Hûd Sûresi 99. Ayet Tefsiri


99 / 123


Hûd Sûresi Hakkında

Hûd sûresi Mekke’de inmiştir. 123 âyettir. İsmini, 50-60. âyetler arasında kıssası anlatılan Hûd (a.s.)’dan almıştır. Mushaf tertîbine göre 11, nüzûl sırasına göre 52. sûredir.

Hûd Sûresi Konusu

Hûd sûresinde itikat konuları, özellikle Allah’ın varlığı, birliği, peygamberlik gerçeği ve bunun önceki toplumlardaki tezâhürü ele alınmaktadır. Bunu misallendirmek üzere Hz.Nûh, Hz. Hûd, Hz. Sâlih, Hz. İbrâhim, Hz. Lût, Hz. Şuayb ve Hz. Mûsâ gibi peygam­berlerin kıssaları, Yûnus sûresine göre daha geniş bir çerçevede anlatılmaktadır. Bu misallerden hareketle Kur’an’ın mûcize oluşu, öldükten sonra diriliş, hesap ve âhiret hayatıyla alakalı mevzulara dikkat çekilmektedir.

Hûd Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada on birinci, iniş sırasına göre elli ikinci sûredir. Yûnus sûresinden sonra, Yûsuf sûresinden önce Mekke döneminin son bir yılı içinde nâzil olmuştur. 12, 17 ve 114. âyetlerinin Medine’de indiği yolundaki görüş müfessirlerin çoğunluğunca kabul edilmemiştir (İbn Âşûr, XI, 311; Reşîd Rızâ, XII, 2; Ateş, IV, 291).

Hûd Sûresi Fazileti

Allah Resûlü (s.a.s.), Hûd sûresinin fazileti hakkında şöyle buyurur:

“Cuma günü Hûd sûresini okuyun.” (Dârimî, Fezailü’l-Kur’an 17)

Yine Efendimiz (s.a.s.):

“Hûd sûresi ve Vâkıa, Hâkka, Mürselât, Nebe’ ve Tekvîr gibi kardeşleri beni ihtiyar­lattı” (Tirmizî, Tefsir 57/3297) beyânıyla da sûrenin muhtevasının önemine ve bildirdiği sorumlulukların ağırlığına dikkat çeker. Çünkü bu sûrelerde fevkalade tesirli bir üslûp­la önceki peygamberlerin tevhid mücadelesinden kesitler sunulmakta, kalpleri derinden sarsan kıyamet sahneleri tasvir edilmektedir.

TEFSİR:

Allah Teâlâ Hz. Mûsâ’yı Tevrat’ın âyetleriyle; asâ, beyaz el, tufan, çekirge, haşerât, kan ve benzeri mûcizelerle (bk. A‘râf  7/133; İsrâ 17/101) ve Firavun karşısında apaçık bir gâlibiyet ve üstünlükle (bk. Kasas 28/35) gönderdiği halde Firavun’un kavmi Hz. Mûsâ’ya değil, Firavun’un idaresine tâbi oldular. Halbuki Firavun’un idaresi hiç de doğru ve âdil değildi. Onun emirleri, talepleri, kararları, hükümet işlerini yürütüş şekli sonu hayra çıkacak ve hayra götürecek isabetli bir emir ve karar değildi. Bütün işi, azgınlık ve sapkınlık idi. Halkına “Sizin en yüce Rabbiniz benim!” (Naziât 79/24) diyor ve kendinden üstün bir rabbin varlığını kabul etmiyordu. (bk. Kasas 28/38) Bu sebeple verdiği emirlerin, Allah’ın emrine uygun olup olmadığını hiç düşünmüyor, yalnızca kendi arzu ve isteklerine göre emir veriyor, verdiği her emrin en doğru emir olduğunu zannediyordu. İşte bunlara “Firavun emri” denmekte ve Firavun ile aynı özellikleri taşıyan bütün idareler ve idareciler de bu ifadenin kapsamına girmektedir. Allah’ın buyruklarına uygunluğu dikkate alınmadan verilen emirlerin ise doğru olmayacağı âşikârdır.

İşte bu Firavun, dünyada kavminin önüne düşerek, hayra götürmeyen yanlış kararlarıyla onları Hz. Mûsâ’nın peşinde Kızıldeniz’de kendisiyle beraber boğduğu gibi (bk. Tâhâ 20/78-79), kıyamet günü de onların önüne geçecek, yangınlarını dindirip ciğerlerini serinletecek su yerine, tıpkı bir davar sürüsünün suya götürülmesi gibi, onları yakıp kavuracak cehennem ateşine götürecektir. Nitekim bir âyet-i kerîmede: Kıyâmet gününde her insan topluluğunu önderleriyle birlikte çağıracağız” (İsrâ 17/71) buyrulur. İşte Firavun emrinin âkıbeti böyle ciğer yakan hazin bir âkıbet, ona uyanlar da böyle bedbaht kimseler olacaktır. Firavun ve ona uyanlar, sonradan da aynı yolu takip edenler hem dünyada hem de âhirette lânete uğratılacaklar, Allah’ın rahmetinden uzak kalacaklardır. Dünyada kendilerinden sonra gelen ümmetler onları lânetleyecekleri gibi, kıyamet günü de bütün mahşer halkı onları lânetleyecektir. Nereye giderlerse gitsinler lânet peşlerini bırakmayacaktır. Onlar dünyada Firavun emrinin peşinden koştukları gibi, yaptıklarına tam bir karşılık olarak lânet de onların peşinden hiç ayrılmayacaktır.

Anlatılan bu ibret dolu kıssalardan çıkarılacak sonuçlara gelince:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-82-ayeti-ne-anlatiyor-195113-m.jpg
Enâm Suresinin 82. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2017/09/hasta_dua-702x336.jpg
Şifa Ayetleri

Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/04/fakirlik_görmez-702x336.jpg
Vakıa Suresi

Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-79-ayeti-ne-anlatiyor-195094-m.jpg
Enâm Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-72-ayeti-ne-anlatiyor-195071-m.jpg
Enâm Suresinin 72. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...