Sebe' Sûresi 51-54. Ayet Tefsiri


51-54 / 54


Sebe' Sûresi Hakkında

Sebe’ sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 54 âyettir. İsmini, 15. âyette geçen ve Yemen’de bir kavmin ismi olan Sebe’ kelimesinden almıştır. Resmi tertibe göre 34, iniş sırasına göre 58. sûredir.

Sebe' Sûresi Konusu

Sûrede, diğer Mekkî sûrelerde olduğu gibi esasen tevhid, nübüvvet ve âhiret mevzuları işlenir. Bir taraftan Hz. Dâvûd ve Hz. Süleyman’ın dünya saltanatı misal verilip dünya nimetlerinin ancak şükürle devam edeceği belirtilir. Bir taraftan da, aynı dönemde yaşayan Sebe’ halkının maddî zenginlik ve refahları misal verilip nankörlük edilince nimetlerin nasıl geri alındığı dersi verilir. Kendileri inanmadıkları gibi zayıf insanları da dinden döndüren müstekbirlerle onlara kanan mustaz’aflar arasında mahşerde vuku bulacak bir cedelleşme manzarası arz edilerek, mal ve evlatlarının çokluğuna güvenip müslümanların fakirliği ile alay eden kibirli müşriklere hazin âkibetleri seyrettirilir. Çünkü iman ve sâlih amel olmadığı sürece mal da evlat da insana bir fayda sağlamayacaktır. Hepsinin âkıbeti hüsrândır. Ancak Allah yolunda harcanan küçük büyük ne olursa, Allah onun dünyada da âhirette de karşılığını verecektir. Sûrenin sonunda inkârcılar tek tek Allah’ı birlemeye davet edilerek, bâtılın yok olup gideceği, hakkın ise bütün yücelik ve haşmetiyle gâlip geleceği müjdesi verilir.

Sebe' Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada otuz dördüncü, iniş sırasına göre elli sekizinci sûredir. Lokman sûresinden sonra, Zümer sûresinden önce Mekke’de inmiştir. 6. âyetinin Medine’de nâzil olduğuna dair bir rivayet de vardır.

وَلَوْ تَرٰٓى اِذْ فَزِعُوا فَلَا فَوْتَ وَاُخِذُوا مِنْ مَكَانٍ قَر۪يبٍۙ ﴿٥١﴾
وَقَالُٓوا اٰمَنَّا بِه۪ۚ وَاَنّٰى لَهُمُ التَّنَاوُشُ مِنْ مَكَانٍ بَع۪يدٍۚ ﴿٥٢﴾
وَقَدْ كَفَرُوا بِه۪ مِنْ قَبْلُۚ وَيَقْذِفُونَ بِالْغَيْبِ مِنْ مَكَانٍ بَع۪يدٍ ﴿٥٣﴾
وَح۪يلَ بَيْنَهُمْ وَبَيْنَ مَا يَشْتَهُونَ كَمَا فُعِلَ بِاَشْيَاعِهِمْ مِنْ قَبْلُۜ اِنَّهُمْ كَانُوا ف۪ي شَكٍّ مُر۪يبٍ ﴿٥٤﴾
Karşılaştır 51: Rasûlüm! Kâfirleri kıyâmet günü korkuya kapılarak dehşete düştükleri zaman bir görsen! Öyle ki, artık azaptan kaçıp kurtulacak hiçbir çâreleri kalmamıştır. Çünkü cehenneme çok yakın bir yerde yakalanmışlardır.
Karşılaştır 52: İş işten geçtikten sonra: “Kur’an’a ve Peygamber’e inandık!” diyecekler. Ama, bu kadar uzak bir mevkiden, tâ âhiretten dünyaya uzanarak, imana ve kurtuluşa ermek nasıl mümkün olacak?
Karşılaştır 53: Oysa daha önce inanmaları gereken zamanda onu inkâr etmişlerdi; o zaman tamâmen gayb âlemine âit olan âhiret hakkında uzaktan uzağa atıp tutuyorlardı.
Karşılaştır 54: Neticede, tıpkı daha önce benzerlerine yapıldığı gibi, onlarla arzu ettikleri şeyler arasına perde çekilecektir. Çünkü onlar, dinî gerçekler hakkında insanı sürekli şaşkınlığa götüren bir şüphe içindeydiler.

TEFSİR:

Ölüm anında zebânîler onları kıskıvrak yakalayacak, korkudan dehşete düşecekler, fakat kaçmaları mümkün olmayacak. İnanmadan ölüp gidecekler. Kabirden kalkarken dehşete düşecekler, yardım eden olmayacak. Cehennemin yakınlığını iyice hissetmeye başladıkları mahşerde dehşete düşecekler, kaçış ve kurtuluş olmayacak. Kıskıvrak yakalanıp cehenneme atılacaklar. Dünyadayken ve fırsat varken inkâr ettikleri için, artık orada Peygamber’e iman etmelerinin bir faydası yoktur. Tekrar dünyaya dönüp iman etmeleri ve yanlışlarını düzeltmeleri de mümkün olmayacaktır. Böyle olunca da, dünyada ölüm onları sevdiklerinden ayırdığı gibi, âhirette de cehennem onları tüm arzu duydukları şeylerden ayıracaktır. Onlarla, tekrar dünyaya dönüp iman etme gibi boş arzularının arasına, bir daha ebediyen kalkmayacak bir perde çekilecektir. O halde bizi ölüm anında ve âhirette böyle çaresiz bırakan inkâr, şirk ve şüphelerden uzaklaşıp, doğru yol rehberimiz Kur’an’ın aydınlığında ve ebedî önderimiz Peygamber (s.a.s.) izinde yürüyerek bu engelleri aşmaya, ebedî arzumuz olan cennet ve cemâlullâha ermeye çalışmalıyız.

Allah’a hamd ile başlayan Sebe’ sûresinin âhirette kâfirlerin böyle dehşetli bir azâba yakalanacaklarını haber veren bu âyetlerinden sonra, hem Peygamberimiz (s.a.s.)’e hem de mü’minlere büyük bir müjde ve Allah’ın bütün kullarına büyük bir nimet olması cihetiyle şimdi gelen Fâtır sûresinin de aynı şekilde hamd ile başlaması ne kadar münâsip ve güzel düşmektedir:
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/hicr-suresinin-9-ayeti-ne-anlatiyor-197610-m.jpg
Hicr Suresinin 9. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/insanliga-son-cagri-197603-m.jpg
İnsanlığa Son Çağrı

Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl oldu ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/ibrahim-suresinin-44-ayeti-ne-anlatiyor-197579-m.jpg
İbrahim Suresinin 44. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يب ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/allahin-ismini-zikrettigi-sahabi-197577-m.jpg
Allah’ın İsmini Zikrettiği Sahabi

Kur’ân hizmetine koşan bu Kur’ân âşıkları, Rabbimiz’in rızâsına ve hatıra gelmeyecek ilâhî lûtuflara nâil olmuşlardır. Bu ilâhî lûtuf manzaralarından ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/ibrahim-suresinin-41-ayeti-ne-anlatiyor-197566-m.jpg
İbrahim Suresinin 41. Ayeti Ne Anlatıyor?

Kur’an’da şöyle buyrulur: رَبَّنَا اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ۟ “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/12/kuran-i-kerimi-anlamak-neden-onemlidir-197561-m.jpg
Kur’an-ı Kerim’i Anlamak Neden Önemlidir?

Âyet-i kerîmede buyrulur: “Andolsun ki Biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur’ân’da insanlara her türlü misâli verdik.” (ez-Zümer, 27) Yine Cenâb-ı Hak âye ...