Nûr Sûresi 26. Ayet Tefsiri


26 / 64


Nûr Sûresi Hakkında

Nûr sûresi Medine’de nâzil olmuştur. Âyetlerin iniş sebeplerinden hareketle sûrenin Medine dönemi boyunca peyderpey indiği anlaşılır. 64 âyettir. İsmini, 35. âyette bir temsille anlatılan “Allah’ın göklerin ve yerin nûru” olmasından alır. Mushaf tertîbine göre 24, iniş sırasına göre 102. sûredir.

Nûr Sûresi Konusu

Nûr sûresi fert, aile ve toplum ilişkileri açısından çok mühim mevzulara temas eder ve hükümler getirir. Zina haddi, iftira haddi, mulâane, insanların iffet ve namuslarını korumada İslâm toplumunu daha dikkatli olmaya davet, evlere giriş çıkış âdâbı, başörtüsü, tesettür ve mahremiyet meseleleri, bekârların evlendirilmesine teşvik konuları bunlardan bazılarıdır. Allah’ın insanlara doğru yolu göstermesi bir temsille izah edilir. Bu hidâyetten nasibi olanların parlak manevî halleri ve mutlu istikballeri karşısında, bu hidâyete sırtını dönenlerin hazin akıbetleri dikkat çekici benzetmelerle gözler önüne serilir. Yerde ve gökteki varlıkların, saflar halinde kuşların tesbihi; bulut, yağmur, dolu, şimşek, yıldırım, gece ve gündüz ve yeryüzünde debelenen tüm varlıklar gibi Allah Teâlâ’nın kudret nişânelerine ve azamet tecellilerine yer verilir. Allah ve Rasûlü’nün hükmü karşısında münafıkların tavrı ile gerçek takvâ sahibi mü’minlerin tavrı, konu daha net anlaşılabilsin diye mukayese edilerek anlatılır. Bedir’de Allah’ın ve meleklerin hususi yardımı ile zafer elde etmiş, Uhud’da ciddi bir yara almış, Hendek’te ise Arabistan Yarımadası’nın her tarafından toplanıp gelmiş düşman orduları karşısında ölüm kalımla, yok olmakla yüz yüze gelmiş İslâm ümmetine, gerçekten iman edip sâlih ameller işledikleri takdirde yeryüzüne hâkim olacakları ve dinlerinin payidâr olacağı müjdesini verir. Aile içi mahremiyete ve hususiyle yeme, içme bakımından akraba münâsebetlerine dikkat çeker. Allah Resûlü (s.a.s.)’in emri ile hareket edilmesi ve O’na gereken hürmetin gösterilmesi hatırlatıldıktan sonra, O’nun emrine karşı gelenler büyük bir fitneye düçâr olmakla veya elemli bir azaba uğramakla ikaz edilirler.  

Nûr Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada yirmi dördüncü, iniş sırasına göre 102. sûredir. Haşr sûresinden sonra, Hac sûresinden önce Medine’de inmiştir. Zina edenlerle evlenmeyi kınayan 3. âyet, hicretin 3. yılında, Recî’ çatışmasında şehid düşen Mirsed ile ilgilidir. Şu halde sûrenin ilk âyetleri hicretin 1. yılının sonu ile 2. yılının başlarında vahyedilmiş olmalıdır. Eşleri hakkında zina suçlamasında bulunan kocalar hakkındaki 6. âyetin de Tebük Savaşı’ndan sonra, 9. yılın Şâban ayında geldiği bilinmektedir. Buna göre sûrenin uzun bir zaman dilimi içinde parça parça nâzil olduğu anlaşılmaktadır.

اَلْخَب۪يثَاتُ لِلْخَب۪يث۪ينَ وَالْخَب۪يثُونَ لِلْخَب۪يثَاتِۚ وَالطَّيِّبَاتُ لِلطَّيِّب۪ينَ وَالطَّيِّبُونَ لِلطَّيِّبَاتِۚ اُو۬لٰٓئِكَ مُبَرَّؤُ۫نَ مِمَّا يَقُولُونَۜ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَر۪يمٌ۟ ﴿٢٦﴾
Karşılaştır 26: Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler de kötü kadınlara yakışır. Temiz ve iffetli kadınlar temiz ve iffetli erkeklere, temiz ve iffetli erkekler de temiz ve iffetli kadınlara yakışır. Bu temiz insanlar, iftirâcıların kendilerine isnat ettikleri suçlardan uzaktır. Onlar için bir bağışlanma, bol ve güzel bir rızık vardır.

