-30. Ayet Tefsiri


29-30 / 60


Zâriyât Sûresi Hakkında

Zâriyât sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 60 âyettir. İsmini, 1. âyette geçen ve “tozu toprağı savuran rüzgârlar” mânasına gelen اَلذَّارِيَاتُ (zâriyât) kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 51, iniş sırasına göre 67. suredir.

Zâriyât Sûresi Konusu

Cenâb-ı Hakk’ın bir kısım kudret tecellilerine yemin edilerek kıyâmetin mutlaka vuku bulacağı; Allah’tan korkup günahlardan sakınan ve ilâhî tâlimatlara uygun yaşayanların cennette mükâfatlandırılacakları haber verilir. Lût kavmi, Firavun, Âd, Semûd ve Nûh kavimleri misal verilerek Peygamber (s.a.s.)’in davetine uymayanları bekleyen hazin akıbet bildirilir. Böylece insanlar putperestlikten ve peygambere muhalefetten sakındırılarak tek olan Allah’a kulluğa çağrılır.

Zâriyât Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada elli birinci, iniş sırasına göre altmış yedinci sûredir. Ahkåf sûresinden sonra, Gaşiye sûresinden önce Mekke’de inmiştir.

فَاَقْبَلَتِ امْرَاَتُهُ ف۪ي صَرَّةٍ فَصَكَّتْ وَجْهَهَا وَقَالَتْ عَجُوزٌ عَق۪يمٌ ﴿٢٩﴾
قَالُوا كَذٰلِكِۙ قَالَ رَبُّكِۜ اِنَّهُ هُوَ الْحَك۪يمُ الْعَل۪يمُ ﴿٣٠﴾
Karşılaştır 29: Bunun üzerine konuşmalara kulak misâfiri olan İbrâhim’in hanımı, çığlık atarak geldi. Taaccüpten yüzüne vurup: “Ben şimdiye kadar hiç çocuk doğurmamış bir koca karıyım! Benim nerden çocuğum olacak?” diyordu.
Karşılaştır 30: Onlar: “Evet, Rabbin böyle buyurdu. Şüphesiz ki o, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır, her şeyi hakkıyla bilendir” dediler.

TEFSİR:

Sâre, meleklerin konuşmalarından müjdeyi işitince utandı, odasına gitmek içini yüzünü döndü. “Â...” diye içini çekerek bir çığlık kopardı da elini yüzüne çarptı. “İhtiyarlamış, bununla birlikte gençliğinde bile doğurmamış kısır bir koca karı hiç çocuk mu doğurur?” diyerek hayretini dile getirdi. Nitekim Hûd sûresinde: “Vay başıma gelene! Ben ihtiyar bir kadın, şu kocam da ihtiyar bir adamken, bu halimle çocuk mu doğuracağım? Doğrusu bu, gerçekten şaşılacak bir şey!” (Hûd 11/72) dediği haber verilir. Halbuki melekler bu müjdeyi kendilerinden değil, Allah’ın bir emri olarak vermişlerdi. Hüküm ve hikmet sahibi olan Allah Teâlâ, murad edince neler olmaz ki!...

Yine de Hz. İbrâhim’in talebi üzerine melekler gelişlerinin asıl sebebini açıkladılar:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/zebaniler-ile-ilgili-ayetler-196930.jpg
Zebaniler ile İlgili Ayetler

Zebâniler, insanları cehenneme sevkeden ve cehennemi yöneten meleklerdir. Kur’an-ı Kerim’de zebânilerden bahseden ayetler şunlardır: ZEBANİLER İLE İL ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/hud-suresinin-6-ayeti-ne-anlatiyor-196929-m.jpg
Hud Suresinin 6. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْاَرْضِ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَاۜ كُلٌّ ف۪ي ك ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/yunus-suresinin-107-ayeti-ne-anlatiyor-196907-m.jpg
Yunus Suresinin 107. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: وَاِنْ يَمْسَسْكَ اللّٰهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُٓ اِلَّا هُوَۚ وَاِنْ يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلَا رَٓادَّ لِفَضْلِه۪ۜ يُص۪ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/yunus-suresinin-105-ayeti-ne-anlatiyor-196893-m.jpg
Yunus Suresinin 105. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: وَاَنْ اَقِمْ وَجْهَكَ لِلدّ۪ينِ حَن۪يفًاۚ وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ “Ve yüzünü hak dine çevir, sakın müşrikler ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/yunus-suresinin-95-ayeti-ne-anlatiyor-196861-m.jpg
Yunus Suresinin 95. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الَّذ۪ينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِ اللّٰهِ فَتَكُونَ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ Asla Allah’ın âyetlerini yalan ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/10/yunus-suresinin-85-86-ayetleri-ne-anlatiyor-196846-m.jpg
Yunus Suresinin 85-86. Ayetleri Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: فَقَالُوا عَلَى اللّٰهِ تَوَكَّلْنَاۚ رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِلْقَوْمِ الظَّالِم۪ينَۙ وَنَجِّنَا بِرَحْمَتِكَ ...