TEFSİR:

İşaret edilen bu sosyolojik ve psikolojik kanunlar çerçevesinde âyetle ilgili şu izahlar yapılabilir:

Birincisi; iffetsiz, zinakar kadınlar zinakar erkeklere yakışır. Böyle kadınlar sadece böyle erkeklere nasip olur. Çünkü Allah Teâlâ’nın görevlendirdiği bir melek vardır. Bu melek, aralarında benzerlikler bulunanları birbirlerine yönlendirip kaynaştırır. Zinâ eden erkekler de zinâ eden kadınlara yakışır. Çünkü ortak vasıfları taşımak, bir araya gelip bir birlik oluşturmanın şartlarından biridir. Zinâdan uzak olan iffetli kadınlar iffetli erkeklere, iffetli erkekler de iffetli kadınlara yakışır. Çünkü iffetli erkekler, iffetli kadınları bırakıp iffetsiz olanlara talip olmazlar. İffetli olan erkek ve kadınlar iftiracıların dedikodularından çok uzaktır. Onların insan olmaları hasebiyle işledikleri başka hataları için bağışlanma vardır. Onlar dünyada helâl rızıklara, âhirette ise daha güzel, bol ve kesintisiz olan cennet nimetlerine erişeceklerdir. Buna göre Resûlullah (s.a.s.)’in temizlerin en temizi, iffetlilerin en iffetlisi, bütün insanların en hayırlısı olması, Hz. Aişe’nin de en temiz ve en iffetli kadın olduğunu ortaya koymaktadır. Zaten “Bu temiz insanlar, iftirâcıların kendilerine isnat ettikleri suçlardan uzaktır” (Nûr 24/26) ifadesi, onun hakkında uydurulan iftiranın kesinlikle yalan olduğunu haber vermektedir.

İkincisi; kötü sözler, kötü erkek ve kadınlar için olup onlar hakkında söylenmesi lâyıktır. Kötü sözün iyiler hakkında söylenmesi uygun düşmez. Aynı şekilde erkek ve kadınlardan kötü olanlar, haklarında kötü sözlerin söylenmesine lâyıktır. Güzel sözler, iyi erkek ve kadınlara lâyıktır. İyi erkek ve kadınlar da haklarında güzel sözler söylenmesine lâyıktır. İşte bu iyi ve temiz insanlar, haklarında kötü insanların söylediklerinden uzaktır. Buna göre âyetin iniş gayesi, Hz. Aişe’nin zinadan uzak olduğunu bildirmektir.

Üçüncüsü; kötü sözler ancak kötü olan erkek ve kadınlardan çıkar. Temiz insanlardan böyle şeyler sâdır olmaz. Kötü erkek ve kadınlar da, ifk hadisesine iştirak edenlerin yaptığı gibi, kötü söz söylemeye alışıktırlar. Çünkü kabın içinde ne varsa dışarı o sızar. İyi sözler ise ancak iyi erkek ve kadınlardan sadır olur. Kötülerden böyle şeyler hasıl olmaz. İyi erkek ve kadınlar da iyi sözler söylemeye alışıktırlar. Onlardan iyi sözden başkası duyulmaz. İşte bu iyi insanlar, kötü insanların söylediği kötü sözleri söylemekten uzaktır. Onlar, bu gibi kötü şeyleri asla ağızlarına almazlar.

Dördüncüsü; Allah’ın haram kıldığı amelleri gönüllü olarak ancak onları tercih eden kötü insanlar yaparlar. Onlar, hep bu tür amellere meylederler. Herkes kendine layık olan şeye meyyâldir. Buna göre fiil de failine layıktır. Herhangi bir iş yapan kimse, yaptığı o işle bizzat kendisinin temiz mi pis mi, değerli mi değersiz mi, şerefli mi şerefsiz mi olduğunu ortaya koyar. Yine kötü haller, nefsânî arzular, şehvetler bunlara layık olan habis ruhlu kimselere layıktır. Çünkü sıfat sahibinden, sahibi de sıfatından ayrılmaz. Aynı şekilde haram mallar, yiyecekler ve içecekler de rütbesi o seviyede olan ve himmetini bunlar üzerine teksif eden kişilere layıktır. Habis ruhlu insanlar ancak böyle haram mallara meylederler; böyle haram mallar da ancak o habislere nasip olur. Buna mukâbil Allah’ın râzı olduğu ameller ve taatler temiz insanlardan sadır olur. Onlar böyle amelleri tercih eder ve onları yerine getirmek için çalışıp çabalarlar. Yine güzel haller, ulvî duygular, nefsâniyetten sıyrılarak hakka yaklaşma iştiyakı bu gibi güzel ve temiz insanlara aittir. Onlar himmetlerini her türlü âdi, basit ve değersiz şeylerden yükseklerde tutarlar; ancak gerçek izzet sahibi Rabbin huzurunda boyun eğer, tezellül gösterirler. Aynı şekilde temiz ve helâl mallar, yiyecekler ve içecekler de bu gibi temiz insanlara layıktır. Onların kazandıkları ve kullandıkları mallarda ne şeriat açısından bir pürüz ne de yaratıklar açısından bir minnet söz konusudur.

Şimdi de aile mahremiyetinin korunmasını ve bu hususlarda ortaya çıkabilecek kötülüklerin önüne set çekilmesini sağlayan ilâhî buyruklar gelmektedir:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-59-ayeti-ne-anlatiyor-195002-m.jpg
Enâm Suresinin 59. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...